'Türkiye'yi UÇURUMA sürüklüyor'
Alman basını Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın görevden alınması, Yunanistan’daki seçimler ve ABD-İran gerginliği ile ilgili yorumlara yer verdi...'Erdoğan ülkesini uçuruma sürüklüyor'
Frankfurter Allgemeine Zeitung, Türkiye
Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya'nın Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle görevden alınmasını yorumluyor...
"Faizler Erdoğan'ın
elinde" başlıklı yorumda şu satırlar göze çarpıyor:
"Erdoğan'ın motivasyonunun (görevden alma) nedeni, safları sıkılaştırmak
ve daha fazla gücü garanti altına almak istemesi. Çünkü yurt dışı ve
yurt içinde baskı altında. Özellikle de Rusya'dan füze alımı nedeniyle
yaptırım tehdidinde bulunan Amerikalıların baskısı altında. Erdoğan
mücadele etmek zorunda olduğunda en iyi ve en tehlikeli haline
bürünüyor. Kendiliğinden gönüllü olarak geri çekilmesi beklenmiyor. Daha
ziyade ülkesini uçuruma sürüklüyor. Merkez Bankası Başkanı'nın
görevinden alınması bunun başka bir işareti."
Alman gazetelerinde yer bulan bir başka konu ise Yunanistan'daki erken
genel seçimler. StuttgarterNachrichten seçimleri Yeni Demokrasi
Partisi'nin kazanmasını ve iktidardaki Syriza'nın yenilgi almasını
yorumluyor:
"Görevinden ayrılacak olan Başbakan Tsipras son olarak seçmenleri basit
seçim hediyeleri ile kandırmayı denedi, ikramiye ödemeleri yaptı ve
emekli aylıklarının artırılacağını vadetti. Yunanistan'da bile böylesine
sadakaların etkisini gösterdiği zamanlar geride kaldı. Yunanistan'daki
seçim sonucu özellikle şu anlama geliyor: Popülizmin reddedilmesi.
Seçimin asıl anlamı bunun içinde gizli. Sadece Yunanistan için değil,
bütün Avrupa için."
DW'nun haberine göre, ABD ile İran arasında Tahran'ın nükleer programı
nedeniyle yaşanan gerginlik sürüyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung,
İran'ın nükleer anlaşmayla belirlenen uranyum zenginleştirme limitini
aşacağı yönündeki son açıklamasını yorumluyor:
"Avrupalıların, İran'ın nükleer programı
konusunda yaşanan sorunda arabuluculuk yapabileceği yönündeki beklentisi
giderek azalıyor. Hem ABD hem de İran'ı, ahenge giderek daha az hareket
alanı tanıyan bir yüzleşme mantığı yönetiyor. Washington'da azami bir
baskı dile getirilirken, Tahran belli ki nükleer anlaşmanın ihlal
edilmesi nedeniyle Avrupalıların daha fazla çaba için harekete geçmesini
umuyor ve bunun manevra alanını daralttığının farkında değil. İran
nükleer anlaşmayı ne kadar şiddetli ihlal ediyorsa, Avrupalılara bu
konuda bir tarafın yanında yer alması için yapılan baskı da o kadar
artıyor. Bunun hangi taraf olduğu açık. Öyle ya da böyle Donald Trump'ın
yanı."
Süddeutsche Zeitung'un ABD-İran gerginliği ile ilgili yorumu ise şöyle:
"Sonuçta bu çatışma sadece İran ve ABD arasında çözülebilir. Ancak Beyaz
Saray'daki Şahinler, İran'daki ekonomik kriz ve nadiren görülen
protestoları rejimin iflas edeceğinin işareti olarak yanlış
yorumladıkları sürece bu ihtimal dışı. Ve Tahran'daki güçlü sertlik
yanlıları, Suriye, Irak ve Yemen'deki başarılar ve Trump'ın tecrit edici
tepkileri nedeniyle Amerika'yı bölgeden nihai olarak çıkarabileceği
hayaline devam ettiği sürece de..."