Aydınlıktan karanlığa..
CUMHURİYET
Suay KARAMAN
Cumhuriyetimizin ve değerlerinin sorgulandığı, vatanımızı kurtaran,
ülkemizi kuran büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün eleştirildiği
ülkemizde çok büyük olaylar yaşanmaktadır. Siyasi iktidar ile dış destekçileri
emperyalist güçler, cumhuriyetimizi ve cumhuriyet kurumlarımızı hedef
almaktadır. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, demokrasi, laiklik, sosyal hukuk devleti kavramları yok edilmek istenmektedir. Burada asıl hedeflenen amaç, Türkiye Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmaktır.
Atatürk tarafından 9 Eylül 1923 tarihinde kurulan Cumhuriyet Halk Partisi’nde, bölücüler, dinciler ve liboşlar cirit atmaktadır. Kemalist ilke ve devrimlerini benimsemeyenlerin durağı olan yeni CHP, muhalefet yapamamaktadır, topluma umut ışığı verememektedir ve bu görüntüsüyle iktidar olma seçeneği sunamamaktadır.
Atatürk’ün verdiği isimle 7 Mayıs 1924 tarihinde yayın hayatına başlayan Cumhuriyet Gazetesi, günümüzde Atatürk ilke ve devrimlerini koruyamamaktadır. Gazete son yıllarda bölücüler, dinciler ve liboşlar tarafından işgal edilmiştir. Cumhuriyet Gazetesi’nin aydınlığı, karartılmak istenmektedir.
Cumhuriyet Gazetesi’nde yapılan yönetim değişikliği ile liboşların sultanı ve dincilerin koruyucusu, Turgut Özal’ın parlatarak medya dünyasına armağan ettiği Can Dündar genel yayın yönetmenliğine getirilmiştir. Aşırma eser ve romanlarıyla ünlenmiş, Atatürk’e hakaret edilen “Mustafa” filmini yapan, her devrin romantik adamı Can Dündar’ı gazete yönetimine getirerek, yurtsever yazarların ve muhabirlerin işine son veren Cumhuriyet Gazetesi, okurların boykotu karşısında yeniden tiraj yitirecektir.
Cumhuriyet Gazetesi’nde uzun yıllardır eksen kayması başlamıştı. Ben Cumhuriyet Gazetesi’nde yazarken, 2008 yılı sonlarında yazılarımın çok ulusalcı bulunması ve AB karşıtı olduğu için yayınlanmayacağı bana bildirilmişti. Bu süreçten sonra birçok değerli yazar birer birer gazeteden uzaklaştırılmaya başlanmıştı. Son olarak genel yayın yönetmenliğinden uzaklaştırılan Utku Çakırözer ile tam 37 yıldır mesleğini başarıyla yürüten Işık Kansu’nun görevine son verilmesi bardağı taşırmıştır.
Cumhuriyet Gazetesi’nin şimdi aramızda olmayan değerli yazarı Deniz Som, Can Dündar’ın bütün yolsuzluklarını, sahtekarlıklarını mahkeme tutanaklarına dayanarak, belgeleriyle açıklamıştı. Bunlar Cumhuriyet Gazetesi arşivlerinde bulunmaktadır. Mehmet Ali Birand’ın TRT’yi dolandırılması olayından sonra Uğur Mumcu’nun yanına gelen Can Dündar şunları söylemişti: “Abi ben Mehmet Ali Birand’ın böyle olduğunu bilmiyordum. Ben daha gencim, lütfen beni bunlardan ayırın, bir tutmayın. Ben bu işleri hiç bilmem.” 1992 yılında Uğur Mumcu’nun bu konu hakkında şunları yazmıştı; “…sonradan anladık ki, meğerse Mehmet Ali Birand’ın koltuğuna yıkılmış.”
1997 yılında Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’na gönderilen üç sayfalık teklif mektubunda, Uğur Mumcu belgeseli için vakıftan 415 bin dolar isteyen Can Dündar’ın, Hürriyet Gazetesi’ne verdiği 19 Kasım 2006 tarihli röportaj şöyleydi; “hakikaten hayatta bir şeye dikkat ettiysem o da tüccar olmamaktır, zaten anlamam. Benim yakın çevrem çok iyi bilir ki, ben harflerle düşüp kalkarım, rakamlarla değil.” Hayatı çelişkilerle dolu, tutarsız ve dünü dar olan birinin Cumhuriyet Gazetesi’nde yönetici olması düşündürücüdür.
Sırtını okyanus ötesine dayamış Can Dündar’a gazetede yazı yazdırmakla zaten bu olanların yolu açılmıştı. Şimdi Can Dündar’ı genel yayın yönetmeni yapmakla gazeteye tam anlamıyla darbe vurulmuştur. Mustafa filmiyle Atatürk’ü sıradanlaştırmaya çalışan Can Dündar, bu filmle laik ve bölünmez bir Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yıllardır planlı bir şekilde yürütülen psikolojik savaşın bir parçasını göstermişti.
Ne olursa olsun Cumhuriyet Gazetesi gibi bir kaleyi de asla yitirmememiz gereklidir. Mustafa Kemal Atatürk’e sövmek, O’ndan bir şey götürmez ama sövenlerin olmayan değerlerini daha da düşürür, iyice değersizleştirir. Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi ve Bursa Nutku’nu okumanın tam zamanıdır.
İlk Kurşun
