Birgün’ün ‘özgürlüğü’ PKK tokadı yiyene kadar
Birgün gazetesi, Mine Kırıkkanat’ın PKK’nın kadınlara bakış açısını eleştirdiği söyleşisi için PKK çevrelerinden özür diledi. Aydınlık’a konuşan Kırıkkanat ‘Kimin demokrat, kimin faşist kimin özgürlükçü olduğu ortaya çıktı.’ dedi...Birgün’ün ‘özgürlüğü’ PKK tokadı yiyene kadar
Konuya ilişkin Aydınlık’a konuşan Kırıkkanat, “Bu röportaja uygulanan sansürle Birgün’ün özgürlük anlayışını görmüş olduk. Bu röportaj turnusol kağıdı görevi gördü. Kimin demokrat, kimin faşist, kimin özgürlükçü olduğu ortaya çıktı. Saflar netleşti” dedi.
KORKAKLIĞIN ADI: PAZAR NAİFLİĞİ
PKK çevrelerinden gelen baskılar sonrası özür dileyen Birgün yönetimi açıklamasında
“Mine Kırıkkanat söyleşisi içerisinde maalesef ki aşağılayıcı, onur kırıcı ifadeler bulunmaktadır. Gazeteci her kesime soru sorar; röportaj yaptığı yazarların, sanatçıların fikrine de müdahale etmez, takdiri kamuoyuna bırakır. Buradaki sorun ise hem soruda hem de yanıtlarda kullanılan, eleştiri sınırlarının dışında farklı algılanabilecek ifadelerdir. ‘Pazar Kahvaltısı’ konseptinin naifliği, bizi yazıyı gerekli incelemeye tabi tutmadan koyma rehavetine sokmuştur” ifadelerini kullandı.
SANSÜR UYGULADI
Özlem Özdemir imzasıyla gazetede yayınlanan söyleşi, internet sistesinde sansürlendi. Özdemir’in Kırıkkanat’a yönelttiği ve pazar günü gazetede yayımlanan “Kadınlar mal gibi yani” sorusu, internet sitesinde “Kadınlar değersiz mi görülüyor” diye değiştirildi. Ayrıca gazete yönetimi, Özdemir’in durumunu da yayın kurulunda değerlendireceklerini ifade etti.
HDP’DEN ‘AFERİN’ GELDİ
PKK çevrelerinde büyük bir kızgınlığa neden olan söyleşi sonrası Birgün’ün özür açıklaması HDP tarafından memnuniyetle karşılandı. HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan Twitter’dan “Birgün gazetesinin özür dilemesi ve yanlışının farkına varması önemlidir” şeklinde konuştu.
KIRIKKANAT NE DEDİ?
Mine Kırıkkanat’ın son çıkan ve Sakine Cansız cinayetinin işlendiği romanı “Hiç Kimse” üzerine yapılan söyleşide, Kırıkkanat PKK’nın kadına yaklaşımını eleştirerek şu ifadeleri kullandı:
“PKK örgütü Avrupa’da Türkiye’yi sarmalayan dinciliğin dışında kalan, Marksist Leninist, tanrısız, kadın erkeğin eşit olduğu ve birlikte çarpıştıkları bir örgüt olarak lanse ediliyor. Hâlbuki örgütü tanıyan ve araştıranlar biliyor ki, kadınlar örgütün içerisinde, en az bizim toplumda veya herhangi bir dinci çevrede ezildiği şekilde eziliyorlar.
Dolayısıyla bu roman, her şeyden önce benim fikirlerime çok aykırı, farklı bir ortamda dahi olsa, kendisini kadın erkek eşit olarak lanse eden bir örgütün içinde de kadınların ilk feda edilen, azarlanan, ezilen ve özellikle liderliğe yaklaşanların (Önderlik diye geçiyor romanda) parya muamelesi gördüğünün altını çizmek istedim. (...) Öcalan’ın konuşmalarına bakıldığında, Sakine en nefret ettiklerinden biri, zaten evlendi diye kocasını öldürtmüş, çünkü etrafındaki önemli kadınların hepsi Önderliğe biat etmek zorunda. (...) O yüzden toplumun genel durumunu yansıtıyor. Yaptıkları kadın erkek eşit propagandası son derece yanlış ve yalan. Ve zaten Öcalan konuşmalarında Sakine’den, yani romandaki Munise’den gereksiz diye söz ediyor.
Fransa’da bu üçlü suikast yapıldığında, zaten ilk akla geçen şey Öcalan’ın öldürttüğü oldu. Bu hipotez olarak ortaya konuldu. Ben kitapta hiçbir şey uydurmadım bu konuda, çok yazıldı çizildi.”