MİT’in silah deposu deşifre oldu
Adana
ve Hatay'da Ocak 2014'te MİT'e ait TIR'ların durdurulmasıyla ilgili
olarak gözaltına alınan ve mahkemeye sevk edilen 32 muvazzaf askerden
aralarında Yarbay Erdal Turna, Binbaşı Bekir Karataş ve Mehmet Fırat ile
Yüzbaşı Hakan Gençer'in de bulunduğu 17 kişi tutuklandı...
MİT’in silah deposu deşifre oldu
İfadelerde, MİT'çilerin sınırdan mühimmat geçirmenin yöntemi olarak sınırdaki askerlerin çekilmesini sağladıkları iddia edildi.
17 ASKERE TUTUKLAMA
Adana ve Hatay'da Ocak 2014'te MİT'e ait TIR' ların durdurulmasıyla ilgili olarak gözaltına alınan 34 muvazzaf askerden tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedilen 32 kişiden 17'si "Silahlı terör örgütüne üye olma" ve "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından tutuklandı.
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimliği 10 şüpheli için yurt dışına çıkış yasağı koyarak adli kontrol şartıyla serbest bırakılmalarına karar verdi. 5 asker ise doğrudan serbest bırakıldı.
Tutuklanıp cezaevine gönderilen askerler şunlar:
Yarbay Erdal Turna, binbaşılar Bekir Karataş ve Mehmet Fırat, Yüzbaşı Hakan Gençer, üsteğmen Gökhan Bakışkan, Önder Kır, Hüseyin Özmen, İbrahim Aslan, Hakan Kaplan ve Mehmet Çelik, Teğmen İsmail Önder ile Astsubaylar Halil Alp, Gültekin Menge, Halil İbrahim Köse, Mahmut Özcan, İdris Karaçizmeli ve Sezai Akyüz.
REYHANLI'DA MİT DEPOLARI
Şüpheli askerlerin mahkemedeki ifadelerinde çarpıcı bilgiler ortaya çıktı. İşte o ifadelerden bazıları:
Üsteğmen Gökhan Bakışkan:
"TIR'lar durdurulduktan 1,5 saat sonra olay yerine vardım. Olay yerinde D.A. İsimli emekli bir binbaşı olup Reyhanlı MİT depolarından sorumlu kişiyi gördüm. Kendisi bana daha önceki ziyaretlerinde Suriye'deki bazı silahlı unsurlara silah, mühimmat desteği verdiklerini, bunun yönteminin sınırdaki askerleri arayıp Bükülmez sınır karakol askerlerinin sınırdan çekilmesini sağlayarak yaptıklarını söylemişti.
Bu nedenle TIR'ları aramamamız gerektiğini söyledi. Olay yerinde isminini Tuncay olarak söyleyen ancak daha sonra Burak olarak öğrendiğim kişi de bu faaliyetten kendisinin sorumlu olduğunu, bu TIR'ları açarsak hükümetin düşeceğini, dünyanın ayağa kalkacağını, ortalıkta yer yerinden oynayacağını söyledi.
Kendilerine yarım saat müddet verilmesini istedi. Sınırın diğer tarafında tırları bırakıp geleceklerini söyledi. Bu gibi bir faaliyet çerçevesinde bize MİT tarafından sevkiyat bildirilmedi. Bildirilmiş olsaydı böyle bir olay gerçekleşmezdi. Bu TIR'ların bizden sonra sınırı geçip bazı karşıt gruplara teslim edildiğini iki gün sonra öğrendik."
'MİT'ÇİLER ÇOK AĞIR SİLAHLAR GÖNDERDİKLERİNİ SÖYLEDİ'
Binbaşı Mehmet Fırat:
"Olay yerine vardığımda TIR'lar durdurulmuştu. MİT personeli ve jandarma görevlileri karşılıklı müzakere halindeydi. Olay yerinde D. olarak tanıdığım ve S. olarak bildiğim MİT'çileri de gördüm. Onlar bana 'bu TIR ağzına kadar silah dolu. Eğer açılırsa yarın hükümet düşer, yer yerinden oynar, dünya ayağa kalkar, altında kalırsınız açmayın' dediler ve sınır ötesine bırakıp gelmek için süre istediler.
Süre veremeyeceğimizi konunun bizi aştığını, konuyu savcılarla halletmeleri gerektiğini söyledim...O bölgede MİT'in silah deposu olduğunu biliyordum. Hatta ikinci bir silah deposu açıldığını da biliyordum. Bunu ikili ilişkilerimizden ve konuşmalarımızdan D.A. ve S. isimli MİT'çilerden duyuyordum. Buralardan Suriyeli muhaliflere silah sevkiyatı yapıldığını bize anlatırlardı.
Hatta çok ağır silahlar gönderdiklerini ve Esad rejiminin düşmek üzere olduğunu da bize söylemişlerdi. Bu faaliyetin devletin ve hükümetin politikası olarak yapıldığını bize söylemişlerdir. Sonradan duyduğum kadarıyla bu silah yardımı faaliyetlerinin yine başka bir MİT görevlisini rahatsız etmesi nedeniyle istifa ettiğini duydum. Burak isminde. Bunları burada açıklamak istemezdim ancak kendimi savunmak için söylemek durumunda kaldım.
Bana bir küçük bayrak gösterdiler. Bu bayrak altında yeni bir devlet kurulaşacağını söylediler. Karşı tarafta Türkmenler yoktur, bu silahlar Türkmenlere gitmiyor. Zira Türkmenler Yayladağı tarafındadır. Yayladağ'la Bükülmez arasında 100-150'den fazla muhalif grup vardır. Türkmenlere ulaşmak için oradan geçmek gerekir."
Yüzbaşı Hakan Gençer:
"Görevim esnasında 2013 yılının sonlarına doğru çalıntı araçlarla ilgili bir çalışma yaptık. Bu çalışmanın neticesinde İstanbul ilinden çalınıp üçerli beşerli konvoylar halinde bir polis plakasının takılı olduğu bir araç önderliğinde bu araçların Suriye'ye götürüldüğü bilgisine ulaştık ve bu çalışmaların neticesinde yaklaşık 20 kişi tutuklandı. Bunların üçünün El Kaide ile bağlantılı olduğu ortaya çıktı. Ankara Emniyet Müdürlüğü'nden Edip Vural müdür Ahmet Dost ismini verdi."
'FETHULLAH' ve 'USLU' SORUSUNA SUÇ DUYURUSU
Yarbay Erdal Turna:
"MİT mensuplarının dinlenip takip edilmesi olayıyla ilgili olarak ayrıntılı bir bilgi sahibi değilim. Konuyu uyuşturucu ve kaçakçılık konusu olarak emrimde çalışan personelim bana bildirmişti. Bende konunun kendilerince takip edilmesini söyledim. Kendilerine araçların il dışına doğru yönelmeleri durumunda takibi bırakılmalarını konunun artık bizi ilgilendirmediğini söyledim.
Adana'yı aramaları hususunda kimseye talimat vermedim. Hangisinin haber elemanları ile ne şekilde görüştüğünü hangi haber elemanı ile görüştüğüne ilişkin ayrıntılı bilgim yoktur. Beni Fethullah Gülen, Emre Uslu, İstanbul Emniyeti'ndeki bazı polislerle irtibatlandırmaya çalışan Cumhuriyet Savcısı İrfan Fidan hakkında görevi kötüye kullanma suçundan şikayetçi olduğumu bildiriyorum."
'İHBARI KOMUTANIMA SÖYLEMEDİM'
Astsubay Gültekin Menge:
"Dinlemeleri yaptığım sırada şüpheli şahıslardan bir tanesinin 'sandıklar nerede misafirler sandıklara bakacak, sandıkları açalım mı, sandıkları misafirlerin istediği yere götürelim mi', 'bugün yine yolculuk var, 3 tane misafir var, aynı yerde buluşalım, açık mı olsun kapalı mı..' şeklinde konuşmalar geçiyordu...
İhbar esnasında ben bu TIR'lardaki malzemelerin uyuşturucu olamayacağını, batıdan doğuya sevkiyat olması sebebi ile ve dorselerdeki kasaların çelik olması nedeniyle silah ve mühimmat olabileceğini kendime göre değerlendirerek bu durumu Adana İl Jandarma Komutanlığı'na ihbar etmeyi tasarladım. Ancak komutanıma bunu söylemedim.
Üsteğmen Hüseyin Özmen:
"Küçük savaşçı grupların kullanamayacağı ebatta top mermisi ve mühimmatın bu tırlarda bulunduğunu gördük. Savcı Bey'le tutanak altına aldık."
MAHKEME: TIR'LARDAKİ MALZEMEYİ İFŞA ETTİLER
İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimi Durmuş Karaçalı tutuklama kararında,
''Bir kısım şüphelilerin, uzun süre dinleyip takip ettikleri kişilerin MİT mensubu olduklarını bilmediklerini ifade etmeleri hayatın olağan akışına aykırıdır. MİT faaliyetinin ifşa edilmesi, MİT mensuplarına karşı zor kullanmasına yönelik operasyon yaptıkları, tırlarda bulunan malzemenin ifşası için yoğun çaba harcadıkları, bu eylemle Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin zor duruma düşürülmesinin hedeflendiği” şeklinde ifadelere yer verdi.
34 askere yakalama ve gözaltı kararı, takipsizlik kararıyla ortadan kalkan "Selam Tevhid Soruşturması"nı yürüten kamu görevlilerine yönelik soruşturma kapsamında verilmişti. Son tutuklamalarla birlikte soruşturmadaki toplam tutuklu sayısı 45'e çıktı.
AVUKAT: BU İŞ LAHEY'E GİDER
Tutuklama kararının ardından şüpheli askerlerin avukatları adliye çıkışında açıklama yaptı. Avukat Hasan Tok da, "TIR Hatay'ı dolaştı, Adana'yı dolaştı, İstanbul'a geldi. Çağlayan'a park etti. Bundan sonra da Brüksel'e gider, Lahey'e gider, her yere gider" dedi.
"Yukarıda dağlar emrediyor, karıncalar eziliyor" ifadesinde bulunan Avukat Hasan Tok, "Biz Abdullah Öcalan değiliz. 312'den yargılanacak insanlar, PKK terör örgütü ve diğer örgütleridir. Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunu 312'den yargılayan adam, yarın gelir kendisi de 312'den yargılanır" dedi.
Aydınlık
