‘AKP kaybetse bile ‘Hileli’ diye iptal eder’
Sözcü yazarları Soner Yalçın ve Saygı Öztürk’le yıl sonu röportajı:AKP seçimi kaybetse ‘Hileli’ diye iptal eder
Nil SOYSAL
Soner Yalçın, bu görüşe neden vardığını şöyle açıkladı:
17 ve 25 Aralık’ı bu kadar çıplak gördük. İktidarın tavrını da gördük. Seçimi kaybederlerse, ‘Yüksek Seçim Kurulu darbe yaptı’ diyecekler. Net olarak böyle düşünüyorum.
SÖZCÜ yazarı Soner Yalçın, kendi deyimi ile “Sınıfın en çalışkan öğrencisi.” Günlük yazıları bir yana, il il dolaşıp, davet edildiği her söyleşiye katılıyor. Kitaplar onun önceliği. Yazmaya doyamıyor adeta. Ama size şu kadarını söyleyeyim; Soner Yalçın’la sohbete de doyum olmuyor… İşte ünlü yazarın zaman zaman ironik, zaman zaman da düşündürücü 2015 yorumları…
– Ekim ayında söyleşi için gittiğiniz Denizli’de sabah 05.30’da gözaltına alındınız. Önce kara mizah diyorum ve soruyorum; 2015 gözaltı takviminizle ilgili bir öngörünüz var mı?
Hiç bunun hesabını yapmıyorum. Bu mesleğe girdiğim zaman da biliyordum, Türkiye basın tarihinde gazeteciler işsiz kalır, öldürülür, cezaevine atılır. Ben bunu bilerek ve aşık olarak mesleğe girdim. Bu aşkım hâlâ sürüyor. Sanıyorum bu hayata elveda diyene kadar da mesleğime olan sevdam sürecek. Bu sevda benim için bildiğim tüm gerçekleri anlatmak demek. 2015’te de şu olur, bu olur diye hiç düşünmeden işimi yapmaya devam edeceğim. İnşallah çok daha güzel yazılar yazabilirim.
– Kayıp Sicil’in yazarı olarak 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet iddialarının birinci yılını nasıl değerlendiriyorsunuz?
2014’te yazdım ben Kayıp Sicil’i. O kitabı yazarken her satırda, her paragrafta ve her sayfada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak çok utanç duydum. Ben 17 Aralık’ta da, 25 Aralık’ta da çok utandım. Benim bu güzel ülkem bunlara layık değil. Bize tarihimizde bu toplum, bu ülke hoşgörülüdür, ahlaklıdır, vicdanlıdır diye anlatıldı. Ailelerimiz bize önce insan olmayı öğretti. Biz oralardan geliyoruz. Bizler mahalle kültüründe yetişmiş insanlarız. Şimdi bu hırsızlık, bu kin nerede ortaya çıkıyor? Hiçbir zaman oh olsun, ya da iyi oldu duygusunda olmadım. Ben bunu bir hastalık olarak görüyorum. Hırsızlık bir hastalıktır ve bizim güzel toplumumuzda bu nasıl ortaya çıktı diye kendi kendimize özeleştiri yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Ben meseleyi hiçbir şekilde siyasal iktidar hırsızlığı vesaire olarak değil, bir toplumsal yara olarak görüyorum. Kendi çevrenize bir bakın… Bir tane Recep Tayyip Erdoğan yok. Bakın kuyrukta, otobüste, metroda hep Recep Tayyip Erdoğan’lar var. Acıklı olan da; biz toplum olarak utanmayı unuttuk. Bizler yüzü kızaran bir neslin evlatlarıyız. Bu iktidarın A bakanı, B bakanı, bürokratı vesaire değil, toplum olarak çukura düşmüşüz. Bizim buradan bu ülkeyi çıkarmamız gerekiyor. Mesele sadece bir siyasi iktidar meselesi değil. Leke her tarafa yayılıyor.
‘ERDOĞAN BUNDAN KURTULAMAZ’
.
– Peki bu nasıl başladı? Miladı ne?
Bu Özal’la başladı. Tayyip Erdoğan’la doruğa çıktı. Yani ne yazık ki parayı tanrı yaptılar, bütün mesele bu. Her şeyi pazara düşürdüler, her şeyin bir fiyatı var dediler, bu bizi mahvetti. Her şeyin fiyatı olması ahlaksızlığı doğurdu, bu da bizi çok yozlaştırdı. Bizim temizlenmeye ihtiyacımız var. Bu 17 Aralık ve 25 Aralık’ı tarih yazdı. Bundan kurtulamaz Recep Tayyip Erdoğan. İstediği kadar basın yasağı getirsin, onu getirsin, bunu getirsin, tarih onu A köprüsünü yaptı, B köprüsünü yaptı, bilmem ne yolunu yaptırdı diye yazmayacak. Osmanlı’da da yollar yapıldı, köprüler yapıldı. Yolu ve köprüyü kimin yaptığını bilmezler. Osmanlı gibi Türkiye Cumhuriyeti tarihi de kötü olanı yazar. Umut ediyoruz doğru yola gelirler. Ben hâlâ iyi niyetliyim. Aksi taktirde çok daha zor günler var önümüzde.
– Önümüzde genel seçimler var. Sonuç ne olur?
Sandıkta AKP’nin yenileceğini düşünüyor musunuz?
– Soruları ben soruyorum…
Tamam ama şöyle de bir şey var. Diyelim ki sandıktan çıkan sonuca göre AKP iktidar olamadı. Onun yerine A partisi oldu. Şimdi 17 ve 25 Aralık’ı bu kadar çıplak bir şekilde gördük. AKP’nin tavrı, bu seçimlerde ne olacak?
– Ne olacak?
‘Yüksek Seçim Kurulu bize darbe yaptı’ diyecekler. Seçimler hileli diyecekler. İptal diyecekler. Ben bunu net olarak düşünüyorum. Çünkü 17 ve 25 Aralık’ın yaşandığı bir iktidar dünyanın başka hiçbir yerinde kalamaz. Bizde kalıyor. Başka türlü formüle ediyorsa, o seçimde bunu da formüle etmeyeceğinden nasıl emin olabilirsiniz?
– AKP her koşulda iktidarını sürdürecek öyle mi?
AKP’den kurtuluş sadece sandıkla olmaz ki. Bu mücadeleyi hayatın her alanına yansıtmak gerekiyor. Hepimizin örnek verdiği Gezi’de AVM yapacaktı yapamıyor. Bu örneği unutmayalım hiç birimiz. Muhalefeti salı konuşmalarına indirgememek gerekiyor. Muhalefeti artık bir dekor haline gelen Meclis’teki laf atmalarla sınırlamamak gerekiyor. Bizim toplum olarak artık yeni bir türkü söylememiz gerekiyor. Çünkü bu iktidar bütün Cumhuriyet kazanımlarını yok etmek istiyor.
İç savaştan korkuyorum!
– 2015’te sizi en çok ne korkutuyor?
Bu iktidar Türkiye’yi yok ediyor. Biraz aklı olan ve bu siyasal iktidardan menfaati olmayan herkes bunu görür. İç savaşa gidiyoruz! Biz bölünmeye gidiyoruz! Benim şu anda en büyük korkum bir iç çatışma! Çorum olaylarını yaşadım ben. Kahramanmaraş olaylarını yaşadım. Sivas Madımak’ın tanıklarından biriyim. Ufacık bir kıvılcımla Türkiye’yi kaybedebiliriz. Yugoslavya oluruz. Bunu ben bütün herkese anlatmaya çalışıyorum. Siyasetle ilgilenen ya da ilgilenmeyen, bu toplumun gerçekten akil insanları varsa eğer, ki uyduruk akil insanlardan söz etmiyorum bunu herkesin görmesi lazım. Bunu gören birinin şunu demesi lazım; sadece seçimden seçime siyaset olmaz. Siyasetin hayatın her alanında, her dakika olması gerekiyor. SÖZCÜ seçimden seçime mi çıkıyor? SÖZCÜ her gün mücadele veriyor. Sen de yap. Gücün neye yetiyorsa öyle yap.
– Bana öyle bir hükümet formülü söyleyin ki, 2015’te Türkiye düze çıksın…
Net olarak söylüyorum; Erdoğan sarayında otursun kardeşim. HDP, MHP ve CHP de koalisyon hükümeti kursun. Biz artık şu gerginliklerden bir kurtulalım. Yoksulluğu kaldıralım. Kürt, Türk, Alevi, Sünni hep birlikte el ele verelim. Bu koalisyonu bu millet artık konuşmaya başlasın. Yorgun bir AKP’ye oy vermesin artık. O da bıraksın, diğerleri de gelsin. Bu senaryonun çok kötü tarafları da var elbette. Ama ben bu ülkeyi seven bir aydın olarak söylüyorum. Bizim bugün bu koalisyona ihtiyacımız var. Buna mecburuz. “Onu yaparım, bunu yaparım” diyen Erdoğan’ın tek adamlığı ile bu ülke gitmez. Erdoğan bu ülkenin tarihini bilmiyor. Erdoğan bu ülkeyi de tanımıyor. O nedenle biz toplumsal barışı ancak bu formülle sağlayabiliriz.
2015’te de gündem Öcalan
Saygı Öztürk, yeni yılın en önemli iki meselesinin eğitim ve güvenlik olacağını söyledi ve ekledi: Türk insanı iki kıskacın arasında kaldı. Bunlardan biri Güneydoğu’da Kürtçülük. Diğeri ise eğitimi de kapsayan dincilik…
SÖZCÜ Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, öngörüleri çok kuvvetli bir isim. Geçtiğimiz yıl ağırlıklı olarak Güneydoğu bölgesi ve terör örgütüne yönelik öngörülerini konuştuğum Öztürk’e, bu yıl Ankara kulislerini de sordum.
– Geçen yılki sohbetimizde, “2014 terör örgütü için önemli bir yıl olacak” demiştiniz. Öyle de oldu. 2015’te bu konudaki öngörünüz nedir? Kürdistan resmi olarak hayata geçecek mi?
27 Kasım örgütün kuruluş yıldönümüydü. O yüzden Kandil’de bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride denildi ki; “2014 yılı örgütümüz açısından bugüne kadar başarılı bir yıl olarak geçmiştir.” Örgütün yaptığı bu açıklama, benim geçen yıl söylediğim 2014’ün örgütün kazanımları açısında çok önemli bir yıl olacağı şeklindeki öngörümü doğruladı. 2015 yılı da örgütün daha üst kazanımları, Güneydoğu ile ilgili devletin bugüne kadar vermediği, veremediği ya da gündemine bile getirmediği konularla güdeme geldiği bir yıl olacak. Şu anda en çok seslendirilen Abdullah Öcalan’a af çıkartılması, terör örgütünün dağ kadrosunun ve cezaevinde bulunanların kurtarılmasıyla ilgili konular, önümüzdeki dönemde de en çok konuşacağımız konular olmaya devam edecek. Çünkü şu anda geldiğimiz noktaya bakılırsa, biz artık Güneydoğu’da devletin olmadığı bir konumdayız.
– Ankara kulislerinde neler konuşuluyor? Öncelikli gündem nedir?
Ankara gündemindeki önemli konuların başında Türkiye’deki eğitim sistemi var. Çünkü eğitim sistemimizde çok ciddi değişiklikler var. Türkiye’de artık imam hatipleri, imam hatip sistemini bütün okullara yayma projesi söz konusu. Bakın, bir taraftan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde din bilgisi ve ahlak dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması öngörülüyor, diğer taraftan ülkemizde 19. Milli Eğitim Şurası’nda da bunun ilkokul bir ve ikinci sınıflarda bile zorunla hale getirilmesi projesi var. Tam anlamıyla böyle bir imam hatipleşme projesi yürüyor ve bunun bütün eğitim sistemini kapsayacak şekilde hızla ilerlemesi sağlanıyor. Dolayısıyla Güneydoğu’da Kürtçülük, Türkiye’nin öteki bölgelerinde eğitimi de kapsayan dincilik ile Türk insanı bu iki kıskacın arasında şu anda. Ama Güneydoğu’da yaşanan her olay, Türkiye’nin her tarafını kapsayacak ve etkileyecek bir gelişmedir. Eğitim konusu da aynı şekilde ülkenin her tarafını etkiler. O nedenle eğitim ve güvenlik konuları önümüzdeki yıl her bakımdan vazgeçilmez gündem maddelerimiz olmayı sürdürecek.
EMİNE ÜLKER TARHAN’IN ŞANSI SIFIR
.
– Peki ya 2015 genel seçimi?
Genel seçimlerin belki biraz öne alınması mümkün olabilir. Ama onun dışında seçim sonuçlarına yönelik pek de bir değişiklik olmaz. AKP yine birinci parti olarak çıkar.
– Bu Davutoğlu’nun başarısı mıdır?
AKP olarak görüyorum. Biz sadece 2.5 milyon aileye doğrudan gıda yardımı yapılan bir ülkede yaşıyoruz. O 2.5 milyon ailenin zorunlu olarak, yardımları kaybetmemek adına
doğrudan bu partiye oy vereceğini unutmamak gerekir.
– Emine Ülker Tarhan’ın Anadolu Partisi için ne öngörüyorsunuz?
Şansını sıfır olarak görüyorum.
– Yüzde 10’larda olduğu söyleniyor…
Hayır. Değil yüzde 10, yüzde 1 alsa büyük başarıdır. Emine Ülker Tarhan’ın hiçbir şansı olmadığını çok rahat ve emin olarak söylüyorum.