MİLLİ olmak ÜLKEYİ düşünmektir KENDİNİ değil!

MİLLİ OLANI UNUTTURMAYA KALKAN 
MİLLİ OLAMAZ
SivriSinekCaz
Mehmet Emin ELMACI
Yard.Doç.Dr.
Sizlere bir MASAL anlatacağım şimdi; Geçmiş zamanda bir ÜLKE varmış.
Fabrikalarını YABANCILAR kurmuş
Demiryollarının, Limanlarının, Şirketlerinin TÜMÜNÜ kendisi yapamadığı için ülkeye gelen YABANCILAR yapmış.

Postası gelişmediği için YABANCILAR postane açmış.
Sigorta sistemini bile YABANCI getirmiş o kadar ki yangından evleri korumak için İTFAİYE örgütü bile kurmuş YABANCILAR.
 
Her ne kadar devlet varsa da GAYRİMİLLİ imiş anlayacağınız.


Öyle duruma gelinmiş ki özellikle ülkede BORÇLARINI ödeyemedikleri için
YABANCILAR gelmiş ve BORÇLARINI bu ülkede kurdukları ve çalışan memurların da maaşını bu devletin verdiği bir kurum olan Düyun-u Umumiye ile ZORLA almaya kalkmışlar.

 
Ülkenin sanayisi GELİŞMEDİĞİ gibi gelişenlerin de geliri YABANCILARA gider olmuş.

Gel zaman git zaman, nihayet bazı ileri gelenler Avrupa’yı gidip oradaki devletlerin kendi MİLLİ ekonomilerini ve devletlerini kurabildikleri için ULUSLAŞTIKLARINI ve bu sayede de gelişip UYGARLAŞABİLDİKLERİNİ gördükleri için aynısını KENDİ ülkelerinde de yapmaları gerektiğini anlamışlardı.


İngiltere, Fransa, Almanya hep bu yoldan geçmişti.
BATIDA bunun İLK aşamasının TEK BAŞINA egemen olan hükümdarların yerine HALKIN YÖNETİMİNİN olması gerektiğini de görmüşlerdi.


Bu nedenle KENDİ ülkelerinde 1908’de önce MEŞRUTİYET ile kısmen de olsa halkın yönetimine geçmeye başlamışlardı.


Daha sonra İttihat Terakki denilen bir cemiyet, ekonomiyi YABANCI etkisinden kurtarmaya çalışmıştı.
MİLLİ İKTİSAT böyle başlamıştı.

Yabancı yerine YERLİ sermayeye önem vermişler
Bir ülkenin BAĞIMSIZILIĞINI yok eden YABANCILARA verilen ayrıcalıklar olan KAPİTÜLASYONLARI ilk 1914 yılında onlar kaldırmıştı.

İLK kez devlet YABANCILARA sormadan VERGİSİNİ koymaya başlamıştı.

İşte MİLLİ olmak bu idi. Devletin KENDİ vergisini kendi koymasıydı.

YERLİ fabrikalar açmış, YABANCI yerine YERLİ malları kullanılmasını özendirmişti


YABANCI postaneleri kapatmış, kendi postalarını güçlendirmişti.
Yine YABANCI okulları denetime almış, birçok yerde YERLİ okul açılmasını sağlamıştı.


YABANCILARIN etkili olduğu her alanda YERLİ halkın etkin olması için yasalar çıkarmıştı.

Kurulan yeni kurumların adının önüne MİLLİ kavramının getirilmesi bu dönemdir.


Yabancı sermayenin HAKİM olduğu Türkiye’de YERLİ sermaye için halka kolaylıklar sağlanmıştı.


Ancak tüm bu ULUSLAŞMA çabaları SAVAŞ ortamının o kaos içindeki yıllarına denk gelmişti.


İŞGAL başladığında 1918’de Damat Ferit Hükümeti YABANCI işgal komutanlarının baskısıyla konulan tüm bu yasaları kaldırmıştı.

Yapılan tüm gelişmeleri geri almıştı yine birileri birilerinin isteğiyle.
YABANCI postalar okullar tekrar açılmaya başlanmıştı.
Kapitülasyonları yeniden koyduğu gibi daha evvel almayan devletlere de vermeye başladılar.


Her şey TERSİNE dönmüştü.
MİLLİ değildi artık ülke..
VERGİSİNİ yine yabancılar koymaya başlamıştı.
KURTULUŞ Savaşı bunu engelledi işte.
M. Kemal’in önderliğindeki daha önceki ULUSLAŞMANIN ne işe yarayacağını gören ve anlayan kişilerin
HALKIN da katkısıyla oluşturdukları B.M.M’de

İLK işleri vergileri yabancı dahil herkese koymak olmuştu.


Ordu ve halk elele savaşarak İŞGAL güçlerini ülkemizden çıkarabilmişlerdi.
Bu nedenle onlara Kuvva2yı Milliye yani MİLLİ KUVVETLER denilmişti.


VATANI yabancıların elinden kurtarıp YERLİ yapmışlardı.
BAĞIMLILIKTAN kurtarıp kendi yağımızda kavrulmanın önemini biliyorlardı.
 

İttihat Terakki nasıl YABANCIYI düşünmeyip
MİLLİ bir politika izlediyse
ATATÜRK de aynısını yapmıştı


Çünkü ULUSLAŞAMAYAN toplumların UYGARLAŞAMADIKLARINI çok iyi biliyordu.


Yabancı fabrikalar yerine o da YERLİ fabrikaya önem verdi.


Yabancı okulları denetim altına alacak daha önce yapılan yasaları hazırlayanlar aynı yasaları CUMHURİYET döneminde de gerçekleştirdiler.
Meşrutiyet’in planlayıp ama gücünün yetmediklerini CUMHURİYET fazlasıyla yapmaya başlamıştı.


Lozan’da İLK işleri kapitülasyonları kaldırmak oldu.

Ama Osmanlı’dan kalma yapıyı yavaş yavaş tasfiye etmek gerekiyordu.

Yoksa yine YABANCILARA bağımlı kalabilir ve yine kendi ÜLKEMİZE yabancı olabilirdik.


Bunun alt yapısı oluşturuldu.


10 yılda Osmanlıda YABANCININ yaptığı km bazında demiryolunun
CUMHURİYET daha fazlasını yaptı


Bu nedenle DEMİR AĞLARLA ördük denildi.

 
YERLI sermaye güçlendirildi. Önce devletin katkısı sonra da işadamların katkılarıyla FABRİKALAR açıldı.


Osmanlıda YABANCILARIN yapıp işlettiği ve İMTİYAZ sözleşmesi gereği 1969’lara kadar YABANCIDA kalacak Liman ve Demiryolları devletçe satın alındı.


Bu nedenle bugün YABANCIYA sanayimizi, borsamızı, bankalarımızı açanlar MİLLİ olamaz.


YERLİ malı önemsetmek yerine YABANCI malların ülkeye girişini kolaylaştırıp
Fındığımızı, pancarımızı, buğdayımızı, tütünümüzü yok edenler MİLLİ olamaz.
 

Satın alınmış limanları ve MİLLİLEŞMİŞ kurumları tekrar YABANCIYA satanlar MİLLİ olamaz.

Daha önce ülkeyi MİLLİLEŞTİRMİŞ olanları unutmaya, unutturmaya çalışanlar MİLLİ olamazlar.


MİLLİLİKTEN bahsedenlerin üyeleri
ATATÜRK ve CUMHURİYETİ
KORUYUP KOLLAMAYI
MİLLİLİK olarak göremiyorsa
Hele o bölgede ÇAYIN üretimini bir yasa ile MİLLETE vermiş olan
Bu nedenle bile MİLLİ olması şart olan ATATÜRK’ü bir çay BARDAĞI ile değiştirebilmeyi bile önerebilenler
Ve önermesine SES dahi çıkartmayanlar

Kusura bakmayın MİLLİ olamazlar.


Bu ülkede MİLLİ olmak artık BENDEN olmak anlamına geldi
MİLLİ olmak ÜLKE YARARINADIR
Hangi PARTİ olursa olsun
ÜLKEYİ düşünmektir
KENDİNİ değil.


Gökten ÜÇ elma düştü umarım hepsini BEN yemem..

…….

İlk Kurşun
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..