Hem içerde hem dışarda bataklığın içinde...
Bataklıkta çırpınırken!..
Mehmet TÜRKER

Ülke olarak bir bataklıkta çırpınıyoruz…
Umutsuz vaka!..
Bir yanda radikal İslamcı terör örgütü IŞİD, diğer yanda 32 yıldır Türkiye’nin kanını emen bölücü vahşi terör örgütü PKK…
Bölgemiz bir bataklık halinde ve biz hem içte hem dışta bu bataklığın içine düşmüş durumdayız!..
* * *
Suriye’de başı sonu belli olmayan korkunç bir savaş var ve biz bu savaşın tarafıyız!..
Üstelik iki cephede…
Esad rejimine karşı savaştayız;
Daha önce beslediğimiz, destelediğimiz, ellerimizle büyüttüğümüz IŞİD’e karşı savaşıyoruz!..
Bu bir cephe savaşı değil…
Askerimiz Suriye’ye girmedi…
Ama Suriye politikaları olarak tarafız ve iki tarafın da hedefindeyiz!..
Son olayda 32 çocuğumuzu bu savaşa kurban verdik…
Daha hangi belalarla karşılaşacağımızı da aşağı yukarı tahmin edebiliyoruz!..
* * *
Bu iktidar “Analar ağlamasın” numarasıyla PKK’ya teslim oldu ve sonuç ortada…
32 ana IŞİD terörüyle, 1 ana Uzman Onbaşı Müsellim’in PKK tarafından şehit edilmesiyle ağladı, ağlamaya devam ediyor…
Hani PKK silahlarını bırakıp Türkiye’yi terk ediyordu?..
O fotoğraflar vardı, PKK’lı teröristler dağlardan yürüyüp Türkiye’yi terk ediyorlardı…
Hepsi tiyatro çıktı…
Ama buna karşılık asker kışlasına, polis karakollarına hapsedildi, meydan PKK’ya kaldı!..
* * *
Tayyip Bey “baldıran zehri içmeye” razıydı, elini taşın altına koymuştu…
Pazarlıklar, pazarlıklar ve Dolmabahçe mutabakatı…
Bir tarafta hükümetten Başbakan Yardımcısı, İçişleri Bakanı ve İç Güvenlik Müsteşarı, diğer tarafta HDP heyeti, mutabakat metni açıkladılar…
Sonuç?..
“Baldıran zehri” içmeye razı Tayyip Bey çıktı “Öyle bir mutabakatı tanımıyorum, o fotoğrafı uygun bulmuyorum” dedi, masa devrildi, iş bitti…
Bu nasıl bir iktidardır ki, mutabakatı hazırlayan, açıklayan ve o fotoğrafı veren Başbakan Yardımcısı da, İçişleri Bakanı da, onların Başbakanı da tek kelime edemedi!…
Hepsi dut yemiş bülbüle döndü…
Azar işitmiş ilk mektep çocukları gibi susup oturdular!..
Diyarbakır’da “Kürt sorunu vardır” diyen Tayyip, genel seçimler yaklaştığında “Kürt sorunu yoktur” deyip çıktı işin içinden!..
* * *
Şimdi koalisyon da Tayyip Bey’in vesayeti altına girdi…
HDP Milletvekili Celal Doğan ile görüşmesinde “Biz CHP ile zor yaparız” diyor…
Dikkat ediniz, “Biz” diyor…
Yani, “AKP olarak” konuşuyor, “AKP’li olarak” öngörüde bulunup niyet beyanında bulunuyor!..
Bu durumda CHP koalisyon yapacaksa bunu AKP ile değil Tayyip Erdoğan’la
yapacak…
CHP’den Haluk Koç, AKP’den Ömer Çelik görüşüyorlar, hikaye…
Bu iş Tayyip’te biter!..
* * *
Dışarıda bela, içeride bela…
Türkiye geçici bir hükümetle çırpınıyor…
Sahipsiz ülke hem dışarıda, hem içeride batakta…
Valla ölmüşüz ağlayanımız yok!..
Cacık!..
Bu şahıs Sağlık Bakanı ve muhalefet partileri için “Bunlardan bi cacık olmaz” diyor…Ne kadar terbiyeli (!), ne kadar saygın (!) bir siyasetçi…
Peki sen dönüp de başında bulunduğun Türkiye’deki hastanelerin haline bakıyor musun?..
Sağlık Bakanlığı hastanelerinden “bi cacık” olur mu?..
Hepsi dökülüyor!..
Doktor yok, yer yok, ilaç yok…
“Cacık macık” diyeceğine önce hastanelere baksana!..
* * *
Öte yanda Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel İzmirlilere diyor ki:
“İzmir bize (AKP’ye) 8 milletvekili verdi, biz de size 8 müjde veriyoruz. Daha çok vekil verseydi, daha çok müjde verirdik”
Bu şahsın anlayışı vekil sayısına göre hizmet!…
Daha Kurbağalıdere’yi temizleyememiş Su Bakanı…
Nehirleri, dereleri kuruttular, vekil sayısına göre müjde veriyor…
Muhalefetten bi cacık olmaz da…
İktidardan olur mu?!.