2016: İşsizlik ve iflas’ta ‘ZİRVE’ yılı!
Piyasanın yakın takipçisi Ökmen'e göre, 2016 yılı başından itibaren üretim, alışveriş, genel ticaret kapasitesi ülke düzeyinde önemli ölçüde düştü. Ticari faaliyetlerin azalması ve şirketlerin maliyetlerini kısmaları nakit döngüsünde kesintiler yaratıyor. Bu da işsizliği ve tedarikçi şirketlerin iflaslarını arttırıyor...2016 yılı işsizlik ve iflas yılı olacak!

Kredi derecelendirme alanında faaliyet gösterirken piyasayı yakından takip eden JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, Güneydoğu'daki iç karışıklıklar, Suriye'deki iç savaşın oluşturduğu güvenlik riski ve yükselen savaş olasılığının Türkiye'ye ekonomide ağır bir fatura ödettirdiğini söyledi...
Buna göre, bütün bu gelişmeler, halka işsizlik ve iflas ile yüksek enflasyon olarak dönüyor. “Türkiye'nin kırılgan sosyal uyumu, Suriye krizine daha fazla dâhil olunmasının yaratacağı tahribatı geri dönülemeyecek düzeyde ağırlaştıracaktır” diyen JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, Yurt'a değerlendirmesinde şu gelişmelere dikkat çekti:
• Güneydoğu'daki iç karışıklıklar, Suriye'deki iç savaşın oluşturduğu güvenlik riski ve yükselen savaş olasılığı Türkiye'de, düşük petrol fiyatlarının desteklediği ılımlı büyüme sürecini, yatırımcı ve tüketici güvenlerini zayıflatıyor.
• İç karışıklıkların sürdüğü ve civarındaki bölgelerde teşvikli teşviksiz bilumum yatırımların tamamının askıya alınmış olması, tarım ve hayvancılıkla uğraşan bölge halkının üretime katkılarının sıfıra yaklaşmış olmaları ülke genelindeki işlem maliyetlerinin ve verimsiz kamu harcamalarının artmasına, büyümenin zorlaşmasına, fiyat istikrarının sağlanamayıp çift haneli enflasyon oluşumuna ve işsizliğin artmasına sebep oluyor.
• 2016 yılı başından itibaren bariz bir şekilde üretim, alışveriş, genel ticaret kapasitesi ülke düzeyinde önemli ölçüde düşmektedir. Şirketler arası ticari faaliyetlerin azalması ve şirketlerin maliyetlerini keskin bir şekilde kısmaları nakit döngüsünde kesintiler yaratmakta, işsizliği ve tedarikçi şirketlerin iflaslarını arttırıyor.
Sıkıntı başladı
• Rusya yaptırımlarının Türkiye ekonomisi üzerindeki negatif etkileri giderek daha fazla ağırlaşacak: Bölgesel risklerin Türkiye ile Rusya arasında ürettiği politik gerginliğin ekonomik sonuçları; cari açık, kimya sanayi, tekstilhazır giyim, elektrikli makinalar, müteahhitlik, beyaz et üreticileri ve tarım sektörü açılarından şu anda daha çok Türkiye’yi zorlamaya başladı. Politik gerginliğin giderilmemesi halinde bu ekonomik zorluklar 2016 yılında da artarak devam edecek. Rusya pazarlarının kaybını iç pazarda veya başka pazarlarla telafi edemeyecek olan firmalarda iflas ertelemeleri veya iflaslar yüksek olasılık. Yaş meyve, sebze, beyaz et ihracatı yapan tarım firmaları sıkıntı içerisine girmiş durumda. Sonuçta bu yaptırımların etkilerinin sınırlı kalmasını beklemiyoruz.
• Özellikle turizm sektörü, yeni ihale alamayan inşaat şirketleri, sadece Rusya pazarlarında iş yapan deri şirketleri, bavul ticareti ve tekstil firmalarının yaptırımların etkisini ilerleyen dönemlerde daha fazla hissedeceklerini bekliyoruz. Rusya ile Türkiye arasındaki ticaretin önemli bir kısmının kayıt dışı olarak gerçekleştiğini dikkate alırsak toplam ekonomik maliyetin açıklanan rakamdan daha fazla olduğunu tahmin edebiliriz.
• Yaptırımların devam etmesi halinde yıllık maliyet, gıda, turizm, inşaat, konut ve perakende sektörlerinde toplam kaybın 15 milyar dolara yakın olacağını düşünmekteyiz. Ayrıca Rusya’nın kendi içerisindeki ekonomik zorlukların etkisiyle de bu maliyeti her iki ülke açısından artıracağını beklemekteyiz.
Ödemeler aksıyor, kriz büyüyor
JCR Eurasia Rating Başkanı Orhan Ökmen, piyasada şu anda yaşananları şöyle özetliyor: 2016 yılı başlından itibaren bariz bir şekilde üretim, alışveriş, genel ticaret kapasitesi ülke düzeyinde önemli ölçüde düşmektedir. Şirketler arası ticari faaliyetlerin azalması ve şirketlerin maliyetlerini keskin bir şekilde kısmaları nakit döngüsünde kesintiler yaratıyor.
Bu da işsizliği ve tedarikçi şirketlerin iflaslarını artırıyor. Sıkıntıya düşen firmalar da durumu iyi olan firmalar da nakit ödeme reflekslerini otomatik olarak değiştirdi. Ödemelerinde erteleme ve bütçe kısıtlamalarına gitme eğilimleri arttı. Kredi koşullarındaki sıkılaşma politikaların ve azalan uluslararası fon akımlarının yarattığı psikolojik ortam, piyasadaki nakit zayıflığının ana nedenlerinden birisi.
İflas erteleme statüsünü talep etmiş olan firmalardan belli bir kısmının temerrüt haline sürüklenmeleri, kendi birikmiş finansal stresleri, genel ekonomik konjonktürdeki ani dalgalanmalar ve yanlış büyüme stratejileriyle de ilintili olmakla birlikte, en temel gerekçe, kredi koşullarındaki makro sıkılaştırma politikalarında zorlanan kreditörlerin ani davranış değişiklikleri. 2016 yılında artan finansal stres ve nakit ihtiyacı Türk ekonomisini “iflas” ya da “iflas erteleme” gibi olguların artışıyla karşı karşıya bırakacak.
İflas erteleme girişimlerinin belirli bir kısmında da iflas erteleme statüsünden beklenen faydanın dışına çıkılarak finansal sisteme zarar verecek şekilde hukuksal düzenlemelerin firmalar tarafından istismar edilmesi halleri de mevcut.
Türkiye ile ilgili algı değişti
Orhan Ökmen'e göre, iç ve dış siyasi riskler ile demokrasi standartlarındaki bozulmalar ekonomi ve yatırımcı atmosferi üzerinde önemli ölçüde tahribat yarattı. Güven eksikliği son yılların en yüksek seviyesinde. 2016 yılında Türkiye’nin risklilik düzeyinde kırılganlığının artmasına en fazla hukuk alanındaki bozulmalar neden oldu.
“İfade ve basın özgürlüğündeki gerilemeler, güçler arası bağımsızlığın ve yine özerk kurumların bağımsızlığının azalması, kamu alanındaki kurumsal gerilemeler hukuk alanındaki bozulmaların ana başlıklarıdır” diyen Ökmen, şu gözlemini aktarıyor:
“Hukuk ve kamu altyapısı alanlarına ilişkin olarak yatırımcıların Türkiye yaklaşımları ve Türkiye risk analizlerini artık Ortadoğulu ülkelerinkine benzer faktör ve yöntemlerle yapmaya başladıklarını görüyoruz.
Türkiye’nin AB Ülkeleri liginden savrulmuş olduğu algısı giderek artmaktadır. Özellikle mülkiyet hakkına saygı, hâkim bağımsızlığı, hukuka müdahale gibi konulardaki son gelişmeler ve bozulmalar Türkiye’yi Batı dünyasından uzaklaştırıp Ortadoğulu ülkelere yaklaştırmıştır şeklinde algı içerine girenlerin sayısı giderek artırmaktadır.
Ayrıca Türkiye’nin Suriye krizine olması gerekenden daha fazla dahil olmasının etkisiyle, Ortadoğu ülkelerine özgü şiddet, terör ve saldırganlık eylemlerinin Türkiye’de de sık sık meydana gelmesi bu algıyı güçlendirmektedir.”