AKP'li vakıftan SKANDAL RAPOR
Hükümete yakınlığıyla bilinen SETAV, gazetecileri fişleyen rapor yayınladı. İlk tepki Gürsel Tekin'den geldi.AKP'li vakıftan skandal rapor
İnternet sitesinin hakkımızda sayfasında
"siyaset, dış politika, ekonomi, toplum ve medya, hukuk ve insan
hakları, güvenlik, strateji, eğitim ve sosyal politikalar, Avrupa
araştırmaları ve enerji direktörlükleri bünyesinde bilgi üretmeyi ve
üretilen bilimsel bilgiyi sorun çözücü formüller halinde sunmayı"
hedeflediğini öne süren ve hükümete yakınlığıyla bilinen SETAV (Siyaset
Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı), son raporuyla yine dikkatleri
üzerine çekti...
"Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları"
adıyla yayınlanan ve "Raporda ele alınan medya kuruluşları kuruluşundan
bugüne incelenirken mecraların Türkiye için kritik olaylardaki tavrı da
ölçülmeye çalışılmıştır. Ayrıca çalışan profili incelenerek uluslararası
medya kuruluşların çalışanlarının geçmişte hangi mecralarda görev
yaptığı ağ analizleriyle ortaya konulmuştur." ifadeleriyle tanıtılan
raporun; "çalışan profili analizi" adı altında gazetecileri fişlemekten,
doğruluğu kanıtlanmış haberleri "propaganda" olarak sunmaya ve haberler
üzerinden yayın politikası atfetmeye kadar gittiği görülüyor.
Hükümete yakınlığıyla bilinen vakfın yayınladığı rapora siyasilerden ilk
tepki, CHP' İstanbul milletvekili Gürsel Tekin'den geldi. Tekin, sosyal
medyadan raporu paylaşarak yaptığı açıklamasında vakfın araştırma adı
altında gazetecileri hedef gösterdiğini belirtti.
Gürsel Tekin,
paylaşımında "Raporun dili ve içeriği en hafif tabirle basın
mensuplarını hedef gösterici bir mahiyettedir. Hükümete bağlantılı bir
vakfın bu şekilde bir rapor hazırlaması da basın özgürlüğünü
kısıtlayıcı, otosansür mekanizmasını zorlayan anti demokratik bir
adımdır. Basın özgürlüğü düşünce ve ifade özgürlüğünün ayrılmaz bir
parçası olduğu gibi, temelde bir kamu denetim aracıdır. Basın
mensuplarını çalıştıkları iş yerleri üzerinden baskı altına almaya
çalışmak önce basın özgürlüğüne sonra halkın haber alma hakkına yönelik
saldırıdır." ifadelerini kullandı.
Tekin, açıklamalarında "Hükümetin
kimi zaman kamu gücüyle, kimi zaman kamu bankalarından alınan kredilerle
tüm basını kontrol altına alarak, monopol kurduğu aşikar. 2018
Uluslararası Basın Enstitüsü Raporu’na göre, AKP iktidarının medyayı
kontrol etme oranı yüzde 95'e ulaştı. AKP kontrolündeki medyada
çalışanlar parti propagandasına uygun hareket etmezlerse işsiz
kalıyorlar, AKP kontrolü dışındaki medya organlarında çalışanlar ise
mali baskı ve yargı gücü ile sindirilmeye çalışılıyor. AKP'nin medya
üzerinde hakimiyet kurmak için açtığı savaşın sonunda Türkiye dünyanın
en çok gazeteci hapseden ülkesi oldu. Türkiye basın özgürlüğü bakımından
180 ülke arasında 157'inci sırada. Zambiya, Zimbabve ve Nijerya'da
basın mensupları daha özgür şartlarda çalışıyor." ifadeleriyle de
sayısal verilere yer verdi.
Yabancı basın kuruluşlarının Türkiye'de bulunmasını ve kitlelere
ulaşmada daha etkili olmasını başarılı ve saygın gazetecilerin AKP
medyasında barındırılmamasına bağlayan Tekin, "Yabancı basın ajanslarını
daha çok kişiye ulaştıran yapısal neden açık. Başarılı ve saygın
gazeteciler AKP medyasında çalışamıyor, bu ajanslarda yer bulabiliyor,
halk da AKP propaganda makinasından gerçekleri öğrenemediği için bu
haber ajanslarını takip ediyor. AKP basının hükümete şakşak mekanizması
değil millet adına kamuyu denetleyen demokrasinin temel bir kurumu
olduğunu kabul etmek zorunda. Gerçekleri kabul etmeye, bunların üstünü
örterse görülmeyeceğini sanan zihniyet hem akılsızlık hem de
ahlaksızlıktır. Ünlü Osmanlı devlet adamı Ali Paşa diyor ki: "Halkın
iyiliğinden başka bir şey düşünmeyen bir hükümet için basın özgürlüğü
nimettir." Basın özgürlüğünden ancak halka karşı suç işlemiş gafiller
rahatsız olur. Elinizde bunca para, imkan, gazete, televizyon var.
Hiçbiri okunmuyor, millet takip etmiyor, bin dereden boca ettiğiniz
yalanlara kimse inanmıyor. Kabahat sizin. Sadece kulaklarınızın
duymasını istediğiniz şeyleri söyleyen bir yandaş medya ürettiniz. Bunu
değiştirin." ifadeleriyle de hükümete seslendi.
Araştırma vakfı olduğunu iddia eden SETAV'ın yayınladığı rapor,
uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye'deki çalışmalarını
incelediğini belirterek kuruluşların spesifik konuları nasıl
haberleştirdiğine göre siyasal tandansını belirlediğini öne sürüyor.
HDP'li vekillerin gözaltına alınmasının ve 15 Temmuz sonrası yapılan
haberlerin başta olmak üzere genel olarak Erdoğan'ı övmeyen herhangi bir
haberi dış mihrakların algı operasyonu olarak nitelendiren rapor,
bununla da kalmayıp, gazete çalışanlarının sosyal medya adreslerinde
yaptıkları paylaşımlara kadar fişleyerek gazetecileri hedef gösteriyor.
AKP hükümetinin "mega projeler" adıyla sunduğu projeleri direkt olarak
"mega proje" şeklinde lanse edip, bunlar hakkında yapılan haberleri
"eksik ve yanlı" olmakla suçlayan rapor; yeni havalimanının yapımında
yaşanan sorunların aktarıldığı bir haberi "kara propaganda", "eksik
bilgilendirme" olarak sunuyor.
Raporun gündeme gelmesinin ardından Çağdaş Gazeteciler Derneği, sosyal
medyadan yaptığı açıklamayla suç duyurusu çağrısında bulundu.
"Gazetecilerin, gazetecilik yapmalarına dahi tahammül edemeyen, tüm
gazetecileri belli kalıpta görmeyi hedef edinen, gazetecileri toplumun
bir kesimine hedef göstermekten çekinmeyen SETA'nın fişleme belgesi,
tarihimizde kara lekelerden biri olarak anılacaktır." ifadelerine yer
verilen açıklamada gazeteciler, "Türkiye'nin yeni 'medya andıcı' olarak
gördüğümüz bu fişleme belgesini hazırlayan zihniyeti kınıyor, tüm
meslektaşlarımızı basın ve kişisel özgürlüklerimize yapılan bu saldırıya
karşı durmaya ve hukuki haklarını kullanmaya davet ediyoruz."
ifadeleriyle dava açmaya çağrıldı.