Tayyip’in bataklığı
IŞİD'in Tel Abyad'ı kaybettikten sonra yaptığı Kobane katliamının ardından Türkiye'nin Suriye'ye yönelik askeri operasyonu yeniden yürürlüğe konuldu. Hükümet Suriye topraklarında Cerablus’ta “güvenli bölge” oluşturma bahanesiyle TSK'yı Suriye'ye sokmaya çalışıyor. Tayyip Erdoğan ve Ahmet Davutoğlu tarafından Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e verilen “Suriye'ye girin” emrinin Özel tarafından “yazılı emir” olarak istendiği ve bu emrin Davutoğlu tarafından Özel'e iletildiği ileri sürülüyor...Tayyip, Suriye batağına hazırlanıyor

Türkiye’nin, PKK-PYD kontrolü altındaki yerlerde güvenli bölge oluşturmak istemesi 'Çözüm sürecini' fiilen bitirecek ve Türkiye sınırları içinde de ciddi karışıklığa ve protestolara yol açacak bir adım...
Erdoğan'ın Türkiye'yi Suriye'ye sokarak erken seçime yönelik siyasi bir yatırım yaptığı daha önce de dile getirilmişti. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin seçimlerden hemen önce bunu duyurmuş, AKP ve Erdoğan'ın “böylesi bir çılgınlığı kalkışabileceğine” dikkat çekerek kamuoyunu uyarmıştı.
Bu çılgınlık artık yüksek sesle dillendiriliyor. Suriye sınırına asker yığılırken, 18 bin askerin katılacağı operasyondan söz ediliyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye'nin Suriye'ye gireceğine ilişkin iddialarla ilgili soruyu "MGK toplantımız var ondan sonra gerekli açıklamayı yaparız" diyerek yanıtladı. Dün öğle saatlerinde Kilis'in karşısında bulunan Halep kenti Azez ilçesinde IŞİD’in Es-Selame Sınır Kapısı'nı almaya çalıştığı bölgedeki top sesleri, Türkiye tarafında tedirginliğe yol açtı.
Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gazetecilere “Uluslararası hukuk içinde kalarak, en doğrusu merkezi hükümetle, Suriye devletiyle bence ilişkilerin en kısa zamanda normale çevrilerek, bu soruna çözüm bulunması daha iyi olur" dedi.
CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin Suriye'ye yönelik olası bir operasyonu “Belli bir kesim, ısrarla bu savaşın bir parçası olmak için çaba sarf ediyor. Umut ediyorum ki sağduyu hakim olur ve Türkiye'nin böyle bir maceraya girmesine izin verilmez” sözleriyle değerlendirdi. Tekin “Barışın sağlanması için yapılması gereken ne varsa CHP olarak bunu yapmaya hazır olduğumuzu Türkiye kamuoyunun bilmesi lazım” dedi.
Türkiye savaşın neresinde?
Suriye’nin kuzey bölgesinde yaşanan hareketlilik sonrasında Erdoğan rejimi Suriye’ye müdahale etme eğiliminde olduğu şeklinde bilgiler gelmeye başladı. Kilis ve Şanlıurfa sınır bölgelerinde askeri hareketlilik olduğu ve yer yer top seslerinin duyulmaya başlandığı söyleniyor. Her geçen biraz daha artan savaş çığırtkanlığı, Erdoğan rejiminin tıkanmasından kaynaklanıyor.
İç politikada açmaza giren Erdoğan rejimi, Suriye’nin kuzey bölgesinde oluşan Kürt yoğunluğuna karşı savaş kozunu kullanmak istiyor. Kürtleri gerekçe göstererek gireceği Suriye toprağında, kimlerle savaşacağı belli olmayacak bir tehlikeli maceraya niyetleniyor. Beş yıldır Suriye de devam eden çatışmalarda uluslararası hukuku hiçe sayarak taraf olan ve kirli askeri oyunlarla Suriye'de yaşanan katliamlarda parmağı olan Erdoğan rejiminin savaş hevesleri bölgede tehlikeli bir sürecin başlangıcını oluşturacak.
Suriye, Türk ordusu için bataklık olacak ve çıkış, girildiği kadar kolay olmayacak. Türk askeri yetkilileri bu öngörüye sahip oldukları için, iktidarın tüm zorlamalarına rağmen beş yıldır böylesi bir açık çatışmaya girmekten kaçındılar. Erdoğan rejimin baskısını bir biçimde elimine ederek, sınır çatışmalarında aktif güç olarak yer almamaya çalıştılar. Özellikle Suriye hava ve kara sınırlarını ihlal eden Türkiye uçağının Suriye hava savunma sistemi tarafından düşürülmesi sürecinde, açık bir savaş için uygun bir atmosfer oluşmasına rağmen, böylesi bir açık saldırıya cesaret edilemedi.
Suriye müttefiki güçlerin Türkiye’nin Suriye’ye askeri bir müdahalesinde açık tavır alacaklarını açıklamaları, Erdoğan rejiminin savaş hevesinden vazgeçmesinde önemli bir etken oldu. Özellikle Rusya ve İran bu konuda çok sert açıklamalar yaptı ve Türkiye’nin Suriye devletinin egemenlik haklarına müdahalesine göz yummayacaklarını açıkladılar.
Erdoğan rejimi ABD’nin onayı olmadan çok istese bile Suriye’ye dönük bir kara harekâtına girişemeyecektir. Kara harekâtının sonuçları yalnızca Türkiye’yi değil tüm bölge ülkelerini ve bölgede çıkarı olan egemen güçleri etkileyecektir. Böylesine kalıcı sonuçla üretecek olan bir savaşın sorumluğu ağır ve yaşamsal olacaktır. Erdoğan rejimi iç politikada tamamen tükendiği, sıkıştığı ve hukuksuzlukları nedeniyle yargı sürecinin başlayacağı bir yenilgi durumunda ancak açık bir savaşı göze alabilir.
Kendi tükenişini önleyebilmek ve ülkede savaş hukukunu geçerli kılarak varlığını koruyabileceği bir siyasal konjonktürde, Suriye ile girilecek bir kara savaşı geçici bir çözüm olabilir. Ancak tahribatları kalıcı olacaktır. Beş yıldır 50 bine yakın askerini kirli savaşta şehit veren Suriye ordusu karşısında, yaklaşık 50 yıldır bir savaş tecrübesi olmayan, gerilla savaşı koşullarında başarılı olamayan Türk ordusunun ciddi kayıplar vereceği açık. Suriye sınırlarından girildikten sonra yalnızca Suriye ordusu ile savaşılmayacak, irili ufaklı 50’ye yakın cihatçı güçlerle de karşı karşıya gelinecek.
Silahlı Kürt güçler, İslam’ı cihatçı örgütler ve Suriye savunma birlikleri karşısında ciddi kayıplar verecek olan Türkiye’nin, uzunlu soluklu bir savaşı taşıyabilme mecali yoktur. Türkiye’nin böylesi bir girişimi savaşı bölgeye yayacak ve binlerce insan yaşamını yitirecektir. Ekonomik ve siyasi olarak savaş gibi ciddi bir hamleyi kaldırabilecek güçte olamayan Türkiye’nin Suriye’ye girme ihtimali zayıftır. Ancak her diktatörün sıkıştığında, iktidarını korumak ve ömrünü uzatmak için kullandığı yöntem, savaş olmuştur.
Erdoğan ve suç ortakları savaş kozunu ellerinde tutarak iç politikayı istemleri doğrultusunda dizayn etmeye çalışıyorlar. Savaş tehditti ile yaşanan hükümet sorununu, kendi çıkarlarına uygun olarak çözmeyi hedeflemektedir. Savaş son seçenektir. Ancak savaş tehdidi işe yarar bir adım olarak ısıtılmaya devam edecektir.
Yurt