Siyaset, ticaret, “hayırsever(!) sponsor” ve iftar ‘ŞOV’
Ramazan geldi şov başladı!..
Mehmet TÜRKER

Ramazan gelince iftar çadırları kurup bir öğün yemekle numaraya yatıyorlar?..
Her şey siyaset için!..
Bundan 30-35 yıl önce İstanbul ve diğer illerde iftar çadırları kurulup şov yapıldığı görülmüş müydü?..
Siyaset “oy avlama” sanatına (!)
dönüştüğünden beri çadırlar her yıl daha büyüdü, hatta bin-iki bin kişilik “sokak iftarları” başlatıldı…
Nedir maksat?.. Gerçekten fakir fukaranın karnını doyurmak mı?..
* * *
Belediyeler, müteahhitlerden, şirket sahiplerinden, belediye ile işi olanlardan “hayırsever (!) sponsor” ayarlayıp yemek firmalarıyla anlaşıyorlar…
İftar çadırları kuruluyor…
Önde belediye başkanı ve sponsorlar için ayrı yer…
İlk gün belediye başkanı film icabı kepçeyi eline alıp kuyruğa girmiş vatandaşların plastik tabaklarına kuru fasulye pilavı dolduruyor…
Başkanın her hareketi filme alınıyor, fotoğrafları çekiliyor ulusal ve yerel medyaya servis ediliyor…
* * *
Birkaç din adamı getirtiliyor, dualar ediliyor, iftar açıldıktan sonra belediye başkanı konuşuyor, arkadan ney ve dümbelekle ilahiler okunuyor…
Sonra da çalgı çengi… Öte yanda 7 yıldızlı otellerin iftar sofraları kuruluyor, iş dünyasının dernekleri, vakıflar vesaire ziyafetler çekiyor, körlerle sağırlar birbirlerini ağırlıyor…
Lüks, şatafat gırla gidiyor…
Ama çok da dikkat ediyorlar hani… Lüks otellerde şarap içilmiş bardakları kullanmıyorlar, masalara ambalajından yeni çıkmış kadehler konuluyor!..
* * *
Dün sanatçı Özcan Deniz’in sosyal medyada çok gerçekçi bir mesajı vardı; iftar sofralarındaki lüksten, israftan, şatafattan, çöpe giden artık yiyeceklerden söz ediyordu…
Günümüzde dincilik maalesef kutsal ramazan ayını da bir gösteriş ve siyasi çıkar sağlama haline getirdi…
Hacca gidip 7 yıldızlı otelin 25’inci katından Kabe’yi kuş bakışı seyredip jakuziye giren hacı işadamları ve siyasetçiler kutsal ramazan ayını siyasete ve ticarete alet ettiler…
Ramazanı bir şov haline getirdiler!..
* * * Tevazu, hoşgörü, kardeşlik, merhamet, yardımlaşma, barış dini olan İslamiyet, bazıları tarafından ramazanda 30 güne hapsedilip kişisel çıkarlar için kullanıldı ve kullanılmaya devam ediyor…
Burnumuzun dibinde Müslümanlar birbirlerini boğazlarken, kelle kesip o kelleyi futbol topu yaparken, Atatürk Türkiye’sinin kıymetini hâlâ anlayamadılar…
Dini siyasete ve ticarete alet edenlere lanet olsun!..
Dönemin valileri!.. Bu dönem ileride valileri, emniyet müdürleriyle de anılacak…
İktidara tamamen angaje olmuş bazı valiler, verilen her emri hukuksuz da olsa uygulayan bazı emniyet müdürleri…
Seçim kampanyasında devletin bütün olanaklarını seferber eden, AKP il başkanı gibi çalışan valiler gördük…
Vatandaşa fırça atan, hata “gavat”
diyen valiler vardı…
Gazetecileri tersleyen, azarlayan valiler…
Mesela bir valinin vilayete aldığı klozet iddia edildiği gibi altın değil, sarı renk verilmiş kromdanmış…
Kimin aklına gelir valiliğe altın taklidi kromdan klozet alma gösterişi?..
Bunlar yaşanırken, Şanlıurfa Valisi sorularını beğenmediği gazeteciler için
talimat veriyor: “Alın bunları!”
Tam bir polis ağzıyla gazeteciler için gözaltı talimatı vermek bir valinin ağırlığına yakışır mı?..
Yeni Türkiye’de (!) ileri demokrasinin (!) geldiği son nokta budur!..
Yıllar geçecek bu dönemin valileri de acıyla hatırlanacak…