Çünkü orada günde üç posta bağıran iktidar ağaları yok
Yunanistan batarken!..
Mehmet TÜRKER

Hem Yunanlıların “acınası” halini görecek, hem de üç-beş Euro’ya muhtaç Çipras’a başımızın gözümüzün sadakası olarak üç-beş Euro bırakacaktık…
İpsala sınırından Yunanistan’a geçtik, tekerlek hemen sınırda başlayan pırıl pırıl otoyolun üzerinde dönmeye başladı…
Tek bir çöpün, pet şişenin, naylon poşetin olmadığı yolda ilk durak, Aleksandropoli, yani bizim eski Dedeağaç oldu…
* * *
Aaaa, “Battı, iflas etti” dedikleri Yunanistan’ın Dedeağaç’ında herkesin keyfi yerinde, kafeler, lokantalar tıklım tıklım dolu…
Rıhtımda dolaşan birbirinden şık kadın ve erkekler…
Yüzler gülüyor, herkes keyifli ve neşeli…
Bir terslik var, ama nedir?..
Öğle yemeğini orada yedik, ödediğimiz ücret Türkiye’deki benzerine göre yarı yarıya…
Böyle giderse elbette batarlar!!!
* * *
İkinci durak Kavala…
Giriş çıkışları mükemmel, yama, çukur, bozuk yer, toz toprak yok; bunlar paraları asfalta yatırmışlar, elbette iflas ederler…
Kavala da keyifli, turist otobüsleri sıra sıra…
Ama hayret, turist kazıklamayı bilmiyorlar, bilmeyince de iflas ediyorlar…
Ve son durak Selanik…
Denize açılan ünlü Aristoteles Meydanı’ndaki otelimize yerleştik ve dolaşmaya çıktık…
Sahilde, bütün rıhtım boyundaki kafeler, lokantalar genciyle yaşlısıyla tıklım tıklım…
Müzik sesleri yollara taşıyor, meydan karnaval havasında…
Herkes yiyip içiyor ve Yunanistan galiba o yüzden iflas ediyor!!!
* * *
Ertesi gün Atatürk’ümüzün doğduğu evi de ziyaret ettikten sonra baktık kafeler yine tıklım tıklım…
Nezaketi (trafikteki nezaket de dahil), güler yüzü, insanların birbirine saygısı, taksilerin temizliği, lokantalardaki hizmetiyle Selanik bir dünya başkenti…
İflas eden, batan Yunanistan’ın bu ikinci büyük kentinde ve diğer uğradığımız yerlerde insanlar neden bu kadar mutlu?..
Neden bu kadar keyifli?..
* * *
Çünkü…
Orada günde üç posta bağırarak, azarlayan tonda konuşan ve TV kanallarında konuşması sabahtan akşama kadar yayınlanan bir cumhurbaşkanı yok…
Orada her gün sabahtan akşama kadar “Başkanlık” propagandası yapıp 400 milletvekili isteyen bir cumhurbaşkanı yok…
Orada “benden olanlar, benden olmayanlar” ayrımı yok…
Orada her gün “paralel yapı, darbe, darbe teşebbüsü” diye sinir bozucu konuşmalar yapan iktidar ağaları yok…
Orada birbirinin peşine düşen polis yok; parçalanmış güvenirliğini kaybetmiş yargı yok, tutuklanan savcı ve yargıçlar yok, hukuksuzluk yok…
“Makul şüpheli”, “olağan şüpheli” kavramları yok…
İflas etmiş bir dış politika yok…
Din ticareti yok…
Gerginlik yok, aşağılama yok, korku yok…
1 Mayıs yasağı, 20 bin polis yığarak İşçi Bayramı’nı engelleme yok…
* * *
Çünkü orada gerçek demokrasi ve hukukun üstünlüğü var…
Çünkü orada yargıya güven var…
Çünkü orada özgürlük var…
Çünkü orada hemen hemen bütün kadınların ve genç kızların boynunda haç taşımasına, insanların koyu Ortodoks olmasına karşın ateist (tanrı tanımaz) başbakan seçecek kadar özgüven var…
Çünkü orada bakanların ve Atina valisinin katıldığı 1 Mayıs kutlamaları var…
Bu nedenlerle de orada huzur ve güven var…
* * *
Yunanistan iflas etmiş, batıyormuş…
Neymiş, kişi başına düşen milli gelir 25 bin dolardan 20 bin dolara düşmüş, vah vah…
Dönüp gelin İpsala Sınır Kapısı’na ve milli geliri 10 bin doların altında kalan güzel ülkemizin harabe haline gelmiş, tamirat için kilometrelerce tek şeride düşmüş duble yollarına bata çıka, langır lungur girin…
Yol kenarlarındaki çöpleri, çarpık yapılaşmayı seyrederek mega köy İstanbul’a devam edin…
Kim iflas etmiş, kim batmış o zaman anlarsınız…