Türkiye İşçi Partisi'nden 'Cumhur İttifakı'na SİYASİ ETİK çağrısı
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis'te basın açıklaması düzenledi.Erkan Baş'tan AKP ve MHP'ye siyasi etik çağrısı
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Erkan
Baş, Meclis'te haftalık basın toplantısında konuştu...
Erkan Baş konuşmasına "Tüm emekçileri, gençleri, kadınları sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum" diyerek başlarken, yurttaşlara sağlıklı günler
diledi.
Gezi Direnişi'nin 7. yıl dönümünde "Direniş sırasında kaybettiğimiz tüm
kardeşlerimizi sevgiyle andığımızı ifade etmek istiyorum" diyen Baş,
şunları söyledi:
'GEZİ DİRENİŞİ YOL GÖSTERİCİMİZ OLMAYA DEVAM EDİYOR'
"İktidarın hala en büyük korkularından birisi olan Gezi Direnişi,
milyonlarca yurttaşın dâhil olduğu tarihimizin en büyük halk
isyanlarından birisi olarak yalnızca geçmişimiz değil, aydınlık yarınlar
için yol göstericimiz olmaya devam ediyor.
7 yıl sonra bugün bir dizi iktidar yanlısı siyasetçinin ABD’de polis
tarafından öldürülen bir insan üzerinden polis şiddetini protesto eden
açıklamalarını görünce Gezi Direnişi sırasında aynı iktidarın emirleri
ile gencecik çocuklarımızı öldüren polis şiddetine işaret ederek devam
edelim. Bizim açımızdan herhangi bir baskıcı iktidara karşı sesini
yükselten, direnişler haklıdır. Buna karşı dünyanın neresinde olursa
olsun uygulanan devlet kaynaklı şiddet ise hem hukuk dışı hem gayrı
meşrudur."
'HALKA KARŞI SUÇ İŞLEYENLERİN KUTSAL KİTAPLARIN ARKASINA SAKLANMASI
TESADÜF DEĞİL'
ABD Başkanı Donald Trump'ın elindeki İncil'le kilise önünde yaptığı
konuşmayı hatırlatan Erkan Baş, "Burada özel olarak ABD’de yaşanan polis
şiddeti sonrasında Trump’un elinde İncil ile basının karşısına
çıkmasına işaret etmek istiyorum. Dünya’nın her yerinde otoriter
iktidarların, halka karşı suç işlerken dinin arkasına saklanmasını,
kutsal kitapların arkasına sığınması sadece bir tesadüf değil"
ifadelerini kullandı.
'AKP-MHP KRİZ DÖNEMİNDE 48 GÜN MECLİS'İ ÇALIŞTIRMADI'
Meclis'in, 23 Nisan özel oturumu sayılmazsa koronavirüs salgını ve
ekonomik krize rağmen AKP-MHP ortaklığı ile çalıştırılmadığını ifade
eden Erkan Baş "Bu AKP’nin Saray merkezli siyasal kurgusunun ve TBMM’ni
sadece Saray’dan gelen talimatların hayata geçmesi için kimi
prosedürlerin yerine getirilmesi gereken bir mekan olarak gördüğünün
göstergesi. Burada esas sorumluluk AKP-MHP çoğunluğunun olmakla birlikte
muhalefetin bu oyunu bozmak için gereken dirayeti göstermemesini de
büyük bir eksiklik olarak kayda geçirmek isterim" şeklinde konuştu.
TİP Başkanı konuşmasına şöyle devam etti:
"Sonuç olarak, AKP-MHP çoğunluğu patronlar ve iktidar açısından ihtiyaç
duyulan yasal düzenlemeleri yaptıktan sonra TBMM’yi fiilen
çalıştırmamış, şimdi de yeniden sadece kendilerinin ihtiyaç duyduğu
düzenlemeleri yapmak üzere 1,5 aylık yoğun bir mesai planlamış
durumdalar. Ardından zaten yasama yılının sonuna gelmiş olacağız ve TBMM
yeniden kapanacak."
'MECLİS'İN İLK GÜNDEMİ BEKÇİLER...'
Halk salgın ve krizle boğuşurken 48 gün kapalı olan Meclis'in tekrar
açılmasının ardından ilk gündemin mahalle bekçileri olduğunu belirten
Baş, "Örneğin biraz evvel polis şiddetinden söz ettik, şimdi Meclis
açılıyor ve ilk gündeme gelen mahalle bekçileri yasası oluyor….
Memlekette işsizlikten intihar vakalarının devam ettiği, asgari ücretin
açlık sınırının altında kaldığı, salgın günlerinde milyonlarca emekçinin
bir de yaşam mücadelesi verdiği bir tabloda 48 gündür çalışmamış olmak
yetmiyormuş gibi, iktidarın mahallelerdeki kolluk gücüne yeni yetkiler
tanıdığı bir kanun teklifi ile başlamak iktidarın Türkiye’ye nasıl
baktığına ilişkin bir görüntü veriyor.
Vatandaşa sadece daha fazla borç veriyorlar. Kredi ilan edip bayram
yapmamızı istiyorlar.
Elektrik, su, doğalgaz faturalarını ertelediler. Ödeyemedik, şimdi kredi
verip onları ödetip daha çok borca sokacaklar" ifadelerini kullandı.
'AKP VE MHP MESLEK ÖRGÜTLERİNİ ELE GEÇİRMEK İSTİYOR'
AKP ve MHP'nin barolar ve meslek örgütlerini ele geçirmek istediğini
söyleyen Erkan Baş şu ifadeleri kullandı:
"Memleketin her tarafını betona çeviren rantı anlayışa karşı halkın
haklarını, kamu adına koruma mücadelesi veren Mimar ve Mühendislerin
meslek örgütü TMMOB’ni ele geçirmeye çalışan bir planın hazırlıklarının
yapıldığını biliyoruz.
Türkiye’de hukuk ayaklar altına alınmış. İktidarın korunması muhalefetin
ezilmesi ve sindirilmesi için bir araca çevrilmiş durumda. Tüm hukuk
kurumları iktidara bağlanmış bir miktar bağımsızlığını korumaya çalışan
savunma örgütlerinin de tasfiyesi için Baroları hedef tahtasına
yerleştirilmiş durumda. 'Nasıl olsa çoğunluğuz baroları istediğimiz gibi
dizayn ederiz' düşüncesindeler."
TİP Genel Başkanı Erkan Baş konuşmasına şöyle devam etti:
'HAZİNEDEN ALDIĞINIZ MİLYONLARCA LİRAYI KONUŞALIM'
"Bütün bu tablo içerisinde bir de Siyasi Partiler Kanunu'nu, Seçim
Kanunu'nu, Milletvekili transferlerini, Meclis iç tüzüğünü tartışıyoruz.
Siz bir bütün olarak memleketi karanlık bir yere doğru antidemokratik
bir yönetimi kalıcılaştıracak adımlar atarak sürükleyeceksiniz ama öbür
taraftan biz bekleyeceğiz ki aynı yönetim Siyasi Partiler Kanunu'nda bir
demokratikleşmeyi sağlayacak... Böyle bir beklenti zaten tabiata aykırı
olur.
Kendilerinin 'etik dışı' diye tarif ettiği bir başlık var. Bu
parlamentoda 'milletvekili transferleri' başlığında ne olmuş? 2 TİP
milletvekili HDP listesinden girmiş, daha sonra kendi partilerine
katılmışlar, 2 SP milletvekili CHP listelerinden girmiş, DP 1
milletvekilini İYİ P. listelerinden sokmuş ve BBP de 1 milletvekilini
AKP'den sokmuş... Bu partiler yasaların izin verdiği bir biçimde
Meclis'e girmişler. Dikkat ederseniz hem Millet İttifakı içerisinde hem
Cumhur İttifakı içerisinde hem de bu iki ittifakın dışında duran HDP
içerisinde bu gerçekleşmiş.
Bunun dışında İYİ P’den AKP’ye 2 vekil
MHP’ye 1 vekil geçmiş. Cumhur’dan Millete 3 vekil geçmiş. Transferlere
'etik değil' diyen iktidar, ittifaklar arası tek vekil transferini
yapmış...
Daha bir yıl oldu, yerel seçimlerden bu yana kaç hafta 'a partisinden'
AKP'ye katılan belediye başkanlarına rozetler takıldı.
Hani siyasette
etik tartışıyorduk? Geride kalan dönemde bütün transferleri siz
yaptınız.
Ciddi tartışacaksak buyurun tartışalım. Yıllardır söylüyoruz; Siyasi
Partiler Kanunu 12 Eylül faşist cuntasının ürünüdür. Sizin
partilerinizin hepsi parası olanların konuşabildiği, etrafında
zenginlerin kümelendiği yöneticilerden ibaret. Bu ülkedeki milyonlarca
işçinin, emekçini, yoksulun, kadının, gencin siyaset yapma kanallarının
hepsini kapatmışsınız. Madem Siyasi Partiler Kanunu'nu konuşacağız,
Hazine'den aldığınız milyonlarca lirayı tartışalım. Milyonlarca lira
alan partiler var burada."
'İKTİDAR GENÇLERİ GÖZDEN ÇIKARDI'
"Genç kardeşlerimiz özellikle pandemi süresinde iktidarın gözden
çıkardığı topluluk haline gelmiş durumda. Akıl alır bir şey değil. Bu
memleketin en büyük ihtiyacı, nitelikli genç nüfusa sahip olması. Bu
memleketin geleceğini düşünen herhangi birisinin yapması gereken ilk şey
bu ülkenin gençlerinin hayatını güvence altına almak.
Gençlerin
özgürlüğünü, mutluluğunu, huzurunu, sağlığını düşünen politikalar
geliştirmektir. Ama ne yapıyorlar turizm patronları üç kuruş daha fazla
para kazanacak diye bu memleketteki binlerce genci sınav stresini
katlayan, sağlıksız ortamlarda sınava girmesine neden olan büyük
yanlışlara imza atıyorlar."