Özgür medya ve bağımsız muhalefet, demokrasinin vitaminleridir
Özgür medya vebağımsız muhalefet, demokrasinin vitaminleridir
Emre KONGAR

Bağımsız muhalefeti ve özgür medyayı, COVID-19’a benzeterek virüs olarak niteledi.
***
Ben bu görüşe katılmıyorum:
Muhalefet ve medya, demokratik rejimin virüsleri değil, vitaminleridir.
1) Her rejimde iktidar vardır ama bağımsız muhalefet sadece demokratik rejimlerde olur.
2)
Özgür medya, bir rejimdeki yasama, yürütme ve yargı erklerine ilave
olarak sadece demokratik rejimlerde dördüncü kuvvet olarak kabul edilir.
Bir başka deyişle, muhalefet ve
medya, demokratik rejimlerde virüsler değil, onları güçlendiren, hatta
onların var olmalarını sağlayan vitaminlerdir.
Eğer bir rejimde bağımsız muhalefet ve özgür medya yoksa o rejim demokratik değildir.
***
Türkiye Cumhuriyeti, demokratik rejimi tanımlayan ve bu rejimi hedefleyen bir anayasaya sahiptir:
I. Devletin şekli
MADDE 1. - Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
II. Cumhuriyetin nitelikleri
MADDE
2. - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine
bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
III. Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkenti
MADDE 3. - Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür.
Dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Milli marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
IV. Değiştirilemeyecek hükümler
MADDE
4. - Anayasanın 1’inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu
hakkındaki hüküm ile 2’nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve
3’üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif
edilemez.
***
Anayasanın bu açık hükümlerine karşın, cezaevleri, muhalefet partilerine mensup politikacılar ve medya mensupları ile doludur.
Konunun bir rejim, bir de insani boyutu var.
Rejim boyutunu yukarıda yazdım.
İnsani boyutuna bakarsak:
Bu satırları koronavirüs salgını dolayısıyla ilan edilmiş olan sokağa çıkma yasağı altındaki bir kentte, İstanbul’da yazıyorum.
Bu
yazıyı, yasağın ilan edildiği 32 kentte okuyanlara, iki günlük hafta
sonu “ev hapsinin” bile insanlara ne kadar ağır geldiğini, kendi
hissettikleri duygular bağlamında anımsatmak isterim.
(Ayrıca
bu vesile ile bütün ekonomik ve psikolojik sakıncalarına karşın,
COVID-19 ile mücadele için, bütün yurtta derhal iki haftalık sokağa
çıkma yasağı ilan edilmesinden yana olduğumu da belirteyim.)
Lütfen biraz empati yapın:
Haksız,
hukuksuz ve adaletsiz olarak hapis yattığını düşünen (bir bölümü de
gerçekten öyle olan) insanların bir de salgın hastalığa yakalanma ve
ölüm tehlikesiyle burun buruna yaşadıklarını düşünün!
***
Özgür medya ve bağımsız muhalefet virüs müdür, vitamin midir sorusunun yanıtı Anayasa’nın ikinci maddesinde açıkça verilmiştir.
Olayın hem rejim boyutunu hem de insani boyutunu çözmek için çok basit bir şey istiyorum:
Anayasa’nın ikinci maddesinde tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti’nin özelliklerine uyulsun!