“Şah-Fırat” ile birlikte ABD'nin önünü açtılar
‘Şah Fırat’ operasyonundan önce neler yaşandı

Mustafa KAYA
Erdoğan açıkça söylemişti: “Ne notası veriyorsun, müzik notası mı?”
4 Temmuz 2003'te Süleymaniye'de Türk özel kuvvetleri'nin başına çuval geçirildi. ABD askerleri tarafından.
İşin özü sonradan anlaşıldı:
ABD, 1 Mart tezkeresini Meclisi'nden geçirmeyen Türkiye'yi artık Irak'ın kuzeyinde istemiyordu.
Mesaj en açık biçimde verildi. Özel kuvvetlerin Süleymaniye'deki karargahı basıldı, Türk askerlerinin başına çuval geçirildi.
Kısaca “burada işiniz yok” dendi TSK'ya...
Tepkiler çığ gibi büyüyünce Erdoğan yukarıdaki yanıtı verdi; “bakkal dükkanı yönetmiyoruz” diyerek de ABD'ye yönelik bir tepki beklentisi içine girilmemesi gerektiğini işaret etti.
Konu Türk askerinin “hayatı” ya da en az onun kadar önemli kabul edilen “onuru” olduğunda Erdoğan'ın tavrı açıktı. Önce “kendi çıkarları” gelirdi.“Askerlik yan gelip yatma yeri değildir”
2006 yılı... PKK saldırıları ard arda geliyor...
Erdoğan yine açık konuştu.“Şehit cenazeleri istemiyoruz” diyen halka işte yukarıdaki yanıtı verdi. Şehitlik terörle mücadelenin “fıtratında var” demek istedi.
Ağzından bu sözler dökülürken Türk askerinin Lübnan'a gönderilmesi tartışılıyordu...
Erdoğan, Lübnan'a asker göndermeyi, “içinde yer alalım ki gündem belirleyelim” sözleriyle savundu.
Söylediğimiz gibi, Erdoğan için Türk askerinin canı “Afrika'dan Ortadoğu'ya uzanan Müslüman Kardeşler ülküsü” yanında yalnızca siyasi maliyeti olan bir ayrıntıydı.“Sen şu anda genelkurmay başkanımızın atılacak tırnağının bir paresi dahi olamazsın”
Bu sözü de Erdoğan söyledi. “Şah-Fırat” operasyonunu orada görev yapan “özel kuvvetler”e mensup askerleri kurtarmak için yaptıklarını savundu.
Oysa ortada bir hafıza oyunu var:
Mart 2014:
IŞİD'e bağlı silahlı güçler Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun olduğu Karakozak kasabasına dayandı. IŞİD tehdidi üzerine karakoldaki askerlere “saldırı olursa karşılık verin” emri verildi. Türk jetleri olası bir saldırı için hazır bekletilmeye başlandı.
Nisan 2014:
IŞİD kuşatmasındaki Süleyman Şah'a IŞİD ile koordinasyon içinde Türk konvoyu hareket etti. Türk askeri araçları IŞİD bayrakları altından Süleyman Şah'a giriş yaptı.
Haziran 2014:
Musul'u işgal eden IŞİD, Türkiye'nin Başkonsolosluğunu bastı. İçinde kadın ve çocuklarında olduğu 49 Türk vatandaşını rehin aldı.
Ağustos 2014:
IŞİD lideri Bağdadi Türkiye'yi tehdit etti. Erdoğan'a “bana biat et” diye seslendi. Sınırdaki askeri hareketlilik arttı.
Eylül 2014:
Suriye'nin kuzeyinde IŞİD ilerleyişini sürdürdü. Kamuoyunda Kobani olarak bilinen Ayn El Arap'a doğru harekete geçti. Çatışmalar yoğunlaştı.
Ekim 2014:
Meclis'te sınır ötesi tezkere kabul edildi. Tezkerenin en önemli amacı olarak Süleyman Şah'a yönelik bir saldırı durumunda gerçekleştirilmesi öngörülen sınırötesi oprerasyon gösterildi.
Kasım 2014:
ABD öncülüğünde başlatılan IŞİD'e karşı havadan bombalama harekatı giderek yoğunlaştı. IŞİD'in misilleme olarak Süleyman Şah'a saldırabileceği değerlendirmeleri arttı.
Ocak 2015:
Süleyman Şah'ta bulunan özel kuvvet askerlerine yönelik takviye girişimleri IŞİD engeline takıldı. Aylarca Süleyman Şah'a herhangi bir malzeme gönderilemedi. Karakol'daki askerlerin ihtiyaçları ara ara bölgedeki IŞİD mensuplarından sağlandı.
Şubat 2015:
Ayın başlarında IŞİD Kobani'den çekilmeye başladı. PKK'ya bağlı kuvvetlerin başını çektiği ancak içinde ÖSO ve Müslüman Kardeşlere bağlı grupların da olduğu silahlı yapılar Süleyman Şah'ın içinde bulunduğu bölgeye yaklaştı.
Tüm bu süreç içinde Hükümet Süleyman Şah'tan çekilmek şöyle dursun, en ufak bir tahliye işareti bile vermedi.
Ta ki...
Türkiye sınırından Süleyman Şah'a kadar olan bölge ABD desteğindeki PKK-ÖSO-Müslüman Kardeşler üçlüsünün eline geçene kadar.
Hükümet “Şah-Fırat” ile birlikte ABD'nin önünü açtı.
PKK'ya ve diğer silahlı güçlere Fırat üzerinden geçen “eşsiz bir koridor” yarattı.
Zira Türkiye o toprakları terk ettikten hemen sonra...
Basra Körfezi'ndeki uçak gemisinden kalkan Fransız uçakları Süleyman Şah'ın kalıntılarını bombaladı, PKK kuvvetlerine destek olmak için.
En başta söylediğimizi tekrar edelim:
ABD, Süleymaniye'de askerlerimizin başına çuvalı AKP'nin örtülü onayı ile geçirmişti.
Süleyman Şah'ta ise o çuvalı AKP bizzat kendi eliyle; ancak bu kez PKK eşliğinde Türk askerinin başına geçirdi.
Bunu en iyi, yıllarca en zor şartlarda “vatanı savunmak” üzere yetiştirilen ancak savundukları vatan toprağını 39 tank, 57 zırhlı araç, 572 personel eşliğinde terk etmek zorunda kalan “özel kuvvetler” mensupları bilir!