“DAHA UCUZ olduğu için tarihi geçmiş ürün var mı diye soranlar var”
Mama ve bebek bezi çalanlar, "tarihi geçmiş ürün var mı" soranlar... BİM marketler zincirinde çalışan bir vatandaşın anlattıkları, yaşanan ekonomik krizin insanları ne duruma getirdiğini gözler önüne serdi...BİM çalışanı ekonomik krizi anlattı:
'Tarihi geçmiş ürün soruyorlar'
BİM işçisi yaşanan ekonomik krizi gözler
önüne serdi. Ayrıca işçi, mektubunda BİM'in reyon yerine palet üzerinde
sattığı ürünlerin de neden öyle satıldığını anlattı...
İnsanların mama ve
bebek bezi çaldığını, 'tarihi geçmiş ürün var mı?' diye soranlar
olduğunu söyledi.
Adı açıklanmayan BİM işçisi Evrensel'e gönderdiği mektubunda, mama ve
bebek bezi çalma gibi olayların çok arttığına vurgu yaparak,
“Marketlerde hırsızlık olayları olur. Şimdi çok artmaya başladı.
Hırsızlık yapmak bana göre doğal değil ama bazılarının gerçekten
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.
Adam sakız, gofret çalmıyor ki, tereyağı,
peynir çalıyor” ifadelerini kullandı.
“Daha ucuz olduğu için tarihi geçmiş ürün var mı diye soranlar var”
diyen BİM işçisi, market zincirinin fiyatlar üzerindeki görsel oyununu
da açıkladı. Mektupta, “BİM palet üzerinde ürün satar. Reyona çok
koymaz. Bu sanki ürüne değer vermiyormuş gibi durur. Ama aslında fiyat
kıyaslaması yapınca bazı ürünler başka markette daha ucuzdur”
ifadelerini kullandı.
İşte BİM işçisinin gönderdiği mektubun tamamı:
BİM birleşik mağazalarının kamu aydınlatma platformuna (KAP) gönderdiği
rapor dikkat çekici düzeyde. Geçen yılın aynı dönemine göre şirketin
kârını ikiye katladığı görülmektedir. Şirket yüzde 100 artışla 697.4
milyon lira net kâr açıkladı. Bu tabloya bakınca işler şirket için gayet
iyi gözükse de, biz BİM çalışanları açısından durum iç açıcı değil.
Sizlere çalışanların yaşam ve çalışma koşulları ve BİM’den alışveriş
yapan emekçilerin durumundan bahsedeceğim.
Kıt kanaat geçinenlerin uğradığı bir
markettir. BİM’in kendi müşterilerinden zengin insan yoktur. BİM artık
mahalle marketi olmuş diyebiliriz. Pandemi döneminde et ürünlerine kimse
yüklenmedi. Çünkü bonfilenin kilosu 16 liradan 21.90’a kadar çıktı.
Pirzola fiyatı hemen hemen iki kat arttı, mangallık tavuk eti 19 liradan
26 liraya çıktı. İşsizlik ve alım gücünün düşmesi ile vatandaş et
ürünlerini almamaya başladı.
Örneğin 2017 yılında üretilmiş salça o
dönem 2.95 iken, şimdi tarihi geçmediği için 6.95 liraya satabiliyor.
Müşterilerin bazıları şikayetçi oluyor ama durum değişmiyor.
BİM palet üzerinde ürün satar. Reyona çok koymaz. Bu sanki ürüne değer
vermiyormuş gibi durur. Ama aslında fiyat kıyaslaması yapınca bazı
ürünler başka markette daha ucuzdur.
Pandemi öncesi 90 kuruş olan
makarna 1.35 TL, şimdi ise 1.95 TL olmuş durumda.
Şimdi pandemi koşularındayız. 9 bin TL ciro yapan şube 30 bin TL, bazı
şubeler ise 120 bin lira yapmaya başladı. İnsanlar aç kalacağım
korkusuyla koli koli ürün almaya başladı. İnsanlar hâlâ korkuyor. Sosyal
medyada sokağa çıkma yasağı olacak diye söylenti dolaşsın hemen
satışlar yükseliyor.
Bir yandan da gelip daha ucuz olduğu için tarihi geçmiş ürün var mı diye
soranlar var.
'HIRSIZLIK ARTTI'
Marketlerde hırsızlık olayları olur. Şimdi çok artmaya başladı.
Hırsızlık yapmak bana göre doğal değil ama bazılarının gerçekten
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Adam sakız, gofret çalmıyor ki, tereyağı,
peynir çalıyor. Boxser çalıyor. Bebek mamalarına çok çok zam geldi.
Mama ve bebek bezi çalan kadınlar var. Kadın Karadeniz’den gelmiş,
Doğu’dan gelmiş…
Yakalanan insanların söylediği tek şey “Pişmanım”.
Hepsi kiracı, eşi çalışmıyor, durumları epey kötü. Bu insanlar aslında
çok iyi insanlar. Hırsızlık yapıp yakalanınca utanıyorlar. Sokakta
karşılaşmamaya çalışıyorlar. Bunların hiçbiri keyfinden hırsızlık
yapmıyor. Bence zorunluluktan yapıyor. Keyfi hırsızlar da var onlar
çikolatacılardır. Biz onları biliyoruz. Biz her yakaladığımız müşteriden
para alıyoruz. Çünkü 2-3 ayda bir sayım oluyor. Envanterde eksik
çıkmasın diye. Eksik çıkarsa 140-130 liralık envanter primimiz
kesiliyor. Bu sebeple kendi zararımızı karşılıyoruz.
TAHTA ÇAY KAŞIĞI KADAR DEĞERİMİZ VAR'
BİM’in kendi personeline verdiği değer tahta çay kaşığı kadardır. İşin
bitti mi çöpe atılırsın. Biz çalışanların bu kadar değeri vardır. Genel
merkeze yakaladığımız bir hırsız çalışanlar asık suratlı diye bizi
şikayet etmiş. Genel merkeze onun çikolata hırsızı (keyfi hırsız)
olduğunu söylediğimiz halde biz yine suçlu olduk. Ona bile güler yüzlü
davranmalıymışız. Bölge sorumlusu o adamı arıyor ve ondan özür diliyor.
Artık çalışanlar size güler yüzlü davranacak diye söylüyor.
Dertleri
varsa yoksa kâr, varsa yoksa kazançları. Müdürler, bölge sorumluları
çalışanları ezer. Yönetici değilsen her türlü haksızsın.
BİM’in 10 kuralından biri “Müşteri menfaati kısa vadeli yüksek
kârarlardan daha önemlidir” diyor. Bunun anlamı müşteri ne yaparsa
yapsın sorumlu sensin.
Diyelim bir müşteri ile tartıştın, sonunda
bıçaklandın sana söyleyecekleri şey “Sen bulaşmayacaktın” olur. Bize
saldıranlar, yüzümüze tükürenler oluyor, ağza alınmayacak küfürlere
maruz kalıyoruz. Suçlu kim? Tabii ki çalışan. Zaten karşı karşıya
geldiğimiz anda işten atılma korkusu ile sessizleşiyorsun. Tepki
gösteremiyorsun. BİM’in kendi malını korumamız da bize bırakılıyor. Yani
şubenin güvenliği de bizde...
BİM’in bankalarla anlaşması vardır. Maaşlar o banka üzerinden yatar.
Bizim duyduğumuz kadarıyla bankadan komisyon alır.
BİM çalışanlarına
banka promosyonları verilmiyor. O promosyonlarla sevkiyat için tır satın
alınıyor.
Mağazada mal dizeriz, reyona bakarız, kasaya bakarız bütün işleri
yaparız. Ben 4 yıldır çalışıyorum. 2 bin 800 TL maaş alıyorum. Yemek
parası, sosyal haklar, çocuk parası yok. Yol parası yok. Öğlen yemeğimiz
abur cuburdur. Bir çubuk krakerdir. Yeni giren işçi de aynı maaşı
alıyor. Haksızlık bu. Sadece mağaza sorumlusu ve yardımcısı farklı maaş
alır. Yöneticiler daha az kasaya bakar, benim performansım yüksek
olmasına rağmen şube yöneticileri kasa performansını daha çok alıyor. Bu
nasıl bir haksızlıktır. Saçma bence. BİM’de çalışmak zor ve streslidir.
Eve gidiyorsun, yatakta “Acaba kasada açık çıkacak mı?”, “Acaba kimse
benimle kavga edecek mi?” diye düşünüyorum.
'YARDIM OLMAZSA GEÇİNEMEM'
Kur farkından herkes olduğu gibi ben de etkilendim. Aylık 2 bin TL ev
kredisi borcum var. Şaka değil kaynana ve kayınpeder yardımı olmasa
geçinemem. Özel günlerimizi bile kutlayamıyoruz. Çünkü bir şeyler yapmak
çok pahalı. Kumbarada para biriktiriyoruz. Eşimle her gün hesap
yapıyoruz. Bu sebeple çok tartışıyoruz. 20 liralık değil de 30 liralık
bir şey aldığı zaman bile tartışabiliyoruz.
Kumbarada biriktirdiğim para
ile kurban kestim. Durum budur. Eşime bütçe ayırıyorum ama o bütçe
üzerine bile konuşup şunu alalım bunu almayalımı tartışıyorum. Bu defa
da husursuzluk başlıyor. Eşimin telefonu bozuk olmasına rağmen
alamıyoruz. Bu bizim için ekstra olarak gözüküyor. Misafirliğe gitsen
“Eli boş gitme” desen en az 30 lira gidiyor.
Çevremde de artık geçinemiyor, kira veremiyor diye memleketine dönen çok
oldu. İş olmadığı için, hayat pahalılığından dolayı gittiler. Çalışma
ve yaşam koşullarımız budur. Şimdi BİM’in nasıl kâr ettiğini anladınız
mı?