'Okullardaki risk çok daha fazla...'
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Youtube üzerinden yayımladığı videoda, corona virüsü salgının kısa süreceğini düşündüklerini ama salgının durdurulamadığını belirtti...Bilim Kurulu üyesinden okulların açılması
ve kısıtlamalarla ilgili önemli açıklama
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs (corona
virüsü) Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Tevfik Özlü, "Eskisi gibi okulları
da açmak sağlık açısından ciddi risk taşıyor. Risk her yerde var, sadece
okullarda değil. Ama okullardaki risk çok daha fazla. Bu riski kontrol
etmek mümkün olursa hasarı azaltabiliriz" dedi...
Özlü, Türkiye'de tekrar
çeşitli kısıtlamaların uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin ise "İnsanlar
kurallara uyum konusunda farklılaşıyorlar. 'Türkiye'de eskiye benzer
yasaklar olur mu' diye soruluyor, olmaz diyemeyiz; ama bugün için böyle
bir şey gündemde değil" ifadelerin kullandı.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi
Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü,
Youtube üzerinden yayımladığı videoda, corona virüsü salgının kısa
süreceğini düşündüklerini ama salgının durdurulamadığını belirtti.
Özlü şunları söyledi:
* Pandemi hız kesmedi. 300 binlere yakın yeni olgu çıkıyor dünyada.
Güvenli bir noktada olmadığımız aşikar.
* En iyilerden olan Avrupa’da da son zamanlarda artışlar başladı.
Türkiye’de de vaka sayıları arttı, artıyor.
* Bayramın etkisini göreceğimiz, önümüzdeki
günlerde bu sayının daha da artmasını bekliyorum ben. Tehlike aynen
devam ediyor.
* Önümüzde de okulların açılması dönemi var.
“YAYILMA İLE İLGİLİ ENDİŞELERİMİZİ ARTIRIYOR”
Prof. Dr. Özlü, Türkiye’de üniversitelerin de dahil edildiğinde yaklaşık
26 milyon gencin okula gideceğini belirterek şunları söyledi:
* Bu da haftanın 5 günü en az 5- 6 saat 26 milyon insanın kapalı
mekanlarda olması demek. Bu her gün tekrarlanacak. Dolayısıyla bulaşma
konusunda önemli bir karşılaşma ortaya çıkıyor.
* Bu da önümüzdeki süreçte yayılma ile ilgili endişelerimizi arttırıyor.
‘Okullar açılmasın’ denilebilir evet. Ama düşünün ki 26 milyon gencin
hayatından bir seneyi çalmaya hakkımız var mı?
* Eskisi gibi okulları da açmak sağlık açısından ciddi risk taşıyor. Bu
kararı Milli Eğitim Bakanlığı verecek; ama her halükarda önceki
yıllardaki gibi olmayacağını söyleyebilirim.
* Daha esnek, daha kontrollü hibrit yöntemler kullanılabilir. Bulaşma
riskini azaltacak tedbirler alınacağını düşünüyorum. Ama okullarda ne
yaparsak yapalım risk yok olmayacaktır, hep olacaktır.
* Ama şöyle de düşünelim; risk her yerde var, sadece okullarda değil.
Ama okullardaki risk çok daha fazla. Bu riski kontrol etmek mümkün
olursa hasarı azaltabiliriz.
“GÜZ MEVSİMİNDE RAKAMLARIN YÜKSELMESİ BEKLENİYOR”
Tedbirlere uyulması gerektiğine vurgu yapan Özlü şu ifadeleri kullandı:
* Güz mevsiminin gelmesiyle de diğer solunum yolu enfeksiyonlarında bir
artış olacak. Hastane başvuruları ve sağlık sistemi üzerindeki yük
artıyor.
* İnsanlar açık alanlardan tekrar kapalı alanlara dönecekler, oralarda
bulaş riski artacak. Dolayısıyla güz mevsiminde daha da rakamın
yükselmesi bekleniyor.
* Önümüzde çetin dönem var bunu görmemiz lazım. Tedbirlere dikkat
etmemiz gerekiyor.
“
KISITLAMA OLABİLİR”
Prof. Dr. Özlü, Türkiye’de tekrar çeşitli kısıtlamaların uygulanıp
uygulanmayacağına ilişkin ise şunları söyledi:
* Yasaklar ve kısıtlamalar bu işi frenler, doğru. Ama bu frenleme geçici
bir etki. Onu gördük zaten.
* Daha önce aldığımız kısıtlamalar etkisini gösterdi; ama bu etki
geçici. Aldığınız sürece geçerli, bıraktığınız zaman tekrarlıyor.
Dolayısıyla bunları sürekli yapmanız mümkün değil.
* Söylediğim gibi bu salgının kaç yıl süreceği belli değil. Uzayabilir,
uzadı da. Böyle genel kısıtlamalar, yasaklamalar dünyada da şu an
gündemde değil. Bu tür kısıtlamalardan ziyade kontrollü bir şekilde
hayata geri dönmek. Bunu olması gereken noktada tutamıyoruz.
* İnsanlar kurallara uyum konusunda farklılaşıyorlar. ‘Türkiye’de eskiye
benzer yasaklar olur mu’ diye soruluyor, olmaz diyemeyiz; ama bugün
için böyle bir şey gündemde değil.
* Asıl olan şey kontrollü şekilde hayatımızı sürdürebilmek. Ama
kontrolün elden gideceğine dair kaygılar ortaya çıkarsa o zaman
kısıtlamalar tekrar gelebilir.
* Özellikle lokal olarak bunların yapılaması daha doğru gibi şu anda.
Her ilde durum aynı değil. İllere göre de bu bulaşmanın nedenleri
farklılaşıyor.
“DÜĞÜNLERİ, NİŞANLARI, SÖZLERİ, TAZİYELERİ KISITLAYABİLİRLER”
Özlü, Anadolu kentlerinde daha çok aile içi bulaşmaların önemli olduğuna
vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:
* Özellikle bayramlaşma için, tatil için büyük şehirlerden gelen eş-dost
ile temas, nişan, söz, düğün, taziye, asker uğurlama gibi töresel
cemiyetler, toplantılar sırasında bulaşma oluyor. Daha çok bulaşma şekli
bu.
* Bu kentlerdeki tedbirler daha çok bu bulaşmaları önleyici şekilde
olması lazım. Bu konu ile ilgili İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulu tedbirler
alabilir.
* Örneğin düğünleri, nişanları, sözleri, taziyeleri kısıtlayabilirler,
dar tutabilirler, katılımı sayı olarak azaltabilirler. Bu bulaşma ile
ilgili süreçleri engelleyici, frene basıcı bazı lokal tedbirler il bazlı
alınabilir.
* Bunlar illerdeki filyasyon çalışmalarının sonuçlarına ve vaka artış
hızlarına göre alınması gereken kısıtlılıklar olacaktır ve ilden ile
değişecektir.
“TOPLU TAŞIMANIN ÜZERİNDEKİ YÜKÜ AZALTMAMIZ GEREKİYOR”
Büyük kentlerde toplu taşımalarda oluşan yoğunluğa da dikkat çeken Prof.
Dr. Özlü, şunları kaydetti:
* Büyük kentlerde Ankara, İstanbul gibi; toplu taşımanın üzerindeki yükü
azaltmamız gerekiyor. Özellikle sabah işe gidiş saatlerinde ve akşam
üstü de işten dönüş saatlerinde toplu taşımada kalabalıklaşma oluyor.
Orada bulaş zincirleri meydana geliyor.
* Dolayısıyla bu yükü azaltmamız lazım. Toplu taşımanın yol açtığı
bulaşı dikkate almak lazım. Büyük kentlerde sadece toplu taşıma değil
onun dışında da kalabalıklaşan alanlar, AVM’ler, kalabalık caddeler,
plajlar, restoranlar maskesiz mesafeye dikkat edilmeden insanlar bir
aradalar, eskisi gibi gezmeye, alışveriş yapmaya devam ediyorlar. Bu
alanlarda bulaşmalar ortaya çıkıyor.
* Büyükşehirlerde de buralara dönük bazı denetimler, cezaî müeyyidelerin
getirilmesi lazım. İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulları kendi illerindeki
riskleri göre lokal kararlar alabilirler. Karantina, sokağa çıkma
kısıtlamaları olabilir. İşletmelerin kontrolü ve cezalandırılması
olabilir. Ulusal bazda, genel kısıtlamalar da ihtiyaç olursa alınabilir.
Umarın onlara ihtiyaç olmaz.
* Dünyada bu kısıtlamalara geri dönen insanlar var. Okulları açıp tekrar
kapatan ülkeler var. AVM’leri açıp tekrar kapatan ülkeler var. Bu tür
geri adımlar da olmaz diyemeyiz.