Küçük çiftçiliği de bitiriyorlar!
Dün Resmi Gazete’de yayımlanan DSİ tebliğiyle sulama özelleştirmelerini kolaylaştırmaya yönelik bir adım atılırken küçük çiftçiliği bitirmeye yönelik bir düzenleme de yapılmış oldu...Küçük çiftçinin suyunu da kesecekler

Dün (6.9.2018) Resmi Gazetede, Devlet Su İşlerinin (DSİ) bir Tebliği yayımlandı...
Tebliğde, vadesi gelmesine karşın çiftçilerin ödeyemedikleri sulama, işletme, bakım hizmeti ve tarımsal sulamada kullandıkları elektrik borçlarının, devletçe ödenecek tarımsal destek hakedişlerinden kesilmesi öngörülüyor...
Çiftçinin tarımsal sulamada kullandığı elektrik borçlarının, tarımsal destek ödemelerinden kesilmesi yeni bir uygulama değil.
DEVLET ELEKTRİK DAĞITIM ŞİRKETLERİNDEN SONRA SULAMA BİRLİKLERİNİN DE TAHSİLDARI OLDU
Devlet 2014 yılından bu yana elektrik dağıtım şirketlerinin tahsildarı gibi çalışıyor. Her yıl çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararlarına göre, elektrik borcu olan çiftçiler Ziraat Bankası’na bildiriliyor. Banka şubeleri çiftçinin alacağından kestikleri paraları şirketlere aktarıyor.
DSİ Tebliğinde yeni olan şu: Çiftçinin sulama birliklerine olan, işletme ve bakım ücreti; su kullanım hizmet bedelinin de aynı yöntemle tahsil edilmesi öngörülüyor.
2018 yılına değin çiftçilerden kullanım, işletme, bakım ücreti gibi adlar altında para alınmadığı için Bakanlar Kurulu Kararlarında düzenleme gerekmiyordu.
SULAMA BİRLİKLERİ: ÖZELLEŞTİRMENİN İLK ADIMI
Baskın seçimin hemen öncesinde, 2018/Mayıs ayında, 6200 sayılı DSİ yasasında sulama birliklerinin özelleştirilmesi ve çiftçinin kullandığı suyun ücretlendirilmesinin de öngörüldüğü bir dizi değişiklik yapıldı. Elektrik dağıtım şirketlerinin alacaklarını güvenceye almak amacıyla uyguladıkları yöntemi, sulama tesislerini satın alacak şirketlere de yaygınlaştırdılar. Yasayla bu görev DSİ’ne verildi. Dün yayımlanan Tebliğle uygulamanın esaslarını belirleniyor.
AKP, 2011 yılından bu yana çiftçinin kullandığı suyu ticarileştirecek adımlar atıyor.
Sulama birlikleri, 2005 yılında yürürlüğe giren Mahalli İdare Birlikleri Yasasıyla kurulmuştu. Yasada, İl Özel İdareleri ile kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine konulan ödeneklerle desteklenmesi öngörülüyordu. 2011 yılında çıkarılan Sulama Birlikleri Yasasıyla kamu desteklerinden yoksun bırakıldılar. Giderlerini, yalnızca elde edecekleri gelirleriyle karşılamak zorunda kaldıkları için zorlanıyorlar.
DSİ Yasasında Mayıs/2018’de yapılan değişikliklerle özetle şu oyun tezgahlanmaya çalışılıyor: Su, kanallarla/borularla çiftçinin tarlasına kadar getirilecek; hizmet bedeli çiftçiye fatura edilecek; tarlaların başına konulan vana ve sayaçlarla kullandıkları su bedeli belirlenecek; ödemeyenlerin suyu kesilecek ve icra yoluna başvurulacak.
Büyük üreticiler kuşkusuz, su bedelini ödemekte zorlanmayacaklardır. Ancak, tohum; gübre; piyasa; iklim koşulları ve borçlarıyla boğuşan küçük çiftçiler, üretim yapma araçlarından yoksun kalacak ve zorunlu olarak tarımdan dışlanacaklardır.
TÜRKİYE SANAYİLEŞEMEMEKLE KALMADI TARIMDAN DA OLDU
1960’lı yıllarda Avrupa’nın bakkalı, kasabı, manavı olun diyenlere kızıyor, biz sanayileşmeyi hedefliyoruz yanıtı veriyorduk. Sanayileşemediğimiz bir yana tarımdan da olduk.
Bu saçmalıkları, yanlış politikalar diye küçümseyemeyiz: Siyasi bir tercihtir ve Ülkenin tarımsal sulamada kullanılan suyunun uluslararası dev tekellere pazarlanması için yapılmaktadır.