Kaybederlerse gidecekler deee...
Kaybederlerse gidecekler tabii, ama bu rezerv polis ordusu da ne?
Orhan BURSALI

Ne demek bu? İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı “hazır takviye gücü”, “taşra teşkilatı” olarak tutulacak, hazır bekletilecek.
Kaç bin kişi, belli değil. 10 bin? 25 bin? 50 bin? Ve neden?
Anlaşılan “merkez”de, yani İstanbul’da çıkabilecek büyük “kargaşalara” karşı, acil müdahale gücü olarak kullanılacak. Öyle mi? Sivil mi, yoksa resmi mi, bilmiyoruz.
Ama
bu ihtiyacı siyasi - ekonomik - sosyal olarak iktidara karşı protesto
gösterilerine kullanmak için duydukları açık. İktidarın gizli gücü mü?
Tamamen polis yasasına göre mi yoksa özel kuvvetler olarak mı görev
yapacaklar...
2018 Aralıkı’nda İstanbul Emniyet Müdürü Çalışkan, kentte “35 bin 334 polis, 2 bin 846 mahalle bekçisi var” diyor ve metropol güvenliğinin rahatça sağlandığını belirtiyordu. Mayıs 2019’da Soylu, “Polis sayısı 55 bine çıkacak, bekçi sayısı 4 bin 34” “müjdesini”
veriyordu! Önümdeki grafiğe bakıyorum, 100 bin kişiye düşen
polis/jandarma sayısı AB ortalaması 318, Türkiye ise 540, sayı ile Güney
Kıbrıs’tan sonra ikinci! AB’de azalma, bizde artma.
Neden ‘taşrada yedek polis gücü’?
Bir “polis devleti”
yorumları zaten yapılıyor. Ama mesele biraz bunun da ötesinde: AKP
iktidarı zayıfladıkça polis - emniyet gücünü artırıyor. Hele
Cumhurbaşkanı’nın son kararı ile bu bağıntı arasında artık tamamen bire
bir ilişki kurma noktasına geldik.
Bir zamanlar darbeci askerlerin “sosyal uyanış, ekonomik gelişmeyi aştı” gerekçesine benzer olarak, “bizi
iktidarda tutan seçmen gücü altımızdan kaydı, ekonomik olarak çok
zayıflattık halkı, işsizler milyonlarla, geçinemeyen milyonlarla, bu güç
bir şekilde gösterilere dönüşür, kent içindeki polis gücümüzle bu
isyanları bastıramayız, bu nedenle sosyal olaylara yönelik büyük bir
hazır emniyet gücü elimizin altında olsun ki hemen kullanabilelim.” düşüncesi mi başrolde?
Bir “bastırma hazırlığı”. Tabii bu yorumu masum bulabilirsiniz. O halde buyurun ikinci değerlendirmeye:
Artık ters mi yoksa doğru orantı mı?
İktidarın
seçimleri kaybetme olasılığı büyük. Yerel seçimlerin sonuçları, büyük
kentleri kaybettikten sonra, sıranın siyasi iktidarı da kaybetmeye
geldiğini gösteriyor.
Tek adama bağlı otoriter yönetimler, iktidardan gitmemek için büyük direnç gösterir. Siyasi karakterleri böyle örnekler bol.
Hele iktidarda kalma süresi uzadıkça otoriter rejimlerin, iktidarı bırakmama niyetleri daha da güçleniyor.
İktidarın zayıflaması ile polis vb. güçlerle iktidarlarını koruma içgüdülerinin de arttığı görülüyor.
Rezerv polis gücü bunun hazırlığı mı?
‘İktidarı vermeyiz’
Bunu çok duyuyoruz. Peki, nasıl vermeyebilir? Açmazlar karşısında istifa, hiçbir otoriter rejimde görülmez.
İki yolu var: Seçimleri, sandıkları manipüle etmek. Halkın iradesini türlü çeşitli yollarla gasp etmek. Bunu yapabilirler mi?
İstanbul’da kaybettiği yerel seçimleri, muhalefete vermemek için
bir deneme yapıldı. Yüksek Seçim Kurulu kendi atadıklarından oluşuyor,
seçim sonuçlarını saymayarak seçimlerin tekrarına gittiler. Ayrıca
muhalefet büyük bir direnç gösterdi sandıkları korumak için. Sonuçta
verdiler.
“İstanbul’u kaybedersek Türkiye’yi de kaybederiz” lafı onlara aittir. Bugün bile İstanbul’un yönetimini İmamoğlu’na
bırakmamak için, İstanbul iktidarını parça parça gasp ediyorlar. Gerisi
gelecek, hazırlıkları var. Belediyeleri de bizzat Ankara yönetmek
istiyor!
Peki, ama...
Peki, İstanbul’u neden verdiler? “Tüm ülkeyi yönetiyoruz, seçmen iradesini tam çiğnersek, meşruluğumuzu erken kaybederiz. Biz İstanbul’u yine kontrol ederiz!”
Peki, Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybetme noktasına gelince?
Otoriter rejim tıpış tıpış gidecek, millet iradesi böyle, çok teşekkür ederiz,
diyerek çekilecek mi? Yoksa daha sandığa gitmeden ve sandık kurulduktan
sonra, yerel seçimlerin daha ağır örneklerini mi göreceğiz.
Bana sorarsanız, “tabii ki çekilecek, yoksa tüm oyunun sonu olur..”
Bu
kötü yorumlarla da doğrusu hiçbir ilişkim yok. Fakat milletin ağzı
torba değil ki büzesin.. Türkiye demokratik, laik, sosyal bir hukuk
devletidir ve seçimi kaybeden gider..
Peki de bu “rezerv polis ordusu” da ne oluyor?