4 bin yıl öncesine gidiş..
Erdoğan’ın Babil Kulesi…
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU
Yeni Anayasa ve BaşkanlıkYüksek yargıyı Saray’a vidalama çabasının gerisinde bir “güç sarhoşluğu” yatıyor.
Memleketi ve üzerindeki tüm birikimleri kendine ait görme yanılgısı…
Bir kısım seçmeni tüm millet, milleti de tebası yerine koyma yanlışı…
Ancak bu güç zehirlenmesinin tek sorumlusu kendisi değil, Şeyh uçmaz mürid uçurur kafası ile Saray ahalisinden bir Başdanışman;
“Bu ülkede zaten lider var, siyaseti yapıyor. Başka kimsenin siyaset yapmasına da ihtiyaç yok. İçerde de siyaset yapıyor, dışarda da siyaset yapıyor. Bizim görevimiz bu ülkede lidere destek olmak” demedi mi?
Dillerine doladıkları “milli iradeye” zerre değer vermediklerini, demokrasiden, çok seslilikten, denetlenmekten hiç haz etmediklerini, kendilerinden olmayana yaşam hakkı tanımadıklarını itiraf etmiş oldular!
***
İyi kötü, hayatı siyaset arenasında geçmiş, kelli felli adamların, sesini duyduklarında “saygı duruşuna” geçmelerini nasıl unuturuz?
Erdoğan’ın kendine saray yaptırmasının arkasında, çevresindekilerin bu ölçüsüz riyakarlığının etkisi yok mu?
Her seçim döneminde şişen, sadece alkışları duyan bir ego…
***
Yaklaşık 4 bin yıl önce mitoloji benzer bir egoyu not etmişti…
Babil halkının tanrıların katına ulaşma cüretini…
Babilliler gökyüzüne uzanan Babil Kulesi’ni inşa etmeye başlayınca tanrılar bu egoyu, halkı birbirine düşürerek cezalandıracaklardı.
Kule inşaatı ilerlerken tanrılar Babillilerin dillerini çoğalttı.
Çok dilli, çok kültürlü yapı ile birbirine yabancılaşan, birbirlerini anlamayan Babil halkı kısa sürede dağılacaktı.
İşte yeni anayasa ve başkanlık dayatması, yüksek egosu ile Erdoğan’ın Babil Kulesi’dir…
Türk milleti tanımını anayasadan çıkarıp yerine, çok milletli, çok dilli, çok mezhepli fay hatlarını döşeyecekler.
Başarırlarsa Türkiye’yi de bekleyen son, Babil’den farklı olmayacak…
***
4 bin yıl öncesine yolculuk uzun gelebilir…
Komşumuz Irak’a bakalım. Babil coğrafyasının kaderini yaşıyor.
Emperyalizmin milyondan fazla insanı katlettiği Irak üç parça… Devletin birden fazla resmi dili var ve isteyen her kimlik buna yenisini ekleyebiliyor!
Dil olarak bölünmenin dışında, kültürel, mezhepsel, dinsel bölünme de cabası…
***
Prof. Dr. Birgül Ayman Güler, Ulusal TV’de konuğumdu. Bosna’yı anlattı;
aynı dili konuştukları halde ilkokul çocukları, etnik, dinsel, kültürel olarak bölünmüş sınıflarda ders görüyorlardı!
Yeni anayasada Türk milletinin varlığını, Atatürk milliyetçiliği tutkalını yok ederek, etnik, dini ve mezhebi elbiseleri bize giydirecekler.
Düğünlerimiz, cenazelerimiz, mezarlıklarımız dahi ayrı olacak…
Ayrı mahkemeler, ayrı okullar, hatta aynı okulda farklı mezhepsel, dinsel, kültürel sınıflar…
Türkiye’yi mikro parçalarına ayıracaklar!
***
Erdoğan’ın yüksek ego ve güç sarhoşluğu içinde inşa etmeye çalıştığı bölücü anayasa projesi, Babil Kulesi’ni yıkmalıyız.
Birilerinin Saray’ın koridorlarında “kral çıplak” diye haykırması gerekir.
Çok öfkelendiği bağımsız basına biraz da bu gözle bakması, en çok kendisinin yararınadır…