‘Anneler Günü’ için, ulu önderin annesinin öyküsü
Cumhuriyet, ‘Anneler Günü’ için, ulu önderin annesinin öyküsünü derledi... Annelik öyküsü bir rüyayla başlayan Zübeyde Hanım’ın sonu da yine bir rüyayla yazılır.Ulu önderin annesi, Zübeyde Hanım
Cumhuriyetin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın öyküsü, bir rüya ile
başlar. Uykusunda sarışın yeşil gözlü bir kadın gören Atatürk’ün babası
Ali Rıza Bey, her yerde aradığı bu “rüyalarının kadınını” Zübeyde
Hanım’la tanışınca bulur.
Annelik öyküsü bir
rüyayla başlayan Zübeyde Hanım’ın sonu da yine bir rüyayla yazılır.
Atatürk, Eskişehir’de bir yurt gezisindeyken bir gece rüyasında annesini
bir hortumun alıp götürdüğünü görür ve aynı gün, Zübeyde Hanım’ın da
ölüm haberinin telgrafı gelir...
Atatürk’ün kız
kardeşi Makbule Hanım’ın anılarında anlattığına göre, Zübeyde Hanım ve
Ali Rıza Bey’in tanışmalarının ardında “efsanevi” bir hikâye vardır.
Buna göre Ali Rıza Bey, bir gece rüyasında kendini büyük bir konağın
bahçesinde dolaşırken görür. Bu bahçede durmadan akan bir su kaynağı
vardır ve o kaynağın başında da altın saçlı, yeşil gözlü bir kadın
duruyordur.
Ali Rıza Bey kadına yaklaşır ve tam
yanına geldiğinde başına ak sakallı bir adam dikilir. Bu ak sakallı
adam, Ali Rıza Bey’e altın saçlı kadını göstererek “Senin kısmetin
budur” der. Uykusundan heyecanla uyunan Ali Rıza Bey de her yerde bu
altın saçlı kadını aramaya başlar.
‘İĞNELİ’ KARŞILAŞMA
Hıfzı
Topuz’un “Gazi ile Fikriye” kitabında anlattığına göre, Zübeyde Hanım
da bu sıralarda Langaza’da yaşamaktadır. Bir gün temizlik yaparken
dizine bir iğne batar ve kimse çıkartamaz. Çıkartacak birini bulmak için
Selanik’e gitmek zorunda kalan Zübeyde Hanım, burada Ali Rıza Bey’le
karşılaşır ve böylece rüyada görülen o altın saçlı, yeşil gözlü kadın
bulunmuş olur. Bir süre sonra da ikili evlenir.
İLK ÇOCUĞU FATMA
Evliliğin
ardından Zübeyde Hanım için zorluklarla dolu bir hayat başlar. 1871
yılında ilk kızı Fatma dünyaya gelir. Ardından da Ahmet adında bir oğlu
olur. Ancak hastalık Zübeyde Hanım’ın çocuklarının peşini bırakmaz. Önce
Fatma yaşamını yitirir. Sonrasında aile sürekli haydutlar tarafından
rahatsız edilir. Ali Rıza Bey, haydutlar tarafından Zübeyde Hanım’ın
kaçırılmasına dair bir tehdit mektubu alır. Aile baskılara dayanamaz ve
taşınmak zorunda kalır.
ALİ RIZA BEY KAÇIRILIR
Bunlarla
beraber korkulan başa gelir ve bir gün Ali Rıza Bey’i eşkıyalar
kaçırır. Uzun günler yalnızlık ve umutsuzlukla boğuşan, acılarıyla ve
çocuklarıyla tek başına kalan Zübeyde Hanım, bir gece Ali Rıza Bey’in
eşkıyalardan kurtulmasıyla biraz olsun mutluluğa kavuşur. 1881 yılına
geldiğinde ise Selanik’teki pembe evlerinde Mustafa isimli çocuğunu
kucağına aldığında, Zübeyde Hanım’ın keyfi iyice yerine gelir.
ÇOCUKLARIYLA BİR BAŞINA
Ancak
bu durum uzun sürmeyecektir. Atatürk iki yaşına bastığında iki ağabeyi
de kuşpalazından yaşamını yitirir. Kendisi de kuşpalazı atlatan Atatürk,
yedi yaşında babasını kaybeder. Artık Zübeyde Hanım çocuklarıyla
beraber tek başınadır ve onların bütün sorumluluğunu omuzlarına alır.
Ömrünü çocuklarının iyiliğine adayan Zübeyde Hanım, Mustafa Kemal’in
üstüne çok titrer. Onun en iyi eğitimi alması için uğraşır. Hasta
olmaması için ona gözü gibi bakar. Başlarda çocuğunun bir hoca olmasını
istese de onu asker kıyafetinin içinde görünce Mustafa Kemal’le gurur
duyar.
SAVAŞLAR VE İŞGALLER...
Atatürk’ün
omuzlarına geçirdiği bu askeri üniforma, beraberinde ağır
sorumlulukları da getirir ve anne ile oğlun yıllarca ayrı kalmasına
neden olur. Mustafa Kemal 1911’de Selanik’ten ve annesinden ayrılır. O
cephelerde boğuşurken annesi de işgallerle boğuşur. Selanik 1912’de
işgal edilir ve Zübeyde Hanım kızı Makbule ile İstanbul’a kaçmak zorunda
kalır.
Göç ve savaşlar Zübeyde Hanım’ın sağlığını da kötü etkiler. Zor
koşullarda kalan Zübeyde Hanım, işgal yıllarını da İstanbul’da geçirmek
zorunda kalır. Aklıysa her zaman oğlundadır. Onu en son 1919’da, Milli
Mücadele’yi başlatmak için Samsun’a çıkmadan önce görecek ve sonra 3 yıl
boyunca evladından ayrı kalacaktır. 1922’de Mustafa Kemal, annesini
yanına, Ankara’ya alacaktır.
‘ANNEM ÖLDÜ, DEĞİL Mİ?’
Milli
Mücadele sona erdiğinde ise Zübeyde Hanım sağlık sorunları nedeniyle
yine evladından ayrılacak ve İzmir’e gidecektir. Hastalığı nedeniyle
burada kalan Zübeyde Hanım, yaşamını da burada yitirir. Annesi öldüğünde
Atatürk bir yurt gezisindedir. Ölüm haberi Eskişehir’e bir telgrafla
gönderilir.
Telgrafı okuyan Ali Çavuş, Mustafa Kemal’e annesinin
öldüğünü nasıl söyleyeceğini düşünürken, Atatürk ona şunları söyler:
“Boşuna uğraşma Ali, annem öldü değil mi? Rüyamda yeşil bir ovada anamla
el ele geziniyorduk. Bana bir şeyler anlatıyordu. Birden bir fırtına
çıktı, sel bastırdı, anamı aldı götürdü. Hiçbir şey yapamadım.”