‘HAYIR’a karşı provokasyon tuzakları

‘Hayır’a karşı provokasyon tuzağı

SivriSinekCaz Kerem YILDIRIM

SivriSinekCazAKP’nin referandumda “evet” çıkması için yürüttüğü çalışmanın ana eksikliğinin motivasyon olduğunu daha evvel belirtmiştik. Türkiye toplumunun güncel ve temel ihtiyaçlarının dışında kalan başkanlık referandumunun politik iklimi her geçen gün AKP’nin istediği noktadan biraz daha uzaklaşıyor. AKP bir türlü “yüzde elliyi” konsolide(kemikleştirme) edemiyor. Herhangi bir “mağduriyet”e sığınamıyor. Bu durum AKP’nin ezberini bozuyor ve ezber bozuldukça moraller de alt üst oluyor. Geleneksel mücadele yöntemleri bu sefer tutmadığı için AKP başta “kendi kitlesi” olmak üzere toplumun bütününe zafer kazanacak bir görüntü veremiyor.

Yeni motivasyon kaynakları bulamayan AKP,  geleneksel motivasyon kaynaklarını yeniden kazanmak için toplum içinde kamplaştırmayı arttıracak düşüncelere ve eylemlere yol veriyor. AKP çareyi ya da çıkışı “hayırcı” kitleyi kışkırtacak eylemlere göz yummakta ve bu eylemlere ön ayak olmakta arıyor.

***
Geçtiğimiz Cumartesi günü Ankara Arena’da AKP, referandum kampanyasını başlattı. Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşması ruhsuz ve heyecansızdı. Yıldırım salondan aldığı “enerjiyi” konuşmasına yansıttı. Konuşma beklenenden kısa sürdü. Dinleyici kitlenin ilgisizliği, konuşma sırasında protokoldeki ve diğer sıralardaki boşluklarda görüldü. AKP’nin verdiği bu heyecansız ve iddiasız görüntü, daha evvel AKP’nin hiçbir seçim kampanyasında görülmeyen bir şeydi.

Bu arada Erdoğan’ın gayrı resmi referandum mitingleri de bütün hızıyla sürüyor. Ancak AKP’nin kampanyadaki en büyük kozu olan Erdoğan gezileri de istenildiği gibi gitmiyor. Erdoğan’ın gezilerin başında dediği, “ben başkanlığı kendim için isteyecek kadar karaktersiz değilim” ve “başkanlık tek adamlık değildir” iddialarını, bu hafta “tek kişide gücü topluyoruz ve böylece kitapçıkları fırlat, böyle bir şey olmayacak”  diyerek çürütmeyi başardı. Keza Erdoğan’ın, “çiftbaşlılık” ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le yaşadığını iddia ettiği Merkez Başkanı atama örneği, “evet”in iknası açısından etkisiz ve kısır kaldı.

AKP parti içinden dahi olumsuz tepkiler almasına rağmen “hayırcılara” yönelttiği “terörist” suçlamasından vazgeç-e-miyor, tam tersine muhtelif yollar deneyerek hayırcıların “terörist” olduğunu ispat etmeye çalışıyor.

***
Geçen haftayı; AKP Manisa İl Başkan Yardımcısının iç savaş çağrısı,  Antalya’daki savcının hayırcılara PKK’lı demesi, Denizli’deki Milli Eğitim Müdürü’nün hayırcılara karşı sosyal medyadaki kışkırtıcı söylemleri ve Mersin’de AKP Anamur Gençlik Kolları Başkanının Mustafa Kemal Atatürk için “Keşke olmasaydı, Türk’e benzemiyor” demesiyle kapatmıştık.

Malum kışkırtma eylemleri yaşanan sürecin basit sonuçlarıydı. Benzer kışkırtma girişimleri bu hafta da devam etti:

CHP Sözcüsü Selin Sayek Böke’nin canlı yayında, 16 Nisan’daki referandumunda ‘Hayır’ oyu verilmesi gerektiğini anlattığı sırada CNN Türk’ü arayan bir kişi, “Böke evine gidemeyecek” diyerek tehditte bulundu.

Kadıköy’deki Müjdat Gezen Sanat Merkezi kundaklandı. Kundakçının gerekçesi; “evetçi” padişah torununu eleştiren “hayırcı” Müjdat Gezen’e gözdağı vermekti. Kundakçı meczup önce serbest bırakıldı ama serbest bırakıldıktan sonra ısrarla “pişman değilim” yaygarası koparınca tutuklandı.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek halkın silahlandığını iddia etti ve tehditkar bir dille “Çoluk çocuk silahlandı, asker artık darbe yapamaz!” dedi.
Star gazetesinin kripto Fetullahçısı ya da Rubin’in kalemşörü, “Perinçek darbe yapacak” iddiasını yineledi.

Belki de referandum öncesi devlet eliyle yapılan kışkırtmalardan en büyüğü Milli Savunma Bakanlığı’nın yeni yönetmeliğiydi. Yeni yönetmeliğe göre; Türk Silahlı Kuvvetleri’nde görevli kadın subay ve astsubaylar istedikleri takdirde türban takabilecek. Düzenlemenin sadece muvazzaf personeli kapsamadığı, isteyen askeri öğrencilerin de türban takabileceği belirtildi. Ancak devlet eliyle tezgahlanan bu kışkırtma girişimi de başarısızlığa uğradı. Zira; Türkiye’nin gerçek yurtseverleri ve Fetullahçı kumpasla hapis yatmış komutanlar çıktı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın yeni yönetmeliğinin “tuzak” olduğunu söyledi.

Milleti terörle mücadelenin ortasında ikiye bölen, başkanlık tartışmasının fiili yürütücüsü Devlet Bahçeli’nin; “evet” demesinin ana gerekçesi olan Perinçek düşmanlığı ve “eli kanlı Aydınlıkçılar” ısrarı günden güne daha da artıyor.

***
Bahçeli’nin Perinçek düşmanlığının sebebi önemli. Yapılan düşmanlık ve kullanılan dil oldukça bilinçli bir tercih. Bahçeli’nin Perinçek düşmanlığı odaklı “evet” temellendirmesinin sebepleri arasında kuşkusuz, Perinçek’in milliyetçileri etkilemesi ve ülkücüleri “sağ-sol çatışmasına” çekme isteği gibi sebepler de var ancak ana sebep başka. Vatan Partisi lideri Doğu Perinçek Türkiye’nin karşı karşıya olduğu emperyalist terörle yıllardır istikrarlı ve örgütlü olarak mücadele eden tek isim. Gerek Fetullahçı çeteye karşı gerekse de Amerikancı açılıma karşı tutarlı olarak mücadele eden Perinçek’e, CIA ajanı Rubin’le ruh ikiziymişçesine saldır-tıl-an Bahçeli’nin ana nedeni Perinçek’in bu tutumu.

***
AKP, Saadet Partisi’nin “hayır” oyu kullanacağını açıklamasıyla muhafazakar-laik çatışması üzerinden toplumu ikiye bölme hamlesinden mahrum kaldı.

Bir türlü istediğini elde edemeyen ve “başkanlık” aşkını Türkiye’nin güvenliğinin önüne koyan AKP zihniyetinin yol verdiği ya da yol açtığı kışkırtma girişimlerinin odağında cumhuriyetçiler var. AKP her ne kadar hayırcıları PKK’lı ve FETÖ’cü olmakla suçlasa da, bunun işe yaramadığını görüyor ve “hayır” cephesini zayıflatmak için hedef tahtasına cumhuriyetçileri oturtuyor. Sokağa davet edilen de, tiyatrosu yakılan da, pankart asarken vurulan da, bildiri dağıtırken bıçaklanan da, tehdit edilen de asıl olarak cumhuriyetçiler. Türban yönetmeliği de, darbe söylentisi de, Taksim’e böyle bir dönemde cami yapmaya kalkmak da cumhuriyetçileri kışkırtmak için.

AKP geleneksel motivasyon kaynağını yakalamak ve toplumu yeniden ikiye bölmek için cumhuriyetçilerin üzerine oynuyor.
***
Türkiye’nin emperyalizm güdümlü terörle fiilen savaştığı ve emperyalist merkezlerce ekonomik saldırıların yaşandığı bu dönemde, AKP’nin namluyu Fetullahçı çeteden, PKK’dan ve IŞİD’ten çekip; “hayır” oyu verecek yurttaşlara çevirmesinin bedeli ağır olacaktır.

ABD emperyalizminin güdümündeki terör çeteleri AKP’nin toplumu ikiye bölmek için uğraş verdiği kışkırtma girişimlerini değerlendirmeyecek mi?

Bahar geliyor, PKK hazırlık yapmıyor mu?
IŞİD uyuyor mu, Fetullah teslim mi oldu?

AKP; Türkiye’nin böylesine güvenlik sorunu yaşadığı ve ekonominin alt üst olmaya doğru sürüklendiği bir dönemde, toplumu ikiye bölen kışkırtmalara yol açtığı için bedel ödemeyecek mi?
➽ Paylaş:

➽ Gözden Kaçırmayın... ➽ Bunları Okudunuz mu?..

“AKP karanlığının erişim yasağı ile engellediği SivriSinekCaz'a ücretsiz Opera VPN ile kolay ve sorunsuz erişebileceğinizi biliyormuydunuz?..”
Okurlara..