Ziya Paşa’nın eşekleri


‘Saray yapmış eşekler millet sizden ne bekler!’

Necati DOĞRU

Yaptığımız saray devletimizin itibarını temsil ediyor dediğinde aklımın ucundan yıldırım hızıyla Ziya Paşa’nın; “Altın işlemeli semer de vursan, eşek yine eşektir’’ cümlesi geçmişti.
 
Utandım.
Yazamadım.
10 gün geçti.
Cumhurbaşkanı utanmadı.


Yazar Peyami Sefa’dan gönderme yaptı. Hukuk adamlarına, “kitap yüklü merkepler’’ diye çok ağır hakaret etti.


Hukukçuları eşek yaptı.
Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’indeki; “Zer dûz palan ursan eşek yine eşektir’’ cümlesi yeniden aklıma geldi.


Ve 3 gündür dilimde.
Yapıştı, çıkmadı.
Saray yapmış eşekler.
Millet sizden ne bekler.

* * * *
Ziya Paşa, müthiştir. Türkçe’yi eski dilden ve eski şekillerden ilk temizleyen şairimizdir. Kalemini kılıç yaptı. İnsan hak ve hürriyetlerini korkusuzca savundu.

O bir taş atıcıdır.
Halkın taşını alır.
Halkı aldatanlara atar.


Ziya Paşa’nın yaşadığı ve yazdığı günlerde de halkı aldatanlar, rüşvet alıyor, yolsuzluk yapıyor, hırsızlıkla halkı soyuyor, ülkenin parçalanıp bölünmesini seyrediyorlardı.

* * * *
Ziya Paşa, haykırıştır.
Cehalete hücum eder.
Riyakarlığı yumruklar.
Ahlaksızlığı teşhir eder.
Geriliği, gericiliği taşlar.


“Diyar-ı küfrü gezdim beldeler, kâşaneler gördüm
Dolaştım mülk-i İslâmı bütün viraneler gördüm!”


Ziya Paşa’nın “viraneler gördüm…’’ diye gerçeği haykırdığı yıllarda ülkeyi yöneten padişah ile çevresi saraylar yapıyor, konaklar dikiyor ve itibar kazanmakla övünüyordu.


150 yıl önceydi.
Ziya Paşa!

Saray yaptırarak itibar kazandığını sananlara şu sözlerle haykırıyordu: Hem milyonla çal, payen (itibarın) gene en yüksek olsun, lakin aç bir biçare (çaresiz) birkaç kuruş mu irtikap etti, yeri zindandır! Namus ve hamiyet: Bunlar fakirlere verilsin. Akçe ve imansızlık: Bunları da ikbaldekilere (iktidardakilere) dağıt!

* * * *
150 yıl sonra bugün.
 

Adları üzerine düşmüş soyguncu, hırsız, rüşvet yiyici fenalıklarını temizleyemeden ve cari açık veren bir ekonomide saray yaptıranların saraylarına koşarak ödül alan sinema sanatçıları, saz ve söz sanatçıları, yazarlara da Ziya Paşa’nın 55 yıllık hayatından bir örnek sunmak isterim: 

Namık Kemal ile Ziya Paşa, anayasa taslağı hazırladılar. Dönemin padişahı Abdülhamit, taslağın içine “Padişah istediği kişiyi istediği yere sürme hakkına sahiptir’’ diyen bir madde sokturdu. Ziya Paşa, dönemin sadrazamı Mithat Paşa’ya “Siz de bu maddeye, benim de işime gelir, bana karşı olanları sürerim diye düşünüp razı geldiniz. Fakat emin olun padişah, bu maddeyi ilk evvela size tatbik edecek’’ diye uyardı. Dinletemedi. Mithat Paşa, padişaha dalkavukluğunun bedelini Taif’e sürülüp kellesini cellada vererek ödedi.
* * * *
Ziya Paşa’nın dalkavuklara seslenen çok cümlesi var. Biri şudur: “Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın’’

Küpe olsun.


Bedelli paraları şehit ailelerine dağıtılamaz mı?
Yaralayıcı, vicdanları kanatıcı adaletsizlik doğdu. Şu anda 500 bin kişiden fazla genç, askerde vatan bekçiliği yapıyor. Buna karşılık bedel ödeyenler askerlik yapmayacak. Bu haksızlık giderilemez mi? 

Hukukçular ne diyor: 
Davalar açılsa bedelli ile toplanacak olan para şu anda askerlik yapan vatan çocuklarına ve Güneydoğu’da gazi olmuşlar ile şehitlerin dul ve yetimlerine eşit olarak dağıtılamaz mı? 

Muhalefet partileri, yasa tasarısı hazırlasa: “bedelli paralarını şehit ailelerine, gazilere ve şu anda vatan nöbeti tutanlara dağıtalım kampanyası” başlatsa! Hiç değilse bu yapılamaz mı?

➽ Paylaş: