‘Yurtta savaş, dışarıda dalaş!’
Bir Atatürk daha gelmeyecek!..
Mehmet TÜRKER

İşgal edilmiş Anadolu topraklarını Kurtuluş Savaşı ile düşmanlardan temizledi…
Hayatı savaş meydanlarında geçen dahi Komutan, “Yurtta sulh, cihanda sulh” diyerek askerliğe de savaşlara da noktayı koydu…
Gün geldi, Kurtuluş Savaşı’nda Yunanistan’a “Küçük Asya felaketini” yaşatan dönemin Başbakanı Venizelos, onu Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterdi…
* * *
İkinci Dünya Savaşı’nda Atatürk’ün en yakın silah ve siyaset arkadaşı İsmet İnönü, onun “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesinden hareket ederek, Türkiye’yi savaş dışında tuttu…
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’nın dehşetinden, ağır yıkımından İsmet Paşa’nın kıvrak zekası sayesinde kurtuldu…
Savaştan sonra galip devletlerden Sovyetlerin lideri Stalin’in Boğazlar’ın yönetimi konusunda yaptığı ağır baskıyı, yine İsmet Paşa’nın ince zekası ve stratejisi püskürttü…
“Yurtta sulh, cihanda sulh”, Atatürk ve İnönü’nün Türkiye’yi bir barış adası haline getirme stratejisiydi…
* * *
Şimdi bir de bunların “derinlikli stratejisi” ile “komşularla sıfır sorun” ilkesinin Türkiye’yi ne hale getirdiğine bakınız!..
“Arap Baharı” dedikleri dönemde Ortadoğu bataklığına burnunu sokup “lider ülke” sevdasına kapılanlar, ülkeyi kan gölüne bulaştırmış durumdalar…
Ortadoğu’da oyun kurucu olma hayalinde yaşayanlar, bırakın oyun filan kurmayı, bölgede artık istenmiyorlar…
Arap sokaklarına Türk Bayrakları asılırken, şimdi aynı sokaklarda Türk Bayrakları yakılıyor, meydanlarda Türkiye protesto ediliyor…
Bölgede çıkar ilişkisine dayalı bir-iki Arap şeyhinden başka dostumuz kalmadı; onların da Türkiye’yi ne zaman sırtından hançerleyeceği belli değil!..
* * *
Musul, Başika’daki askeri birliğimizin egemenlik haklarını ihlal ettiğini, “Türk askerinin işgalci güç” olduğunu ve derhal çekilmesi gerektiğini söyleyen Irak’a karşı Tayyip Bey üç gün önce “Şu anda askerimizi geri çekme gibi bir şey olamaz” derken…
Üç gün sonra, yani dün 400 askerimiz 25 tank ve 12 araçlık konvoy halinde Başika’dan kuzeye doğru çekilmeye başladı…
“Yurtta sulh, cihanda sulh” stratejisinin yerini alan “derinlikli strateji” çevremizde sulh halinde olduğumuz ülke bırakmadı!..
Rus savaş uçağını düşürerek, Suriye’de rejim güçlerine karşı savaşanlara destek vererek, sıcak savaşa da bulaşmış durumdayız…
* * *
Peki, dışarıda böyleyken içeride sulh var mı?..
Ne gezer, Güneydoğu illerimiz, ilçelerimiz PKK terör örgütünün ateş çemberi içinde…
Güvenlik güçleri illerde, ilçelerde mahallelere giremiyor…
Diyarbakır merkez Sur, Nusaybin, Cizre, Silopi ilçeleri savaş meydanı gibi…
Diyarbakır’ın merkezine jandarma girmek zorunda kaldı; yani asker sokağa indi…
Şırnak’ta iki, Mardin’de bir ilçede dün yine sokağa çıkma yasağı ilan edildi…
Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde tekrar tekrar sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor, esnaf dükkanını açamıyor…
Okullar tatil edildi, öğretmenler bölgeyi terk ediyor…
Ülkenin bir bölümünde dirlik düzenlik kalmadı…
İktidar bölgede kontrolü ele alamıyor, güvenliği sağlayamıyor ve bu durum aylardır devam ediyor…
* * *
Ne içeride ne de dışarıda güvenlikten söz edebiliyoruz…
Bütün bunlara karşılık tek derdimiz, başkanlık ve çifte referandum!..
Sevgili okurlar;
Artık ne Atatürk gelip kurtarabilecek bizi, ne de İsmet Paşa’nın keskin zekası var!..
Türkiye’nin Batı bölgelerinde yaşayanlara, Nişantaşı, Bağdat Caddesi’nde oturanlara, lüks rezidanslarda günlerini geçirenlere göre şimdilik hava hoş!..
Ama Türkiye çok kritik bir süreçten geçiyor ve bunun herkesi etkilemesi kaçınılmaz!..
Allah Türk Milleti’ne en büyük iyiliği Atatürk gibi bir dehayı göndererek yaptı…
Ve biz, tam bir mirasyedi hovardalığı ve akılsızlığıyla Atatürk’ün mirasını tüketmek üzereyiz…