“Eyyy” bakan Nabi Avcı bu utanç yetmez mi?
Bu utanç size yetmedi mi?
Saygı ÖZTÜRK
Ankara’da şûra salonu bulunmasına rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı “yandaşlar”la
Antalya’da bir hafta yenildi, içildi, eğitime “darbe” olacak düzenlemeler de
yapıldı. Hatırlayınız geçen Salı günü bu köşenin başlığı “Eğitime darbe şûra”sıydı. Peki, siz bu kadrolardan eğitim adına reform mu bekliyordunuz?
Evet, şûranın aldığı kararlar bağlayıcı değil. Ama, işte bağlayıcı olmamakla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanacak yasa tasarısı ya da AKP milletvekilleri tarafından verilecek yasa önerilerinde, şûra kararları dayanak olarak gösteriliyor. Karma eğitim için de o teklifin yapılması gecikmez…
Şu günlerde “Din Şûrası” toplanacak. Bakın bakalım orada neler neler konuşulacak, önerilecek…
Başarı durumuna bakalım
Uluslararası matematik ve fen bilimleri sınavları TIMSS ile PISA tarafından yapılıyor. Son sınav sonuçları gösterdi ki karma eğitimin yapıldığı Singapur, G.Kore, Japonya, K.İrlanda, Belçika, Finlandiya ve İngiltere başarı sıralamasında üstlerde yer aldı.
Bir de,sondaki ülkelere bakalım. TIMSS’ın matematik ve fen bilimleri sınavında, çoğu kız ve erkeklerin ayrı okullarda öğrenim gördüğü, dini eğitimin ağırlıklı olduğu ülkeler karşımıza çıkıyor. Başarısızlık sıralaması da şöyle: İran, Katar, Bahreyn, Ürdün, Filistin, S. Arabistan, Endonezya, Fas, Umman ve Gana.
Türkiye’yi eğitimde, “din adına” geri ülkeler ligine atmak istiyorlar. “Eyyy” bakan Nabi Avcı, bu utanç size yetmez mi? “Şûra kararı”nın yandaşlarla bu şekilde çıkacağını bilmiyor muydun?
Karma eğitime böyle başlandı
Ülkemizde kız ve erkeklerin birlikte öğrenim görmeye başlamasının göz yaşartan bir öyküsü var.
Kızların İnas Darülfünunu yani kız üniversitelerine girişleri 1914 olarak kabul edilir. İstanbul Üniversitesi’nde sabah erkekler, öğleden sonra kızlar öğrenim görüyordu. 18 Mayıs 1919 günü, üniversitenin erkek öğrencileri, derslere girmeyerek İzmir’in işgalini görüşmek üzere konferans salonunda toplandılar. İşgale karşı neler yapılması gerektiği konusunda hararetli konuşmalar yapılıyordu.
Toplantı öğleye kadar bitmedi. Öğretmenlerin de bir kısmı da içerideki toplantıdaydı. Ders yapmak için okula gelen kız öğrenciler, erkek öğrencilerin içeride toplantı halinde olduklarını öğrendiler. Onların çıkmasını beklediler. Ancak toplantı uzadıkça uzuyordu. Toplantının içeriğinin yurt savunması olduğunu öğrenen kızlar dayanamayıp içeri girdiler, erkeklerin arasında boş buldukları sıralarda oturdular.
O toplantıdan kızları polisler de çıkaramadı. İstanbul Üniversitesi’nde kız ve erkeklerin aynı salonlarda öğrenim görmesinin yolu ilk kez böyle açılmış oldu. Daha sonra kızlar kendiliklerinden erkeklerle aynı derslere girerek emrivakiler yaptı. İnas Darülfünunu 1921’de kaldırılarak üniversitede karma eğitime resmen geçilmiş oldu.
1921 yılında başlayan “karma eğitim”i, bugün tartışır olduk. Bu utanç da mı size yetmedi?
Ankara’nın 44. özel hastanesi: LİV
Ankara’nın 44. özel hastanesi LİV, “Türkiye’nin kalbi Ankara’dayız” sloganıyla açıldı. LİV Hospital Grup Koordinatörü Meri İstiroti, Ankara LİV Genel Müdürü Gülçin Türkmen Sarıyıldız, yardımcısı Hüseyin Kılavuz, Tıbbi Direktör Bülent Menteş’den hastanelerini diğerlerinden farklı kılan özellikleri dinledim. 1
50 yataklı hastane 40 bin dolara mal oldu, doktor kadrosuna ünlü kalp cerrahı Oğuz Taşdemir, genel cerrah Bahadır Ege gibi önemli isimler de katıldı.
Ülkemizde ihtiyacın üzerinde özel hastane açıldı ve açılmaya da devam ediyor. Ankara’nın nüfusuna göre hastane sayısı da fazla. Hastanelerin ayakta kalabilmesi için “sağlık turizmi”nin mutlaka yaygınlaştırılması gerekiyor.
Turist gelmesi için nasıl çalışılıyorsa, sağlık turizminin geliştirilmesi için de Turizm, Sağlık ve Dışişleri bakanlıklarının ortak çalışma yapması giderek önem taşıyor. Gelen turist ortalama bin dolar bırakıp gidiyorsa, sağlık için gelenlerin bırakacağı para 8 bin dolardan az olmayacağı hesaplanıyor.
Hastane sahibi bakan
Sağlık turizmini bir türlü beceremediğimiz için Ortadoğu ve Kafkaslardan gelecek hastalar vize almakta zorlandıkları için başka ülkelere kayıyor.
Örneğin Ürdün bölgenin bu yönde en kazançlı ülkesi. Afganistan, Pakistan başta olmak üzere bir çok ülkeden gelmek isteyen hastalar vize yüzünden gelemiyor. Açıkçası konuştuğum özel hastane yetkilileri de bu sorunun giderilmesini istiyor.
Türk insanı yılda en az 9 kez hastaneye gidiyor. Evet, Ankara’da dev hastaneler açılıyor, her açılan tanınan bilinen doktorları transfer ediyor ama devlet hastanelerinde, tıp fakültesi hastanelerinde ünlü doktor sayısı da giderek eriyor. Tıp fakültelerine ne kadro veriliyor, ne de alacakları ödeniyor.
Açıkçası, özel hastane sahibi Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, özel hastane ve medikal şirketi ortağı müsteşar Eyüp Gümüş, devlet hastanelerini, tıp fakültelerini bitirmeye kararlı…
