Laf, laf, laf… Hepsi klasik laflar…
Lafı bırakın hesap verin!..
Mehmet TÜRKER

Bunlar, Esad’ı devirip Suriye’ye demokrasi (!) getireceklerdi…
Ve haftalar içinde Şam’a gidip namaz kılacaklardı!..
Kendi hallerine bakmadan, kendilerini dev aynasında görüp, kibir abidesi gibi ortalıkla dolananlar bölgede oyun kurucu olacaklardı ki…
Kendileri terör örgütlerinin oyuncağı oldular!..
* * *
Suruç’ta gencecik insanların parçalanarak can vermesi Türkiye’nin yüreğini yaktı, bunlar sadece konuşuyorlar…
Tayyip Erdoğan: “Bu vahşeti işleyenleri şahsım ve milletim adına (milletin ne kadar?) kınıyorum. Terörün dini yoktur, ırkı yoktur, milleti yoktur, vatanı yoktur”
(Her terör olayından sonra söylediği klişe sözler)
Ahmet Davutoğlu: “Bu saldırı karşısında herkesin omuz omuza vermesi gereken bir andayız. Dört genel başkan bir araya gelip ortak bir deklarasyona imza atması lazım”
(Omuz omuza verecek insan mı bıraktınız? Ortak deklarasyona imza atınca terör şıp diye kesilecek mi?)
İçişleri Bakanlığı: “Ülkemizin birlik ve bütünlüğünü hedef alan bu saldırı karşısında herkesi kenetlenmeye çağırıyoruz.”
(İktidarın benden olanlar-olmayanlar ve ötekileştirme politikaları yüzünden kenetlenecek insan mı kaldı?)
* * *
Laf, laf, laf…
Hepsi klasik laflar…
Sizler lafı bırakın hesap verin!..
Türkiye’de istihbarat servisleri derin uykularda…
Polis istihbaratı, Jandarma İstihbaratı, Genelkurmay İstihbaratı ve MİT…
Bakıyorsunuz, adamı, kadını Atatürk Hava Limanı’ndan Antakya’ya kadar takip ediyorlar, orada IŞİD’e giderken yakalıyorlar…
Suruç’a giden ve katliama uğrayan gençleri didik didik arıyorlar…
“Şanlıurfa’da IŞİD militanları var mı?” diye soran gazeteciler için vali bey “Bunları alın” diye polis ağzıyla talimat veriyor…
Ama etrafı duvarla çevrili belli bir alanda yapılan toplantıya canlı bombanın girmesini ve kendini patlatmasını engelleyemiyorlar!..
* * *
MİT, rehin alınan Musul Başkonsolosluğu elemanlarını IŞİD’in elinden alıyor, sevinçten yer yerinden oynuyor…
Kaçırılan astsubay IŞİD tarafından MİT’e teslim ediliyor, zafer naraları atılıyor…
Ama MİT, Suruç’taki IŞİD militanlarını tespit edemiyor, canlı bombaları izleyemiyor…
Şanlıurfa ve Suruç Emniyeti IŞİD istihbaratı yapamıyor ve Türkiye kelle kesen IŞİD terörüne teslim oluyor!..
Beyler de çıkıp laf ebeliği yapıyor…
* * *
MİT TIR’ları meselesi aydınlatılamadı…
Türkiye’nin El Nusra’yı dolayısıyla başlangıçta IŞİD’i desteklediği iddiaları çürütülemedi…
Ve beyler Esad’ı devirip Şam’da namaz kılacakken…
Sınırımız delik deşik oldu, yolgeçen hanına döndü, bütün terörist unsurlar içimize girdi…
Böyle bir acizlik…
Fiyaskoyla sonuçlanan, skandallarla sarsılan böyle bir dış politika…
Ve bu kadar büyük gaflet içinde olan böyle bir iktidar görülmedi…
Dün itibarıyla Türkiye’de hiç kimsenin güvenliğinin olmadığı ortaya çıkmıştır!..
Bunun hesabı sorulmalıdır!..
Bunun hesabını vermelidirler!..
Bir şehit daha!..
İktidarın açılım saçılımından, Tayyip Bey’in akillerinden haber var mı?..İktidar, terör örgütüyle pazarlık masasına oturdu, Türkiye “çözülme” sürecine girdi ve Adıyaman’dan bir şehit daha geldi…
Jandarma Uzman Onbaşı Müsellim, İmralı-Ankara-Kandil Şeytan Üçgeni’ne hapsedilen Türkiye’nin bir kırsalında tertemiz kanını ülkenin bölünmez bütünlüğü uğruna akıttı!..
O şehit oldu, Davutoğlu Ahmet’e de Adıyaman’da nutuk atmak düştü!..
Bir tarafta kelle kesen IŞİD belası, diğer yanda PKK belası…
Ve onların ortasında dans eden bir iktidar!..
İsyanımı nasıl anlatsam
bilmem ki!..