“Yeni Cami'de dilenip, Sultanahmet'te sadaka verilmez”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, salgın sürecinde İtalya ve İspanya'ya yapılan yardımlarla ilgili, "Madem durumun var, önce sıkıntı çeken insanına yardım yap. Aç karınların böyle hikayelere karnı tok" ifadelerini kullandı...Akşener:
"Madem imkanın var önce kendi insanına yardım et"
Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine göre,
iktidarın bağış kampanyası için “Yeni Cami'de dilenip, Sultanahmet'te
sadaka verilmez” benzetmesi yapan Akşener'e, “bunun ileri bir benzetme
olup olmadığını” sordum. Akşener, şu cevabı verdi:
‘VATANDAŞINA IBAN, İTALYA VE İSPANYA'YA YARDIM'
* Hayır düşünmedim. Sayın Erdoğan'ın yaptığının tam tarifi buydu.
Vatandaşına IBAN göndereceksin, sonra fert başı geliri 30 bin doların
üstünde olan İtalya'ya, İspanya'ya ‘Yardım gönderdik' diye caka
satacaksın.
* Böyle komedi olabilir mi? Böyle bir anlayış devlet ciddiyetine
yakışmaz. Cumhurbaşkanları kendi vatandaşları sıkıntı çekerken,
uluslararası alanda kişisel PR çalışmalarına giremezler. Devlet yönetme
yetkisinin getirdiği sorumluluk her şeyin önüne, ülkeni, vatandaşını
koymaktır.
* Kendi imajını milletinin sağlığının önüne koyan bir zihniyetle devlet
yönetilmez. Bizim çağrımız çok net. Madem ona buna yardım gönderecek
durumun var, önce sıkıntı çeken, açlık çeken insanına nakit yardımı yap.
* Bu büyük millet gerekirse birbirine yardım eder. Ama önce sen devlet
olarak vatandaşının yanında durmak zorundasın. Maalesef krizi değil,
algıları yönetmeye çalışıyorlar.
ÇALIŞMALARINI EVİNDE SÜRDÜRÜYOR
Salgın günlerinde kendisini İstanbul Beylerbeyi'ndeki evinde izole eden
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, çalışmalarını evinden sürdürüyor.
* Kendi vatandaşından para isteyerek zedeledikleri itibarı, Avrupa'ya
yardım ederek toplamaya çalışıyorlar. Aç karınların böyle hikayelere
karnı tok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Tekalifi Milliye” örneği için Akşener şunları
söyledi:
* Vatandaş, devletini yanında görmek istiyor, devletine ihtiyaç duyuyor.
Devleti yönetiyorsan bunun gereğini yerine getireceksin. ‘Ben kredi
vereyim, parayı vatandaş versin' diye bir anlayış olamaz.
* Böyle zamanlarda devlet adamının aklına konut kredisi limiti artırmak,
uçak biletinin KDV'sini düşürmek, Kanal İstanbul ihalesi yapmak gelmez.
Devlet adamlığı, yaraya çare olmaktır.
* Çıkarsın, ‘Aile başına şu kadar yardım yapıyorum' dersin. Ya da
dönersin vatandaşına, ‘Benim param yok ey milletim, sizden borç
istiyorum' dersin. Tekalifi Milliye böyle olur.
* Kaldı ki Sayın Erdoğan'ın bahsettiği Tekalifi Milliye, ülkeyi düşman
işgalinden kurtarmak için yola çıkmış o kahramanların milletten
talebiydi.
* Onlar; saraylarda sefa sürüp, lüks arabalarla, 500 milyon dolarlık
uçaklarla gezmiyorlardı. Onlar; cephede, kelle koltukta vatan
kurtarıyorlardı.
‘ZÜL SAYIYORUM, AYIP'
Meral Akşener, CHP'li belediyelerin bağış toplamasının yasaklanmasını
ise şöyle değerlendirdi:
* Bu konuyu konuşmayı bile zül sayıyorum. Millet can derdindeyken siyasi
hesaplarla kanunsuz işler yapılmasını ayıplıyorum. Belediyelerimizin
bağış toplaması yasaldır.
*‘ Devlet içinde devlet' gibi ithamlarla, böylesine ulvi bir çabayı
kirletmeye kalkmasını gerçekten ayıplıyorum. Milletimiz bunca sıkıntıyla
boğuşurken omuz vermeyen iktidarın, devlet yetkilerini böyle pervasızca
kullanmasını da kınıyorum.
* Gerçekten yazık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sonrasında
Sayın Erdoğan'ın keyfine esir bir ülke haline geldik, bu gerçekten çok
üzücü.”
Akşener, Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk'ün sorularını yanıtladı.
AKŞENER NE YAPARDI?
Akşener'e, “İktidarda siz olsaydınız, bu süreçte acil olarak hangi
adımları atardınız?” diye sorduğumda şu karşılığı aldım:
* Salgın bölge ülkelerine ulaştığı anda tüm sınırları kapatırdık. İşin
uzmanlarını toplar ve onların önerilerine, siyasi ya da ekonomik maliyet
hesabı yapmadan uyardık.
* Hiçbir hesap, vatandaşımızın sağlığından kıymetli değil.
Vatandaşlarımızın karşılaşacağı ekonomik sıkıntılara karşı önlem almak
için, ekonominin tüm çarklarını bir araya getirir ve ortak bir yol
haritası çıkarırdık.
* Ortak akılla süreci nasıl yöneteceğimizi planlardık. Salgın ülkemize
ulaştığında ise 3 haftalık bir zorunlu karantina ilan ederdik.
KOLTUĞU DÜŞÜNÜRSEN
* Vatandaşlarımızın mağdur olmamaları için nakdi yardımın da olduğu güçlü
bir ekonomik paket açıklardık. Faturaları durdurur, borçları erteleyip
yeniden yapılandırır, nakdi yardım için kaynakları seferber eder,
işletmelerin ayakta kalması için gerekli düzenlemeleri yapardık.
* Bu saydıklarım haftalar sürecek işler değil. Ama önceliğiniz
vatandaşınız olursa… Peki önceliğiniz koltuğunuz olursa ne olur? İşte
bugün olanlar olur.
* Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşından IBAN numarası isteyip destek olmak
yerine, ona IBAN numarası verip para ister.
İKTİDARA 5 MADDELİK ACİL ÖNLEM PAKETİ
İktidarın, salgına karşı ek önlemler alması, salgının ciddiyetini
gösteriyor. Bu durumda alınması gerekli acil önlemlerin neler olduğunu
ise Akşener şöyle sıraladı:
1- Hemen bir zorunlu karantina ilan edilmesi ve buna paralel olarak da
ekonomik destek paketinin, corona salgınından birincil derecede
etkilenip zora düşen vatandaşlarımıza, direkt nakit yardımı da içerecek
şekilde, milli gelirimizin en az yüzde 7'si seviyesine genişletilmesi.
2- Karantina süresi içinde yoğun bir tarama kampanyası yapılıp, Covid-19
vakalarının daha geniş ölçekte belirlenerek haritalandırılması. Tanı
konulan hastaların yakınlarının da takibe alınması.
3- Bir an önce ölüm oranını düşürmeye dönük tedavi metotları ve aşı
geliştirmeye dönük, devlet, özel sektör ve akademinin iş birliğinde bir
bilimsel seferberlik başlatılması.
4- Sağlık çalışanları için çift maaş uygulamasına geçilmesi ve hayatını
kaybeden sağlık çalışanlarının eş ve çocuklarına şehit yakını haklarının
tanınması.
5- Evde kalmayı kolaylaştırıcı ve teşvik edici adımların artırılarak,
vatandaşımızın gösterdiği büyük özveri ve dayanışmanın desteklenmesi.
Bugün, TBMM'de infaz yasası teklifi ele alınacak. Akşener, partisinin bu
konudaki tavrını şöyle anlattı:
*Kadına şiddet uygulayanlar, çocuklarımızı istismar edenler ve
uyuşturucu satıcılarının yararlanabileceği hiçbir çalışmanın yanında
olmayız.
Teröristlerin, Cumhuriyete, bayrağımıza ve Atatürk'e karşı
işlenmiş suçların kapsama alınmasının karşısındayız.
* Gece yarısı bir önergeyle ek yapabiliyorlar. Böyle bir adıma karşı
iktidarı uyararak ön aldık. MİT mensubumuzun cenazesinin haberini yapan
gazeteciler, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel tutuklandı.
* Teklifte değişiklik istedik, onların da yararlanmasını önerdik. Yeni
mağdurlar yaratmanın anlamı yok.”