Bilim Akademisi Tayyip’e Mektup Yazdı!
Bilim Akademisi Yönetim Kurulu, koronavirüs salgınına dair neler yapılması gerektiği sorusuna yanıt verdiği bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Artış eğilimi hemen yeniden tedbirler getirilirse en kısa zamanda frenlenebilir” denildi...Bilim Akademisi Tayyip Erdoğan’a Mektup Yazdı!
Bilim Akademisi, yayımladığı açıklama hakkında, “Bu metin, kamuoyuna duyurulmadan önce Sayın Cumhurbaşkanı, Sağlık Bakanı, Sanayi Bilim Teknoloji Bakanı, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyeleri ve TÜBİTAK Başkanı’na birer mektup ile sunulmuştur” bilgilendirmesi yaptı...
“Covid-19 Salgınına Karşı Alınan Önlemlere Dair Bilim Akademisi Açıklaması” başlıklı metinde, “Bilimsel sonuçların verimli kullanılması için neler yapılmalıdır?” sorusuna, “Bilim insanları açısından”, “Kamuoyu açısından” ve “Karar vericiler ve yöneticiler açısından” olmak üzere üç başlıkta yanıt verildi.
Salgın hakkındaki veriler ve tartışmalarda şeffaflık sağlanmasının önemine işaret edilen açıklama aynen şöyle:
1. Salgının özellikleri
COVID-19 virüsünün sebep olduğu pandemi dünyayı öncekilerden farklı yeni ve çok bulaşıcı bir virüsün bilinmeyenleriyle karşı karşıya bıraktı.Bu bilinmeyenleri hızla öğrenmeye çalışırken çeşitli hatalar yapıldı. Hataları tekrarlamamak ve virüsü tanımak için insanlığın elindeki tek araç bilimdir; bilimin ürettiği kanıtlardan, gözlemlerden, tecrübelerden öğrenmek gerekir. Epidemiyoloji ve klinik araştırmalar kadar salgının ekonomik ve sosyal etkileri ile ilgili çalışmalar da ancak verilere dayanarak, bilim insanlarının serbest bilgi alış-verişi ile yapılabilir. Salgınların belirgin özelliği bulaştırıcı olanlarla henüz hastalığı kapmamış çoğunluğun temas sıklığına bağlı olarak katlanarak artmasıdır. Salgının, tedbir alınmadığında çok hızla artacağı buna karşılık tedbirlere de çok duyarlı olarak azalmaya geçebileceği görülmüştür. Bu sebeple hastalığın klinik özellikleri ve bağışıklığın yanı sıra toplumsal düzeyde olası temas sıklığını ve niteliğini verilere dayanarak analiz etmek ve çeşitli politikaların olası sonuçlarını zamanında öngörebilmek son derece önemlidir.
Salgın, aşı bulunmadıkça veya toplum içinde yaygın bağışıklık oluşmadıkça yayılmasını sürdürecektir. Bazı ülkeler salgını doğal seyrine bırakmayı deneyip bedel ödeyerek vazgeçtiler. Türkiye, isabetle, bu yola hiç gitmedi. Önemli olan uzun vadede yavaş ve kontrollü biçimde nihai dengeye gidilirken deneme yanılma, tedbir alıp gevşetme şeklinde zayiatı artırmamak, hastalık bulaşanları hem sayıca az hem zaman içinde yavaş yavaş artacak düzeyde tutmak ve ölüm riskini minimuma indirmektir. Salgını tıbbi, ekonomik ve sosyal açıdan iyi yönetebilmek için bilimsel araştırmaların çabuk ve verimli ilerlemesini sağlamaktan ve bilimin sonuçlarına göre politika çizmekten başka yol yoktur. Bunun için de mesela salgının ülke içinde nerelerde ne zaman ne sıklıkta görüldüğü, yaş gruplarına, çalışma şartlarına, semtlere ve işyerlerine dağılımı gibi verilerin açık olması ve bilimsel tartışmanın dikkat ve dürüstlükle yapılması gerekir.
2. Türkiye’de durum
Türkiye’de erken bir tarihte okulların kapatılması, özellikle bazı kapalı yerlerde toplu bulunmanın önlenmesi, riski en yüksek olan 65 yaş üstü nüfusun kısıtlanması gibi önlemler isabetli olmuş, salgın zayiatı bir ölçüde kontrol altına alınmıştır. Mayıs sonunda yeni vaka sayıları yavaşça azalmaktaydı. Zaman geçtikçe kendi tecrübelerimizden ve başka ülkelerin tecrübelerinden öğrenme imkân ve avantajı oluşmuştu.Bilim insanları kamuoyuna açıklanan kısıtlı veriler çerçevesinde dahi 1 Haziran’da tedbirlerin hepsinin birden ve aniden kaldırılmasının 15 Haziran civarında vakalarda yeniden artışa sebep olabileceğini öngörmüşlerdi. Bunu son günlerde açıkça görüyoruz. Hızlı açılmanın sonucu her gün 100 ila 250 kadar artan yeni vaka sayıları oldu. Yine bilim insanlarının 1 Haziran ve öncesinden söyledikleri gibi bu artış eğilimi hemen yeniden tedbirler getirilirse en kısa zamanda frenlenebilir.