O kadar akıllı insan yok ki!
Susmak
Yekta Güngör ÖZDEN

ATATÜRK’ün “Gerçekleri konuşmaktan korkmayınız!” sözü çağdaş yaşam biçiminde kişilik gücünün ortaya konulmasını önermektedir. Aslında yaşamsal bir buyruk olan bu güzel söz, gelişmenin, sorunlara çözüm aramanın, birlikteliğin ve dayanışmanın kapısını açmaktadır.
Gerçekleri konuşmak, eleştirmek, kınamak; hukuku, hakkı, adaleti, barışı, mutluluğu, başarıyı istemek ya da kimi aykırılık ve kötülüklere karşı çıkmak için bilgi, bilinç, kişilik ve yürek ister. Suskun, susturulmuş bireyler ve toplum karanlıktadır. Konuşmanın değeri insan yaşamında büyük önem taşır.
Bu konuda Prof. Dr. Öner ÇAKAR’ın bir konuşmasında yer alan değinilerinden kimilerini sütunumuza alarak okurlarımızın bilgisine sunarak yararlanmalarına katkı vermek istiyoruz:
“Günlük yaşantımızda sıkça gerçekleştirdiğimiz bir eylem vardır: susmak! Nedir susmak? Türk Dil Kurumu’nca yayımlanan “Türkçe Sözlük” bu eylemi, şöyle tanımlamaktadır:
- Konuşmasını kesmek veya konuşmaktan kaçınmak,
- Ses veya gürültüyü kesmek, ses ve gürültü yapmamak,
- Etkisini göstermemek, tepki göstermemek.
Oldukça sıradan, fazla açıklayıcı olmayan bir tanım gibi görünüyor.
Peki, olay bu kadar basit mi? Sesinizi kesip bir köşede oturmak mıdır susmak? Yoksa bu sessizliğin ardında çok daha fazla şeyler gizli olabilir mi? Sözlü olarak söyleyemediklerinizi susarak fazlasıyla söyleyebilir misiniz?
Susmak deyince aklınıza kapalı iki dudak mı gelmeli, yoksa içinde fırtınalar kopan bir beyin mi?
Dilerseniz bu eylemi birkaç ünlünün görüş ve yorumlarından da faydalanarak biraz daha derinlemesine inceleyelim.
Confucius, susmayı “İnsanı ele vermeyen, sırlarını saklı tutan bir dost” olarak tanımlar.
Bazıları “Susmayı” bir erdem olarak niteler. Zira susmak zordur. Hele ki yeri geldiğinde susmak, işte o daha da zordur.
Bir bilgeye sormuşlar: Bir insanın akıllı olduğunu nasıl anlarsınız? “Konuşmasından” diye yanıtlamış Bilge. Ya hiç konuşmazsa? O kadar akıllı insan yok ki!
İlk akla gelen, bulunduğu ortamda tartışılan konu hakkında söyleyecek bir şeyi olmadığı için konuşmaya dâhil olmayıp, en mâsum hâliyle, sessizce dinleyenlerin sergilediği “susmak”tır. Ancak böyle ortamlarda genellikle konunun tümüyle dışında olduğu halde söze giren ve sazını ele alıp en çok konuşan kişi olmaya niyetlenen birileri ortaya çıkabilir ve doğal olarak konu hakkında bilgileri olmadığından yaptıkları şey saçmalamaktan öteye gitmez.
Şeyh Sadi Şirazi bu tür kişiler hakkındaki görüşünü şöyle ortaya koyar:
“İki şey insanı çileden çıkarır: söylenecek yerde ağız açmamak, susulacak yerde lâkırdı etmek.”
Benjamin Franklin ise daha ağır konuşur:
“Suskunluk her zaman bilgeliğin belirtisi değildir. Fakat gevezelik daima aptallığın belirtisidir.”
Görüldüğü gibi, bu tanımlamalarla ortaya konulan insan tipini “Ne kadar az düşünürse, o kadar çok konuşur” şeklinde özetleyebiliriz.
Karşısındaki kişiye önem vermediğini, hor gördüğünü, diğer bir deyimle, adam yerine koymadığını belirtmek üzere sergilenen sessizlik de bir susma örneği olup özellikle olgun bir kişiye yakışmayan bir eylemdir.”