'Türkiye İKİ KRİZ yaşıyor...'
Doların 7.27 TL seviyesine çıkması ile tüm zamanların rekoru kırıldı. Türkiye'nin İkiz Kriz yaşadığına dikkat çeken Prof. Dr. Veysel Ulusoy'a göre, IMF ya da Fed ile anlaşma yapılsa dahi kurda düşüşün geçici olacağını, doların ateşinin kalıcı olarak sönmesi için atılması gereken adımları sıraladı...Prof. Dr. Veysel Ulusoy
Cumhuriyet için analiz etti:
'Türkiye iki kriz yaşıyor'
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Yeditepe Üniversitesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Veysel Ulusoy, herkesin çok yakından takip
ettiği dolardaki yükselişin nedenlerini, kurun ateşinin nasıl söneceğini
adım adım değerlendirdi...
İşte Prof. Ulusoy'un değerlendirmelerinin
satır başları:
KRİZİN İLK SİNYALLERİ 2017'DE GELDİ
Döviz
piyasası gelişmiş ülkeler için belki de en can alıcı ekonomi
göstergelerine sahiptir. Ülke ekonomisinin gidişatını her yönüyle
belirleyen döviz bir bakıma tüm tüketici ve firmaları da yakından
ilgilendirir.
2008 global krizden sonra ABD
merkez bankası Fed kanalıyla piyasalara sunulan döviz miktarındaki
bolluğun faydası yaklaşık bir 8 yıl sürdükten sonra Türkiye ekonomisinde
üretim ve aşırı verimsiz yatırımların yarattığı parasal oynaklık 2017
yılının sonu itibariyle yaşanmaya başladı. Ani kesilen döviz akımı ve
yapılan tüm yanlış yatırımların dövize bağlı geri ödemelerinde yaşanan
zorluklar krizin ilk sinyallerini bu dönemde vermeye başladı. Burada
temel olarak tartışılması gereken birkaç noktayı işaret edelim
1.
Plansız ve etkinlikten yoksun döviz kaynakları ile yapılan bir kerelik
inşaat yatırımları “yalancı zenginlik” ile milli geliri artırdı gözükse
de, dış borç miktarında yarattığı geri ödenemez döviz borcu hacminde
inanılmaz artış yarattı.
2. İhracat gelirlerinin
dış borç geri ödemelerine turizmle beraber yaptığı göreceli katkının da
azalması bu borcun maliyetini yükselten ülke CDS (borcu geri ödeyememe)
primini yukarılara taşıdı.
3. YEP (Yeni Ekonomi
Programı) kapsamında belirtilen seviyenin bırakın 60 milyar lira
tasarrufu, merkez bankasının ihtiyaç akçelerinin hazineye yani devlet
harcamalarına aktarılması tüm bütçe planlarının bozulduğu gösterdi ve
piyasalar bunu olumsuz bir seyir olarak gördü.
4.
Geçen yılın aynı dönemine göre dar anlamlı para arzında yüzde yüzde
50’leri aşan bir oranda emisyon hacminin artması plansız, ani gereksinim
amacıyla para basıldığının göstergesi olarak ortaya çıktı. Daha da
önemlisi bunun nereye harcandığının bilinmemesi, işsizlik ve
“gelirsizlik” sorunu yaşayan halkın ihtiyaçlarına gitmediğinin ortaya
çıkması ile ekonomik güvende belki de son birkaç on yılın en düşük
seviyesine ulaşıldı.
5. Dövizin ateşini düşüren,
daha geniş anlamıyla döviz bazlı ödemelerde esnekliğin kaynağı olan
merkez bankası döviz rezervlerindeki yılbaşından bu yana 30 milyar dolar
civarındaki azalmaya ihracat gelirlerinde aylık yüzde 40’ları bulan
kayıplar ve 150 milyar dolar kısa dönemli borç ve faiz geri ödemesi de
eklenince dövizin ateşi yükseldi.
GELİRSİZLİK FOTOĞRAFI
Yükselen
döviz kurunun nedenleri arasında Covid-19 küresel sağlık krizi gözükse
de, bu krize yüzde 14 civarında bir işsizlik oranı, ikiz açık (bütçe
açığı ve cari açık), 2 haneli resmi enflasyon oranı ve en önemlisi de
gelirsizlik fotoğrafı ile yakalandık.
Ve doğal
olarak yaşadığımız “ikiz kriz” ile karşılaştık…. Yani 2018 yılından bu
yana devam eden kendi krizimiz ile Covid-19 sağlık krizi..
Buraya
kadar döviz kurlarının neden arttığını belirttik.. Bu alınması gereken
önlemler konusunda adım atılmadığı sürece yukarılara gidecektir.
KURUN ATEŞİNİN DÜŞMESİ İÇİN ATILMASI GEREKEN 10 ADIM
Döviz kurlarının yukarılara doğru gitmesini engelleyecek ekonomi politikalarını şöyle özetleyebiliriz:
1. Hükümetin ekonomi özellikle de harcama verilerinin şeffaf bir şekilde ortaya konulması.
2. Tüm harcama ve ödeme kalemlerinin mecliste ayrıntılı tartışılması.
3. Yeni bir bütçe planının yapılarak, yerine göre büyük projelerin yatırımlarının hemen durdurulması.
4. Hükümetin tüketim harcama kalemlerinin önemli derecede azaltılması.
5. Devlet tahvili (eurobond) kanalıyla yabancı merkez bankalarından uzun vadeli döviz girdisinin sağlanması.
6. Dış borçlarının ödenmesinin ertelenmesi için fon yöneticileri ile fikir birliği saplanması ve bu yolun zorla uygulanması.
7.
Basit gözükse de tarımsal üretim planı yapılıp, uluslararası ticarette
oluşan boşluğu dolduran bir ekonomik görünüm ortaya konulması.
8.
Yeni ve verimli “bebek endüstrileri” desteği ile genç beyinlerin
destekleneceği bir planın içeriğinde yapısal reformlara başlanacağı
haberinin piyasalara benimsetilmesi.
9. Etkin
bir faiz ya da gelir politikası ile yurt içi döviz mevduatının uzun
vadeli bonolar ile hazineye transferi konusunda adım atılması .
10. Hane halkına karşılıksız gelir aktarımı yapılması.
SAVURGANLIK BİTMEZSE ATEŞ DÜŞMEZ
Öte
yandan, IMF ile bir stand-by anlaşması yapmak ve/veya Fed ile swap
gerçekleştirmek belki de dövizin ateşini düşüren etkenler olabilir. Ama
ekonomimizdeki savurganlığın, yapısal bozukluğun, ahlaki dağılmanın ve
oy teorisine dayalı yalancı zenginliğin ortadan kaldırılmadığı sürece o
ateşin katlanarak geri döneceğini de öğrenmemiz gerekir. Ekonomiye güven
yapısal reformlardan geçer.
Şehriban KIRAÇ/Cumhuriyet