“ Hükümete ve sendikalara kızgınız...”
Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çalışan taşeron işçisi Cemal Bilgin doktorların yapması gereken pansuman dikiş alma gibi işlerin zorla hastabakıcılara yaptırıldığını öne sürdü...Hastabakıcılara doktorluk işler

Çalıştıkları kurumlardaki kadrolu işçilerle aynı işi yapsalar bile ücretleri düşük... Şikayet ettikleri temel şeylerden biri ise iş güvencelerinin olmaması...
Görev tanımları hikaye, çünkü her türlü işi yapmaya zorlanmaları an meselesi... “Çalışma yaşamının köleleri” diye adlandırılan taşeron işçileri isyanda!..
İşte Cemal Bilgin de bu işçilerden biri. Henüz 35 yaşında... 1999 yılından beri İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hastabakıcı olarak çalışıyor.
Aynı zamanda Taşeron İşçileri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucularından olan Cemal Bilgin, hastanede taşeron sağlık emekçilerinin karşılaştığı hak gasplarını, baskıları ve görevleri olmayan işlerde çalıştırılmalarına ilişkin uygulamaları Aydınlık’a anlattı.
İŞTEN ATMA TEHDİDİ
İşyerinde görev tanımlarında yer almayan işlerin dayatıldığını söyleyen Bilgin, “Bizim çalışma koşullarımız çok ağır. İş tanımımızın dışındaki işlerde de çalıştırılıyoruz. Doktorun yapması gereken pansuman, dikiş alma, stoma torbalarını değiştirme gibi tıbbi müdahale kapsamındaki işleri bize yaptırıyorlar. Ortopedide film çeken hastabakıcı arkadaşlarımız bile var.
Lağım logarları arızalanıyor normalde İSKİ’yi aramaları gerekirken bize yaptırıyorlar ve uzman olmadığımız için ölümlü iş kazaları yaşanıyor. Bunlara karşı çıktığımızda ise ‘Çalışan çalışır, çalışmayan işten atılır’ deniyor. Bayramda ve resmi tatillerde çalışıyoruz. Acil Cerrahi binasındaki hastabakıcıları bayramda çalıştırılıp mesai ücreti alıyor diye gelecek ayki nöbet listelerinde bir o kadar fazla çalıştırılıyor. Yıllık izne çıkan arkadaşlarımızın yol ücretleri kesiliyor. Acil Cerrahi ve monoblokta temizlik personeli olarak çalışan arkadaşlarımızın dinleme araları verilmiyor, ‘Siz acil koşullarda çalışıyorsunuz, dinlenme olmaz’ deniliyor” ifadelerini kullandı.
Hastanenin asıl işçisi olduklarına dair açtıkları muvazaa davalarının çoğunu kazandıklarını ifade eden Bilgin, keyfi olarak haklarının verilmediğini öne sürerek, “Siyasi iktidarın baskısı kanun tanımıyor” dedi.
Sorunun sadece siyasi iktidardan kaynaklanmadığını belirten Bilgin, “Türkiye’de ciddi bir muhalefet eksikliği de bulunuyor. Muhalefet partileri bir araya gelip karar alamıyor. Biz sorunlarımızı iletmek için CHP, MHP ve HDP’yle görüştük. Soru önergeleri verildi fakat bir sonuç alınamadı. O zaman biz de soruyoruz. Bizden neden oy istiyorsunuz? Seçimden önce verilen sözler unutuluyor. Milletvekilliği koltuğuna oturup rahata kavuşunca ne millet hatırlanıyor ne de sorunlar” ifadelerini kullandı.
‘SENDİKALARA KIZGINIZ’
Sendikalara da sitem eden Bilgin, “Bizi sadece Türk Tabipleri Birliği ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası destekliyor. Bunlar dışında sesimizi duyan yok. Taşeron işçilik dipsiz bir kuyu olarak görülüyor. Neymiş, ‘Hükümet işkolunu değiştiriyormuş’. İlla toplusözleşmemiz mi olması lazım? Baktık sendikalardan bir fayda görmüyoruz. Birleştik, Taşeron İşçileri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ni kurduk. Örgütlenme önündeki engeller konusunda ne kadar hükümete kızgınsak sendikalara da bir o kadar kızgınız” ifadelerini kullandı.
MÜCADELE ÇAĞRISI
Yapılan baskıların kendilerini yıldıramayacağını belirten Bilgin şu çağrıda bulundu:
“Sürekli baskı yapılıyor, mobing uygulanıyor. Her türlü keyfi uygulamaya karşı mücadelemizi veriyoruz. Geri adım atmayacağız. Burası bizim rızkımızı kazandığımız yerdir. İşyerlerimizi asla terk etmeyeceğiz. Sesimizi duyurmamız, kazanılan haklarımızı uygulatmak için örgütlü olmamız ve birlik olup bu taşeron kölelik koşullarına son vermeliyiz. Bunun aksi durumunda ise koşullar ortadadır. Tüm taşeron işçileri birleşmeli ve birlikte mücalede etmelidir.”
Aydınlık