İstanbul Sözleşmesi AKP'yi karıştırdı!
AKP'li Kurtulmuş'un İstanbul Sözleşmesi açıklamalarının ardından açıklama yapan AK Parti'li Özlem Zengin, "Türkiye’de bir grup bütün kötülüklerin anası olarak İstanbul Sözleşmesi’ni görüyor" diyerek sözleşmeyi okumadan bir sürü iddia ortaya koyulduğunu söyledi.İstanbul Sözleşmesi AKP'yi karıştırdı:
AKP'li isimden sert sözler!
AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin,
İktidarın ve yandaşların ailenin birliğini tehlikeye düşürdüğünü iddia
ederek sürekli hedef haline getirdiği İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin
açıklama yaptı...
Zengin, "Türkiye’de bir grup bütün kötülüklerin anası
olarak İstanbul Sözleşmesi’ni görüyor" dedi.
Biz10 TV’de iktidarın son günlerde tartışmaya açığı İstanbul Sözleşmesi
ile ilgili konuşan Zengin şu ifadelere yer verdi:
"Bütün kötülükleri anası olarak İstanbul Sözleşmesi’ni görüyor. Nafaka,
eşcinsel evlilik diyor da yazmıyor bunlar bu sözleşmede. Hiç okumadan
bununla alakalı bir sürü iddia ortaya koyuyor. Bir şeyin başında
“toptancı bir hayır” şeklinde yaklaşmıyorum. Türkiye bu sözleşmeyi
imzalarken hangi saiklerle imzaladı. Buna yüklenen anlamlar değişti mi?
Buna bir bakalım. Bu değişenleri değerlendirdikten sonra çıkmak da
mümkün olabilir."
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar
Kurulu toplantısında imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’nin resmi adı,
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla
Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi. İlk olarak Türkiye'nin
imzaladığı sözleşme, 10 ülkenin onayıyla 2014 yılında yürürlüğe girdi ve
Mart 2019 itibariyle 33 devlet ve Avrupa Birliği tarafından da
onaylandı.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ NELERDİR?
İstanbul sözleşmesi;
► Kadınların güçlendirilmesi yolu dahil, kadın ile erkek arasındaki temel
eşitliği teşvik etmek, taraf devletlerin yetkililerine, görevlilerine,
kurum ve kuruluşlarına kadına yönelik şiddetle mücadele yükümlülüklerine
uygun davranmalarını sağlamaları, cinsiyete duyarlı politikalar
geliştirmeleri, şiddeti önlemede ve mücadelede bütüncül politikaların
uygulanması,
► Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında faaliyet gösteren sivil
toplum örgütleriyle etkin işbirliği tesisi, özel sektör ve medyanın
kadına yönelik şiddetin önlenmesi amacıyla politika hazırlamalarını
teşvik etmeyi,
► Şiddet eylemlerinin tekrarlanmasından korumak amacıyla gerekli hukuki
ve diğer tedbirleri almayı, şiddete maruz kalanın şiddet gösterenden
tazminat talep etmesini sağlamak üzere hukuki tedbirleri almayı şart
koşuyordu.
► Sözleşmenin en önemli özelliklerinden biri de, bir denetim mekanizması
getirmesi. Çünkü denetim mekanizması işin takibi açısından mühim. Taraf
ülkelerin temsilcilerinden oluşan denetim komitesi yani “GREVIO” adı
verilen birim, sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasını izleyecek,
raporlar hazırlayacak, taraf devletin rızası ile soruşturma ve gerekirse
onun toprağına ziyaret edecekti.
İmzacı taraf devletlerin yükümlülükleri:
► Toplumsal cinsiyete duyarlı politikalar, kapsayıcı ve eş güdümlü
politikalar uygulamak,
► Mali kaynaklar ayırmak,
► Resmi bir eş güdüm birimi kurmak,
► İstatistiksel veri toplamak, incelemek, yayınlamak,
► Şiddetin önlenmesi için zihniyet değişikliği sağlamak.
İstanbul sözleşmesi bütün bunların yapılması için devletlere detaylı bir
yol haritası çiziyor.
*Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'ni imzalayan ilk ülke olmasına rağmen,
sözleşmeyi uygulama noktasında gün geçtikçe daha geriye gidiyor.
Kadınların en büyük kazanımlarından olan ve hayati öneme sahip İstanbul
Sözleşmesi, iktidar ve yandaş gazeteler tarafından tüm uyarılara rağmen
kaldırılmak istenirken, kadına yönelik erkek şiddeti ve kadın
cinayetleri giderek artıyor.