'Tayyip Erdoğan'ı referandum günü sürpriz bekliyor'!
Alman Die Welt yorumunda; "Erdoğan er ya da geç yine Avrupa'nın kollarına geri dönecek, zira Avrupasız bir Erdoğan hayatta kalmayı başaramaz" derken, İngiliz The Times'ın editörü Roger Boyes, Ortadoğu'da Erdoğan'a ihtiyaç olduğunu öne sürdü...CIA'cı Henri Barkey;
'Erdoğan'ı referandum günü sürpriz bekliyor'!
Referanduma dört gün kala batı basınından art arda Türkiye analizleri
gelmeye başladı. Alman Die Welt, İngiliz The Times gündemlerine
Erdoğan'ı alırken, çarpıcı bir yazı da Washington Post'tan geldi...ABD'li Türkiye uzmanı, CIA'cı Henri Barkey 16 Nisan'a ilişkin Washington Post'ta kaleme aldığı yazıda seçmenlerin Erdoğan'a sürpriz yaratacağını ve Erdoğan'ın kaybedeceğini savundu.
İngiliz The Times'ın diplomasi editörü Roger Boyes ise Barkey'in söylemlerinin aksine referandumda Erdoğan'ın kazanması gerektiğini belirten bir yazı kaleme aldı. Boyes Ortadoğu'da güçlü bir Erdoğan'a ihtiyaç olduğunu ifade ettiği yazısında Kürtlerin Suriye'de yalnız bırakılması gerektiğini belirtmesi dikkat çekti.
Alman Die Welt ise eferandumun sonucunda "hayır" çıkması durumunda Türkiye'de iplerin gerileceğini söylerken Erdoğan'ın erken seçime gidebileceği ihtimali üzerinde durdu.
Barkey 'evet' çıkması halinde Türkiye'de bir kaos senaryosu çizerken, Boyes Erdoğan'ın Ortadoğu'da güçlü bir lider olması gerektiğini savunarak içerde muhaliflerini sindirmiş bir despot rejimin Avrupa'nın işine geleceği tezini ileri sürdü. Alman Die Welt de Erdoğan'ın ısrarının süreceğini ancak referandumda kaybetmesi halinde Avrupa'nın kollarına geri döneceği belirtildi. Die Welt'te yer alan "Erdoğan er ya da geç yine Avrupa'nın kollarına geri dönecek, zira Avrupasız bir Erdoğan hayatta kalmayı başaramaz. Tek seçeneği var, o da Avrupa" ifadeleri dikkat çekti.
------------------- 0 --------------------
Henri Barkey'în Washington Post'da yayımlanan yazısı şöyle;
Washington’da 1990lı yılların sonunda ABD Dışişleri Bakanlığı Politika Koordine Masasında da çalışan, Türkiye ve Kürt konularındaki uzmanların ileri gelenlerinden biri olarak tanınan uzman Henri Barkey, Salı günü Washington Post’da bir yazı yayınlayarak, pazar günkü seçimlerde mağdurdan yana tutum almasıyla bilinen Türkiye seçmenlerinin Erdoğan’a ummadık bir sürpriz yaşatacağını tahmin etti. İşte yazı:
Türkiye referandum sonrası asla eskisi gibi olmayacak
Türk seçmenler 16 Nisan’da modern Türk tarihinin en önemli referandumunda oy kullanacaklar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve onun iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiye’deki parlamento sistemini başkanlık sistemine dönüştürmek için halkı “Evet” demeye çağırıyor.
Getirilmek istenen yeni sistemin modern dünyada bir benzeri yok. Hükümetin yürütme adına sahip olduğu hem yasama hem de yargı organlarını tek bir adamın elinde toplayan bir sistem. Bu kişi 2003’ten bu yana önce başbakan sonra da Cumhurbaşkanı olarak sürekli gücü elinde tutan Erdoğan’dan başkası değil.
Anayasa paketi Erdoğan’a göre uyarlandı
Şaşırtıcı olmayan bir şekilde, referandum derin bir bölünmeye yol açıyor. Hükumet elinde bulundurduğu tüm organları kendi mesajını yaymak ve muhalif görüştekileri bastırmak için kullanıyor. Yüzde 90’ını doğrudan ya da dolaylı olarak hükumet tarafından kontrol edilen Türk medyası tamamen korkutuldu. En az 81 gazeteci hapse atıldı. Eleştirilerin tek yapılabildiği alan olan sosyal medya ise sürekli izlenmekte. Özellikle Erdoğan’ı eleştiren bir tweet sizi kolayca hapse sokabilir. Bir çok haber sitesi yasaklandı ve değişikliklere karşı kampanya yürüten bir çok insan tutuklandı.
Hazırlanan anayasa değişikliği Erdoğan’a göre uyarlandı. Şimdiye kadar parti ile ilişiğini kesen cumhurbaşkanı artık partisine liderlik yapabilecek. Partisi iktidarda olsa bile. Yalnız kendisine karşı sorumlu olan ve parlamento üyesi olmasına gerek olmayan kabine üyeleri atayabilecek. Kimseye danışmadan istediği kadar başkan yardımcısı atayabilecek. Tüm üst düzey devlet görevlilerini atayabilecek. Doğrudan veya dolaylı olarak yüksek yargı üyelerini anayasa mahkemesi dahil kendisi seçecek.
Pakette saklı maddeler var: Türkiye polis devlet olabilir
Anayasa paketinde gizli taşlar var. Bunlardan biri, Devlet Denetleme Kurulu yetkileri üzerinde yapılan bir iki kelimelik değişiklik. Yeni sistemde başkan, sendikalar, iş odaları, futbol kulüpleri ve kar amacı gütmeyen kuruluşlar da dahil olmak üzere kamu ve özel kuruluşlarının faaliyetlerini denetleyebilecek. Bu değişiklik ile Devlet Denetleme Kurulu’na savcılık makamı yetkileri veriliyor. Bu da Cumhurbaşkanının ülkeyi polis devlete çevirecek yetkiye sahip olması anlamına geliyor.
Cumhurbaşkanı mevcut sistemde 2019 yılından başlayacak ikinci 5 yıllık dönemi ile görev süresini tamamlayacaktı. Yeni sistem ile görev süresi dolmadan erken seçim yapılması halinde kendisine 3. dönem seçilme hakkı tanıyor. Erdoğan yeni sistem ile görev süresini önümüzdeki iki yıl hariç 14 yıl daha uzatabilecek.
Erdoğan, "Hiçbir Avrupalı güven içinde yürüyemez" dedi
Hükümet muhalefeti susturmak için elindeki tüm avantajlardan yararlanıyor ancak yine de çok yakın bir yarış devam ediyor. Görünen o ki Erdoğan ve AKP panikliyor. Başkan Erdoğan ve yakınları referandumda “Hayır” diyecek muhalifleri vatan hainliği ile suçluyor. Referandumda değişikliklere karşı “Hayır” kampanyası yürüten siyasilere bir takım resmi bahaneler ile engel çıkarılmakta. Avrupa hükumetleri AKP’nin Avrupa’daki Türklere referandum çalışmalarını engelleyince Erdoğan ve ekibi Almanya ve Hollanda’ya karşı aynı meydan okumalarla cevap verdi. Almanya ve Hollandayı Nazizm ile suçlayan Erdoğan, görünen o ki “Evet” oylarını Batı karşıtlığı ile ateşleme riskini aldı. “Eğer Avrupa bu şekilde devam ederse” diyen Erdoğan, “Hiçbir Avrupalı dünyanın hiçbir yerinde sokaklarda güven içinde yürüyemez” ifadelerini kullandı.
“Evet” çıkarsa Türkiye çöker
Referandumun sonuçları Türkiye için basit. “Hayır” sonucu belirli bir süre bilinmezlik ve belirsizliğe yol açma potensiyeline sahip. Bunun aksine “Evet” çıkarsa, Türkiye tıpkı Venezuela’da yaşananlara benzer dehşet verici bir çöküş riski yaratan bir şekilde otoriterliği kurumsallaştıracaktır. Ancak Türkiye Venezuela’dan çok daha önemli. Her iki durumda da kriz kaçınılmaz. “Hayır” sonucu Erdoğan ve onun AKP’si için şok edici bir etki oluşturabilir. Alternatif lider arayışları doğurabilir. “Evet” sonucu ise hesaplaşmayı sonraya erteleyebilir.
Türkler oyunun kuralları adil değilse sisteme karşı geliyor
Paradoksal olarak Türk yetkililerinin sürekli laf attığı Avrupalı ve Amerikalı liderler de yeni sistemin reddi ile oluşabilecek potansiyel bir istikrarsızlık ve belirsizlikten korkuyorlar. Dolayısıyla Erdoğan’ın etkili bir çoğunlukla kazanması için sessizce desteklemekteler. Onların ve Türkiye’nin geri kalanının bir sürprizle karşılaşacak olma şansı var. Türkler, oyunun kuralları adil değil diye düşündükleri zaman sisteme karşı gelme eğilimindedirler. Hiç kimse oylamanın Erdoğan’ın planladığı şekilde gerçekleşeceğini varsaymamalı.
Henri J. Barkey, Washington’daki Woodrow Wilson Düşünce Merkezinde Türkiye ve Kürt konuları uzmanıdır. Yazının İngilizcesi Washingtonpost da yayınlandı.
------------------- 0 --------------------
The Times'dan Roger Boyes; Erdoğan'a bölgede ihtiyaç var!
"Türkiye'nin kabadayı sultanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında daha fazla endişelenmeli miyiz?" sorusuyla başlayan yazıda, Batı'da AKP iktidarına farklı bakışların da olduğu ortaya konuldu. The Times editörü Roger Boyes'in yorumunda muhaliflerin, Erdoğan'ın referandumdan evet çıkması durumunda yetkilerini istismar edeceğini ve medyaya yönelik baskıları artıracağını, 'hayır' çıkması durumunda da olağanüstü hâli sonsuza kadar uzatacağını söylediğini aktardı. Yazının ilgili bölümleri şöyle:
"Buna rağmen bugün Ortadoğu'nun ihtiyacı olan şey, anayasal sınırları içinde hareket eden daha güçlü bir Erdoğan'dır.
"Erdoğan hiçbir zaman AB'nin veya Türkiye'nin kentli liberallerinin seveceği türden bir demokrat olmayacak. Ama Singapur'u bir nesil içinde üçüncü dünyadan birinci dünyaya taşımayı başaran Lee Kuan Yew gibi bir otokrat olabilir.
"Birinci Erdoğan, Arap Baharı'nda ülkelere örnek gösterilen bir modelin lideriydi. İkinci Erdoğan ise derin devlet korkusu ve Suriye'deki gelişmeler nedeniyle kimseye güvenmeyen bir otokrata dönüştü.
Türkiye'deki arkadaşlarım saflığımla dalga geçse de Pazar günkü referandumu kazanması durumunda üçüncü Erdoğan görebileceğimizi düşünüyorum. Sürekli arkasını kollamak zorunda olmayan, Esad rejiminin son yıllarında görevde olacak güçlü bir Türk lideri, tam da ihtiyaç duyulan şey. Vladimir Putin'in Şam'daki gücü azalırken Türkiye'nin bölgesel otoritesi yalnızca artabilir.
Kendisine daha çok güvenen bir Türk lideri, içerdeki muhaliflerinin de yalnızca farklı düşündükleri için terörist olmadığını kabullenebilir.
Eğer Batı Erdoğan'ı rehabilite etmek istiyorsa, hem Batı'nın hem de Rusya'nın askerliğini yapan Kürt militanlarla ilişkisi problemini çözmek zorunda.
Suriyeli Kürtleri nazikçe yüzüstü bırakmamız lazım: Bağımsız bir Kürdistan kurmalarına izin verilmeyecek."
------------------- 0 --------------------
Die Welt; 'Avrupasız Erdoğan ayakta kalamaz!'
Peki, ya referandum başarısız olursa? Cumhurbaşkanı o zaman mümkün olduğu kadar yakın bir tarihte erken seçimlere giderek, anayasa değişikliklerinin hayata geçirilmesinin önünü açacak olan üçte ikilik çoğunluğa ulaşmaya çalışacaktır. Bu ise, en yüksek düzeyde istikrarsızlığın ve güvensizliğin hakim olacağı bir senaryo olacaktır. İktidar teknokratı Erdoğan, farklı görüşte olanlara yönelik baskı politikasını daha da yoğunlaştıracak, Yeni Osmanlıcılığı tetiklemeye devam edecek, milliyetçiliği ateşleyecek ve toplumda kutuplaşmaya oynayacaktır.
Avrupa Birliği ile gerilim de geçici olarak artacaktır. Genelde pek söz dinlemeyen Avrupalılar, dış kaynaklı tehditkar karanlık güçler kurgusuna gayet iyi uyuyor. Ama Erdoğan er ya da geç yine Avrupa'nın kollarına geri dönecek, zira Avrupasız bir Erdoğan hayatta kalmayı başaramaz. Tek seçeneği var, o da Avrupa.
abc