‘1 Mayıs’ta provokasyon yapılacak!’
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, 1 Mayıs’ta Taksim’de provokasyon yapılacağını iddia ederek, vatandaşları uyardı...‘1 Mayıs’ta provokasyon yapılacak!’
Çıray, 1 Mayıs’ta Taksim’de provokasyon yapılacağını iddia ederek, vatandaşları uyardı...
Gizem Çetinkol / Gazete Ege – CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, geçtiğimiz gün TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın İzmir ziyaretinde bulunarak, başta İzmir Valisi olmak üzere Milli Eğitim Bürokratları ile toplantı yapmasına ateş püskürdü.
Çıray, Bilal Erdoğan’ın yanı sıra, göreve geldiği günden bu yana hükümete yakın olmakla eleştirilen İzmir Valisi Mustafa Toprak’a da yüklendi. Öte yandan Çıray, 1 Mayıs’ta Taksim’de provokasyon yapılacağını iddia ederek, vatandaşları uyardı.
“YOLSUZLUKLARINI İLAN ETTİLER”
Çıray, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “TÜRGEV’e 27 Şubat 2008 tarihinden sonra muhtelif gerçek ve tüzel kişilerce yapılan yurtiçi bağış ve yardımlar 29 milyon 666 bin 533 TL, yurtdışı bağış ve yardımlar 99 milyon 999 bin 990 Amerikan Doları’dır” diyerek yolsuzluklarını resmen ilân ettiğini söyledi.
“TAM ANLAMIYLA REZALET, SKANDAL”
Çıray, Erdoğan’ın asıl amacının 7 Haziran seçimlerini devletin bürokrasisini kullanarak yönlendirmek ve eğitim politikaları ile İzmirli çocukları radikal değişime tabi tutmak olduğunu söyleyerek, “Ancak Türkiye 7 Haziran seçimlerinden sonra CHP’nin iktidara gelmesi ile birlikte yeniden bir anayasal bir hukuk devleti olacaktır. CHP iktidara geldiğinde anda insanlık tarihinin en büyük yolsuzluğunun sanığı olacak olan Bilâl Erdoğan’ın bağımsız bir mahkeme önüne çıkması kaçınılmaz olacaktır.
İşte böyle bir figür olan havuz müteahhitlerinin beslediği bir vakfın başkanı Bilal Erdoğan, başta İzmir Valisi olmak üzere eğitim bürokrasi ile gizli bir toplantı düzenlemiştir. Bu tam anlamıyla bir rezalettir, skandaldır. Esasen babasının ahlaki ve siyasi suiistimallerinin en acınası kurbanı olan Bilal Erdoğan, neredeyse istisnasız bütün zorbalık rejimlerinde muktedir çocuklarının düştüğü yanılgıya düşmüştür” şeklinde konuştu.
“AKP PARALEL DEVLETİNİN BÜROKRATLARI MI?”
Bilâl Erdoğan’ın ülkeyi babasının malı zannettiğini dile getiren Çıray, “Var olan zorbalık iktidarının her ne pahasına olursa olsun bitmeyeceğini düşünüyor. Ne yazık ki İzmir Valisi Toprak ve Milli Eğitim Müdürü de aynı yanılgıya düşmüşler ve paralel AKP devletinin bürokratları gibi davranmışlardır. Sonuç olarak ortaya devlet yönetimine ve kurallarına tamamen aykırı, suç teşkil eden pespaye bir manzara ortaya çıkmıştır.
Bilal Erdoğan’ın daha önce başka illerle de benzerlerini düzenlediği bu toplantının İzmir özelinde farklı bir anlam taşıdığını düşünüyorum. Bu toplantı gerek amacı, gerekse düzenleniş biçimiyle seçim öncesinde İzmirlilere yönelik yeni bir meydan okumadır. İzmir’in çağa, dünyaya, Batı medeniyetinin bir parçası olmayı esas alan kolektif ideallerini ve kimliğini yerle bir etmenin eğitimdeki koşullarını hazırlamayı amaçlayan bir saldırıdır” dedi.
“BİLÂL ERDOĞAN’IN DAHİ ANLAYACAĞI
ŞEKİLDE HESAP SORACAĞIZ”
Çıray, sözlerine şöyle devam etti: “İzmir, nefretini her fırsatta ortaya koyan Baba Erdoğan’a tam on iki yıldır direnmiş ve ayakta kalmış medeni insanların şehridir. Aslında hiçbir babanın yapmayacağı şekilde kendisini kirli işlere bulaştıran bir babanın oğlu olmanın başlı başına talihsizlik olduğunun farkında olmayan Bilal Erdoğan’ın meydan okuyuşu, İzmirlilere vız gelir tırıs gider. Ancak bu toplantı ile ilgili olarak sessiz kalan ve AKP paralel devletinin elemanına yetki devrinde bulunan İçişleri Bakanı ve Milli Eğitim Bakanı da soracağımız hesaptan paylarını alacaklardır. Bunu da 8 Haziran’da Bilal Erdoğan’ın dahi anlayabileceği açıklıkla göstereceğiz.”
“SAVCILAR SUÇ DUYURUSU KABUL ETSİN”
CHP’nin belirgin yükselişte, kendilerinin de düşüşte olması ve aradaki farkın 3 puana düşmesi nedeniyle hükümet kanadında bir panik yaşandığını kaydeden Çıray, “Milli eğitimdeki bürokratlar kullanılarak AKP’ye oy devşirilmeye çalışılacak. Zamanlaması bunu gösteriyor. Bu toplantı başka yerlerde de yapıldı. Böyle toplantıların yapılması seçim manipülasyonu öncelikle. AKP iktidardan gidecek olmasının telaşı içinde davranıyor. Türk gençliğini radikal bir değişime tabi tutmak istiyor. Bu toplantılar aynı zamanda basınca takip ediliyor. Bunu suç duyurusu kabul etsin savcılar” dedi.
“PARTİ OLARAK, MİLLETÇE ALACAĞIMIZ TEDBİRLER VAR”
Seçimlerde oyları korumak için ellerinden geleni yapacaklarını belirten Çıray, “Doğrusu suçluların telaşıyla ne yapacakları belli olmaz. Zaten hür ve açık yapılması gereken seçimlerin bu karakterini önlemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Haber alma özgürlüğünü engellemek için basına büyük baskı var.
Milli irade üzerine ipotek koyan anlayışın böyle bir anlayışı sergilemesi beklenir. Ama buna güçleri yetmez. Parti olarak alacağımız tedbirler var, milletçe alacağımız tedbirler var. CHP sandık başlarında sonuna kadar görevini yapacak. Müşahitler torbalar teslim edilinceye kadar ayrılmayacak. Milletçe kendi kendimizi görevlendirerek torbalar teslim edilinceye kadar ayrılmamalıyız. Sandık namusumuzdur” ifadelerini kullandı.
“VALİYİ GÖREVDEN ALMAYAN SİYASİ İRADE SUÇLUDUR”
Çıray, İzmir Valisi Mustafa Toprak için ise, şunları söyledi: “Vali benim muhatabım değil. İçişleri Bakanı ve siyasilerdir. TBMM’deki konuşmamda ‘bu valiyi görevden alın’ demiştim. Almayan siyasi irade suçludur. Görevini kötüye kullanan bir devlet memurunu muhafaza etmektedir, korumaktadır.”
“GEZİ, TERÖR EYLEMİ GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILDI”
Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edilmesinde DHKP-C kullanılarak, Taksim Gezi direnişiyle terör arasında bir ilişki kurulmak istendiğini vurgulayan Çıray, “İstanbul Adliyesi’nde merhum savcı Mehmet Selim Kiraz’ı hatırlayın. Kiraz’ı DKPC terör örgütü elemanları katlettiler. Ve o operasyondan sonra birtakım sorular sordum İçişleri Bakanı’nın yanıtlaması için. Elvan davasında, bugüne kadar görevini en ciddi şekilde yapan bu savcıya niçin baskı yapılmıştır?
Bununla birlikte Gezi Eylemleri bir terör ayaklanması gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Başbakan dönüp Türk milletine operasyondan sonra, ‘İç güvenlik yasasını neden çıkardığımızı anladınız mı?’ dedi. Yani DHKP-C operasyonun bir diğer sonucu olarak da bu baskıcı yasa konusunda haklılıklarını ortaya koymaya çalıştı. Sorularıma şu ana kadar yanıt verilmedi. Bunun bir provokasyon olduğuna eminim” şeklinde konuştu.
“1 MAYIS’TA PROVOKASYON YAPILACAK”
Çıray, 1 Mayıs’ta Taksim’de provokasyon yapılacağını iddia ederek, vatandaşları uyardı: “1 Mayıs, Taksim’de kutlanmak isteniyor. Daha önce izin verilmiş, adeta demokratik açılım olarak ortaya konmuştur. Ne oldu da Taksim’de işçilerin demokratik gösteri hakları engelleniyor? Çatışma zemininin psikolojik ortamı oluşturulmaya çalışılıyor. Bana gelen bilgiye göre; 1 Mayıs’ta provokasyon yapılacaktır. Emin olmadığım hiçbir şeyi açıklamam.
1 Mayıs ve 1 Haziran tarihlerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Oyları düşen hükümet, rakip gördüğü siyasi partileri terörle ilişkilendirmek için bu iki tarihte provokasyonlara hazırlanmaktadır. Gösterilere katılmak isteyenleri, halkımızı uyarıyorum. Bu oyuna gelmeyin. Bu oyunu seçim öncesi bozun. Bu milletin bu oyunları yutmayacağını gösterin. Bu tarihlerde Türkiye’nin önüne uzun yıllardır uyandırılmış olan DHKP-C’nin tekrar çıkma ihtimali var. Suriye’de olduğu gibi. Bu nedenle yurttaşlarımızı uyarmak istiyorum.”
“DARBELERİN BİLE HUKUKU VARDI”
Çıray, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Türkiye Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’yı askıya almasıyla birlikte ve 12 Eylül hukuk referandumundan sonra Türkiye, hukuk devleti olma vasfını yitirmiştir. Askeri darbelerin bile hukuku vardı. Türkiye hukuksuz kaldı. Hiç kimse adaletten emin değil. Ancak milli irade 7 Haziran günü bütün bunları sona erdirecek. Bunun müjdesini ve umudunu vermek istiyorum.”