CHP’li Gök’ten Tayyip Erdoğan’a: “Niye imzalamıyorsun?”
CHP’li Gök, dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişikliğinin üzerinden 13 gün geçtiğini belirterek “niye imzalamıyorsunuz” diye sordu...Levent Gök’ten
Tayyip Erdoğan’a:
“Niye imzalamıyorsun?”
“Dün Almanya parlamentosunda alınan ve Türkiye’nin soykırım yapmakla iddia edildiği parlamento kararı aslında Türk dış politikasının ne hallere geldiğinin çok tipik bir örneğidir...”
“TÜRK DIŞ POLİTİKASI ÇÖKMÜŞTÜR, İFLAS ETMİŞTİR”
Türk dış politikası AKP iktidarı döneminde Ortadoğu’da izlemiş olduğu tutarsızlıkların, yanlışlıkların faturasını Ortadoğu bölgesindeki tüm ülkelerden koparak ödediği gibi dün Almanya parlamentosunda alınan bu kararla bir kez daha görülmüştür ki Türk dış politikası çökmüştür, iflas etmiştir.
“BU KOLAY HAZMEDİLİR BİR KARAR DEĞİLDİR”
Almanya parlamentosunun aldığı karar kabul edilemez ama bu kararın alınmasına vesile olacak bir dış politikayı izleyen Türk dış politikası ve bu iktidarın tutumu da asla kabul edilemez. Hükümet nerede, dışişleri bakanı nerede, nerede bizim dış politikamız?
Bu kolay hazmedilir bir karar değildir.
“HÜKÜMETİN DE HESAP VERMESİ GEREKİR”
Almanya parlamentosunun kınanması yetmez, bu Türk dış politikasının ve hükümetin de bu noktaya getirdiği tabloda hesap vermesi gerekir. Acınacak bir durumdur.
“BU CUMHURBAŞKANININ BU HÜKÜMETİN ESERİDİR”
Ey cumhurbaşkanı, ey hükümet, ey dış politika size sesleniyorum Türkiye’yi getirdiğiniz hali görüyor musunuz, bunlardan siz sorumlusunuz. Bu karar sizin eserinizdir. Bu karar Türkiye’yi yönetemeyen Türkiye’yi çağdaş uygarlık seviyesinden giderek uzaklaştıran laik cumhuriyetten uzaklaştıran kuvvetler ayrılığı prensibini yerle bir eden hiçbir yasayı, anayasayı tanımayan bu cumhurbaşkanının, bu hükümetin eseridir.
“BİZ BU FİLMİ DAHA ÖNCE GÖRDÜK”
Biz bu filmi daha önce gördük, ey cumhurbaşkanı, ey hükümet, biz bu filmi daha önce gördük, kimseyi kandıramazsınız, büyükelçiyi geri çağırmakla, istişare etmekle daha önce denenmiş yöntemlerle Türkiye’nin bu haklı infialini yatıştıracağınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Biz bu filmi görmedik mi daha önce başka ülkelerde.”
Dün Başbakan’ın il başkanlarıyla yaptığı toplantıya işaret eden Gök, şöyle devam etti:
“Başbakan yaptığı toplantıda aynen şu cümleyi kullanıyor; ‘anayasa ne söylerse söylesin cumhurbaşkanının fiili olarak siyasi sorumluluğu doğmuştur’. Neymiş bir Cumhurbaşkanının ihtirasları var, beklentileri var, başkan olmak istiyor, biz buna uyduracağız, anayasayı boş verin diyor. Nasıl yapacaksın bunu yani şimdi bir başbakan bir kaosun içerisine ülkeyi atabilir mi?
Birinci saray hükümeti. Darbe üzerine kurulmuş olan birinci saray darbesinin başbakanı Binali Yıldırım ondan sonra çıkıyor, anayasa ne söylerse söylesin sözünü söyleyerek biatın geldiği noktayı gösteriyor, kime biat ediyor, sorumsuz olan cumhurbaşkanına biat ediyor, diyor ki cumhurbaşkanına ben senim emrindeyim diyor, biz senin için her şeyi yapacağız diyor. bir başka şey daha söylüyor itaat eden rahat olur diyor.
“ÇUKURDA OLAN BİR BAŞBAKAN OLDUĞUNU İSPATLAMIŞTIR”
İktidar kendi içerisinde darbe yapıp hükümeti düşürdüğü zaman biliyorsunuz düşük profilli başbakan arayışı başladı, kim daha düşük olacak, kim daha alçakta kalacak, onun tartışmasını yaşarken Binali Yıldırım dün itaat eden rahat eder anlayışı ile artık düşük profili de geçmiş çukurda olan bir başbakan olduğunu bütün kamuoyuna ispatlamıştır.
Binali Yıldırım birinci saray darbesinin kurulmuş olan hükümetinin başbakanı olarak cumhurbaşkanına sonsuz bir itaatla kendisini görevli kılıyor. Ne yasa onun için önemli ne anayasa onun için önemli, varsa yoksa cumhurbaşkanı.
“BİZ ALIŞMAYACAĞIZ, ALIŞTIRMAYACAĞIZ”
Ne diyor cumhurbaşkanı herkes alışacak, kimse alışmayacak boşuna kendinizi aldatmayın, biz alışmayacağız, alıştırmayacağız kimseyi.”
Meclis’te kabul edilen dokunulmazlık yasasına işaret eden Gök, şöyle devam etti:
“20 Mayıs’ta tam 13 gün önce bu parlamentodan dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin bir kanun anayasa değişikliği geçti, cumhurbaşkanının önünde, bu anayasa değişikliği gelmeden önce terörün bitmesi için mutlaka dokunulmazlıkların kalkması lazım, biz terörle mücadele ediyoruz, bu dokunulmazlıklar bize engel diyenler şimdi sus pus. Terör devam ediyor. 20 Mayıs’tan tam 4 gün sonra Meclis Başkanı bu yasayı cumhurbaşkanına gönderdi. Niye tutuyorsun bu yasayı elinde 4 gün, işine gelen her yasayı akşam gönderip imzalatıyorsunuz. İkinci sorum iki maddelik olan ve içeriği herkes tarafından bilinen anayasa değişikliği kanunu cumhurbaşkanı şu saate kadar niçin onaylamadı ya da bir işlem tesis etmedi, niçin? Hani bas bas bağırıyordunuz, nedir bu 13 gündeki beklemenizin gerekçesi nedir, niye imzalamıyorsunuz? Sus pus, 13 gün geçti, alt tarafı 2 madde… Ne olduğu zaten belli, yeteri kadar tartışılmış, Cumhurbaşkanının bizzat bildiği, kendi istemiyle iktidarla görüşerek hazırlattığı bir teklif 13 gündür imzalamama gerekçesini soruyorum Cumhurbaşkanına, eğer bu anayasa değişikliği ile terör önlenecek idiyse niçin imzalamıyorsunuz ve terörü önlemiyorsunuz?”
Bir basın mensubunun sorusuna Gök, “Oradaki Türk asıllı milletvekillerinin de kabul oyu vermesi bizi bir kez daha üzmüştür. Anlaşılıyor ki Türkiye’nin tezleri ve iddiaları bu hükümet tarafından yeterli bir şekilde takip edilmemiş ve bu konuda bırakın Alman milletvekilleri Türk asıllı milletvekilleri dahi bir birliktelik sergilenememiştir” yanıtını verdi.
“HER PARTİNİN DURUMUNU KAMUOYU TAKDİR EDER”
HDP’nin Genel Kurul’daki dünkü bildiriye imza atmamasına ilişkin soruya Gök, “Biz Türkiye’nin menfaatleri doğrultusunda milli menfaatleri doğrultusunda her zaman yapıcı ve milli bir duruş sergiliyoruz. Her partinin durumunu kamuoyu takdir eder” dedi.