“Krizi biz kendimiz yarattık. Lobileri suçlamayalım”
Prof. Dr. Yaşar Uysal,
Türkiye’deki sıcak paranın 147 milyar dolara ulaştığını, bunun da “uyuşturucu”
etkisi yaptığını söyledi. Uysal, “Dışarıdan para geliyor, döviz düşük kalıyor,
ucuz ithal malları tüketiyoruz. Ama deniz bitti” dedi..
“147 milyar dolar Türkiye’yi uyuşturdu”
Yaşanan süreci, 1994’deki 5 Nisan kararlarına benzeten Prof. Uysal, çalkantıda küresel etki olmadığını, ekonomiye şahsi olarak içeriden müdahale edildiğini savundu...
Uysal, “Krizi biz kendimiz yarattık. Sebebini dışarıda aramayalım, lobilere bağlamayalım” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Uysal son 13 yılda sıcak paranın 9 kat artarak uyuşturucu etkisi yaptığını şimdi ise bu denizin bittiğini yaşanan sürecin de 1994 krizini hatırlattığını söyledi.
Doların ateşinin son günlerde hızla yükselmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Başçı ile yaptığı bir araya geldiği zirve; piyasaları bir nebze rahatlattı. Buna rağmen Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, ekonomide yaşanan son gelişmeleri 1994 sürecine benzetti..
Türkiye’de 2002 yılında 15 milyar dolar olan sıcak paranın, 2015 Ocak sonu itibariyle 9 kat artarak 147 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Uysal, bu paranın Türkiye’ye uyuşturucu etkisi yaptığını söyledi. Uysal, “Dışarıdan gelen kaynaklarla, taşıma suyla değirmen döndürmeye alışmış bir ekonomiyi istediğiniz şekilde yönlendirebilirsiniz. 5-10 milyar dolarlık bir çıkışla Türkiye’ye zarar verebilirsiniz ya da ekonomisi Türkiye gibi olan bir ülkeye” dedi.
1994 süreci yaşanıyor
Türkiye’nin 2001 krizinden bu yana dışarıdan gelen spekülatif para diye tanımlanan sıcak parayla, hak etmediği bir tüketime ve yaşam standardına ulaştığını ifade eden Uysal, “Bu bizde uyuşturucu etkisi yaptı. Dışarıdan para geliyor, döviz düşük kalıyor, ithal malları ucuza alıyor, tüketiyoruz. Şimdi bu deniz bitti” diye konuştu. Prof. Dr. Uysal, ekonomide yaşanan süreci, 1994 yılındaki 5 Nisan kararlarına benzetti.
1994 yılında gecelik faizlerin yüzde 800’lere çıktığını hatırlatan Uysal, “Ekonomideki gidişat bana 1994’ü hatırlattı. Niçin? 94’te gecelik faizler yüzde 800’lere çıkmıştı, işler iyiye gitmiyordu. O zamanın başbakanı, maalesef ekonomi profesörüydü. Ekonomi kurmaylarını topladı, ’Faizleri idari bir kararla çekiyoruz aşağıya.’ dedi. Bu ne anlama geliyordu? Saatte 200 km. hızla giden bir arabada sonuna kadar frene basınca ne oluyorsa o oldu. Dolayısıyla faizler çekilince paralar bankalardan tahvillerden çekildi, dövize yöneldi, döviz talebi arttı, sonuçta biz 5 Nisan kararlarına giden süreci yaşadık.” diye konuştu.
Müdahale içeriden
Ekonomideki çalkantıda küresel spekülatörlerin etkisinin olmadığını, şahsi gerekçelerle içeriden ekonomiye müdahale edildiğini savunan Prof. Dr. Uysal, yaşananları, “Dizel arabaya benzin koyuldu, motor bozuldu, hadise bu” şeklinde özetledi. “Bu krizi kendimiz yarattık. Sebebini dışarıda aramayalım, lobilere bağlamayalım” diyen Prof. Dr. Uysal, krizin üç boyutu olduğuna dikkat çekti
Bu işin üç tane boyutu var.
“Birincisi, küresel boyutta ortaya çıkan gelişmeler. Bekliyoruz ki ABD faiz arttıracak, para oraya dönecek, dolayısıyla kurlar artacak. İkincisi içerideki iç ekonomik gelişmeler, üçüncüsü ise iç siyasi gelişmeler. Bu üçünün etkileşimi sonucu biz böyle bir süreç yaşadık. Hangisi başrol oynadı diye sorarsanız, içerdeki gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. ”
‘Yedi yılda bir kriz geleneksel hale geldi’
Türkiye’de yedi yılda bir kriz yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Uysal, şöyle devam etti:
“Türkiye 1988’de bir kriz yaşadı, altı yıl sonra 1994’te bir kriz daha yaşadı, yedi yıl sonra 2001’de bir kriz daha yaşadı. Yedi yıl sonra 2008’in sonlarında, 2009’da bir kriz yaşadık. Şimdi 2015. Bu ne diyor bize? ’Senin yapısal özelliklerin arasında uzun süren istikrar yok, çok dikkatli olman gerekir, yine geleneksel kriz dönemlerine girdin.’diyor. Türkiye. potansiyeli yüksek ama fiili durumu çok da iyi olmayan bir ülke.”
Uysal, “Krizi biz kendimiz yarattık. Sebebini dışarıda aramayalım, lobilere bağlamayalım” ifadelerini kullandı. Prof. Dr. Uysal son 13 yılda sıcak paranın 9 kat artarak uyuşturucu etkisi yaptığını şimdi ise bu denizin bittiğini yaşanan sürecin de 1994 krizini hatırlattığını söyledi.
Doların ateşinin son günlerde hızla yükselmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası Başkanı Başçı ile yaptığı bir araya geldiği zirve; piyasaları bir nebze rahatlattı. Buna rağmen Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaşar Uysal, ekonomide yaşanan son gelişmeleri 1994 sürecine benzetti..
Türkiye’de 2002 yılında 15 milyar dolar olan sıcak paranın, 2015 Ocak sonu itibariyle 9 kat artarak 147 milyar dolara ulaştığına dikkat çeken Prof. Dr. Uysal, bu paranın Türkiye’ye uyuşturucu etkisi yaptığını söyledi. Uysal, “Dışarıdan gelen kaynaklarla, taşıma suyla değirmen döndürmeye alışmış bir ekonomiyi istediğiniz şekilde yönlendirebilirsiniz. 5-10 milyar dolarlık bir çıkışla Türkiye’ye zarar verebilirsiniz ya da ekonomisi Türkiye gibi olan bir ülkeye” dedi.
1994 süreci yaşanıyor
Türkiye’nin 2001 krizinden bu yana dışarıdan gelen spekülatif para diye tanımlanan sıcak parayla, hak etmediği bir tüketime ve yaşam standardına ulaştığını ifade eden Uysal, “Bu bizde uyuşturucu etkisi yaptı. Dışarıdan para geliyor, döviz düşük kalıyor, ithal malları ucuza alıyor, tüketiyoruz. Şimdi bu deniz bitti” diye konuştu. Prof. Dr. Uysal, ekonomide yaşanan süreci, 1994 yılındaki 5 Nisan kararlarına benzetti.
1994 yılında gecelik faizlerin yüzde 800’lere çıktığını hatırlatan Uysal, “Ekonomideki gidişat bana 1994’ü hatırlattı. Niçin? 94’te gecelik faizler yüzde 800’lere çıkmıştı, işler iyiye gitmiyordu. O zamanın başbakanı, maalesef ekonomi profesörüydü. Ekonomi kurmaylarını topladı, ’Faizleri idari bir kararla çekiyoruz aşağıya.’ dedi. Bu ne anlama geliyordu? Saatte 200 km. hızla giden bir arabada sonuna kadar frene basınca ne oluyorsa o oldu. Dolayısıyla faizler çekilince paralar bankalardan tahvillerden çekildi, dövize yöneldi, döviz talebi arttı, sonuçta biz 5 Nisan kararlarına giden süreci yaşadık.” diye konuştu.
Müdahale içeriden
Ekonomideki çalkantıda küresel spekülatörlerin etkisinin olmadığını, şahsi gerekçelerle içeriden ekonomiye müdahale edildiğini savunan Prof. Dr. Uysal, yaşananları, “Dizel arabaya benzin koyuldu, motor bozuldu, hadise bu” şeklinde özetledi. “Bu krizi kendimiz yarattık. Sebebini dışarıda aramayalım, lobilere bağlamayalım” diyen Prof. Dr. Uysal, krizin üç boyutu olduğuna dikkat çekti
Bu işin üç tane boyutu var.
“Birincisi, küresel boyutta ortaya çıkan gelişmeler. Bekliyoruz ki ABD faiz arttıracak, para oraya dönecek, dolayısıyla kurlar artacak. İkincisi içerideki iç ekonomik gelişmeler, üçüncüsü ise iç siyasi gelişmeler. Bu üçünün etkileşimi sonucu biz böyle bir süreç yaşadık. Hangisi başrol oynadı diye sorarsanız, içerdeki gelişmeler olduğunu söyleyebiliriz. ”
‘Yedi yılda bir kriz geleneksel hale geldi’
Türkiye’de yedi yılda bir kriz yaşandığını dile getiren Prof. Dr. Uysal, şöyle devam etti:
“Türkiye 1988’de bir kriz yaşadı, altı yıl sonra 1994’te bir kriz daha yaşadı, yedi yıl sonra 2001’de bir kriz daha yaşadı. Yedi yıl sonra 2008’in sonlarında, 2009’da bir kriz yaşadık. Şimdi 2015. Bu ne diyor bize? ’Senin yapısal özelliklerin arasında uzun süren istikrar yok, çok dikkatli olman gerekir, yine geleneksel kriz dönemlerine girdin.’diyor. Türkiye. potansiyeli yüksek ama fiili durumu çok da iyi olmayan bir ülke.”
Yeniçağ
