‘Bu iddianame AKP’siz okunamaz’
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Ali Rıza Aydın, 15 Temmuz ana iddianamesi ile ilgili değerlendirmelerini sunarak, iddianamenin “AKP’siz okunamayacağını” söyledi...15 Temmuz
ana iddianamesinin
anımsattıkları:
‘Bu iddianame AKP’siz okunamaz’
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü Ali Rıza Aydın, tamamlanan 15 Temmuz ana iddianemesine dair değerlendirmelerini sundu...Aydın'ın iddianameye dair değerlendirmeleri şöyle:
1. Toplu davaları başlatan bu tür iddianameler, “adli olay” iddianamesi gibi değerlendirilemez; toplumsal ilişkilerden soyutlanamaz. Hukuk, siyaset ve tarihsellik iç içedir.
2. Suç varsa, cezası da olmalıdır. Ama suç, tüm kanıtlarıyla birlikte iddianamede yazsa bile, hüküm yargıya aittir. İddianameyi bu yönüyle de görmek gerekir.
3. Bu iddianame, kendi içinde iki dönemi içermektedir: Birincisi, iddiaların başlatıldığı Aralık 2015’den 15 Temmuz 2016’ya gelen süreç, ikincisi de 15 Temmuzdan bugüne gelen süreç.
4. Birinci dönem, eğer iddialar doğruysa, AKP hükümetinin 15 Temmuza kadar gelen süreci bildiği gibi bir iddiayı da içinde taşımaktadır. Devam olarak da, “biliyorsa, göz mü yumdu” sorusunu getirir.
5. İkinci dönem, yani darbe girişiminden sonraki dönem ise birçok başlığı içinde taşımakta; bu başlıklar da iddianameye ilişkin soruları artırmaktadır:
a) OHAL süreci, yüzbinden fazla çalışanı, bir bölümünü idari işlem bir bölümünü de KHK olmak üzere, işten çıkarmış, mesleklerinden ve haklarından mahrum bırakmıştır.
b) Onbinlerce gözaltı ve tutuklama söz konusudur.
c) Dernekler, sorgusuz sualsiz kapatılmıştır.
d) Birçok kuruma el konulmuş, el değiştirme yolu açılmıştır.
e) Bu süreç, “masumiyet karinesi” ihlal edilerek yapılmıştır.
f) Anayasa Mahkemesinin önündeki bireysel başvurular yetmiş bini aşmıştır. AYM bu dosyaları bekletmektedir.
g) İHAM, iç hukuk yollarını tüketmeden gelmeyin dediği halde, KHK ile yapılan işlemlerde davalar görüşülmeden reddedilmiştir.
h) OHAL dönemi, “hak arama özgürlüğünün” yaşama geçmediği bir dönem olarak devam etmektedir.
i) AKP hem savcı, hem yargıç gibi çalışmakta; suçu, kendince ama soyut olarak tanımlayıp suçluları ilan etmekte, az sayıda insanı da sözde affederek, bir yandan sözde barış estirmekte, diğer yandan da affetmediklerini kamuoyunda birkez daha mahkum etmektedir.
6) Bu süreçte -buna pazarlık dönemi de denilebilir- AKP’nin kamu görevlisi olan savcılardan objektif değerlendirmeler beklemek neredeyse olanaksızdır.
7) 15 Temmuz sonrası yaşananlar, bu iddianame ile siyaset ilişkisini açık olarak göstermektedir.
8) Kaldı ki, AKP/cemaat ortaklığına rağmen AKP il/ilçe yöneticilerine, belediye başkanlarına, Parti yöneticilerine, bakanlara, milletvekillerine dokunulmamıştır.
9) Bir başka önemli husus, yargının da bu süreçte aynı iddiaya dayanarak binlerce meslek mensubuyla kıyıma uğraması ve artık tamamıyla iktidar yanlısı hale gelmesidir. İktidarın beğenmediği kararlardaki yargıçların başına gelenler ortadayken, nasıl adil yargılama yapılacak ya da gerçekler ve gerçek suçlular nasıl ortaya çıkarılacaktır?
10) Darbe girişimi, öncesi ve sonrası dört dönemi izlemeyi gerekli kılmaktadır:
(i) AKP/Cemaat ortaklığının başladığı tarihten 17/15 Aralık operasyonuna kadar (2002-2014) dönemi,
(ii) 2014’den darbe girişiminin başladığı iddia edilen Aralık 2015’e kadar geçen dönem,
(iii) Aralık 2015- 15 Temmuz 2016 dönemi,
(iv) 15 Temmuz sonrası ve OHAL dönemi.
11) Bu dönemler ve tarihsel gerçekler bize bu iddianameyi AKP’siz okumamak gerektiğini uyarmaktadır.
12) Bir başka dikkat çeken konu, iddianamenin “Anayasayı ihlal” iddiasıdır. AKP yöneticileri tarafından yapılan ve kendileri tarafından “fiili durum” olarak açıklanan Anayasa ihlalleri ne olacaktır?
13) İddianamenin hazırlayıcıları tarafından vurgulanan bir konu da gözden kaçırılmamalıdır. İddianamede 38 kişiden oluşan Yurtta Sulh Konseyi ile 1960 arasında, 38 sayısı üzerinden bağlantı kurulmaktadır. Darbe girişimcileri ile hesaplaşman, Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile hesaplaşmaya yönlendirilmektedir.
14) Bu genel hesaplaşma, 2017 Anayasa değişikliği Kanunu ile getirilmek istenen yeni rejimin de Cumhuriyet hesaplaşmasıyla özdeş gözükmektedir. Dolayısıyla iddianame, bu Anayasa sürecini ve halkoylamasını etkileyecek rolleri de üstlenecek gözükmektedir.