İşte sapık istismarcı “Holding”
Cinsel istismardan tutuklanan Uşşaki tarikatı lideri Fatih Nurullah emlak zengini çıktı...
İşte sapık istismarcı Tarikat Liderinin bilinmeyenleri
Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz, çocuğa cinsel istismar suçundan
tutuklanan Uşşaki tarikatı Şeyhi Fatih Nurullah’ın emlak zengini
olduğunu belirterek, tarikatın“holding” gibi yönetildiğini söyledi...
Sözcü gazetesi yazarı İsmail Saymaz, 12 yaşında bir kız çocuğuna
istismardan tutuklanan Uşşaki tarikatı şeyhi Fatih Nurullah adıyla
bilinen Eyyüp Fatih Şağban’ın emlak zengini olduğunu yazdı.
Saymaz,
Fatih Nurullah’ın adına İstanbul, Sakarya ve Yalova’da çok sayıda ev ve
arsa olduğunu ve tarikatın adeta bir “holdinge” dönüştüğünü söyledi.
İsmail Saymaz’ın “İstismarcı şeyh emlak zenginiymiş” başlıklı yazısının
ilgili bölümü şöyle:
Bu diyalogda, gerçekliği kuşku götürmeyen tek bir bilgi var; o da
Şağban'ın emeklilik hakkı kazanmış olması. Gerçekten de Şağban, Akyazı
jandarması ve başsavcılığındaki ifadesinde, emekli olduğunu, aylık 8-10
bin TL gelirinin bulunduğunu söylüyor. Şağban'ı tanıyanlar, geçmişte
Şişli'de alçıpan işi yaptığını hatırlatıyor.
Şimdilerde, biri imam nikahlı olmak üzere iki eşi ve beş çocuğu olduğu
düşünülürse, emekli maaşıyla ancak evinin masrafını karşılayabilir.
Gel gör ki, tapu kayıtları böyle söylemiyor.
Kayıtlara göre emlak zengini denilebilecek kadar mülk edinmiş.
Şağban adına İstanbul Şişli'de altı bina/arsa, Avcılar'da dört bina/
arsa, Kadıköy'de iki bina/arsa ve iki daire, Sakarya Akyazı'da üç
bina/arsa ve beş daire, Yalova'da bir bina/arsa kayıtlı görünüyor.
OĞLU ŞİRKETİN BAŞINDA
Şağban, tarikat faaliyetlerinin çatısı olarak, Gülzari Mualla Kültür
İlim ve Araştırma Vakfı'nı kullanıyor. Bu vakfın İstanbul Beyoğlu Hacı
Ahmet Mahallesi Pir Hüsamettin Sokak No:8 adresinde iki katlı binası
var.
Tahmin edileceği üzere vakfın başkanlığını Şağban yürütüyor.
Tarikat da Şağban'ın, vakıf da, vakfın milyarlık binaları da…
Binada, “Dersaadet Yayıncılık ve Organizasyon Anonim Şirketi” faaliyet
gösteriyor. Ticaret Sicil Gazetesi'ne göre 2018 yılında kurulan bu
şirketin yönetim kurulu başkanı olarak Şağban'ın oğlu Hasan Hüsamettin
görünüyor.
Şirketin İstanbul Pendik'te iki bina/arsası var.
Şağban, ailesine “düşkün” bir baba olarak çocuklarını mülksüz
bırakmamış.
Tarikatta üst düzey görevler verdiği oğlu Hasan Hüsamettin
adına Çankırı'da bir bina/arsa ve Çanakkale'de iki daire, diğer oğlu
Hüsrev adına İstanbul Avcılar'da daire bulunuyor.
İddiaya göre Şağban, tutuklandığı günden beri tarikatı oğulları
aracılığıyla yönetiyor. Cezaevinin kendisi için medreseye dönüştüğünü ve
çok güzel rüyalar gördüğünü yayarak, tarikatı bir arada tutmaya
çabalıyor. “Halifeler görevlerine devam etsin” diye emir verip dışarıya
çıkacağı güne hazırlanıyor.
“UŞŞAKİ HOLDİNG”
Bu manzara, Türkiye'de tarikat ve cemaatlerin holdinge, şeyhlerin
CEO'ya, müritlerin müşteriye dönüştüğünün açık kanıtıdır. Karşımızda,
iddia ettikleri gibi, Allah'a neşeyle bağlanmış, dünya malından yüz
çevirip ahiret için tasarruf eden, bir lokma bir hurma yaşayan
dervişanlar dünyası yoktur.
Bütün yatırımları, Şağban'ınki gibi dünyalıklara dairdir.
Şağban, 20 yıl önce alçıpan dükkanını kapatıp Beyoğlu'da, Uşşakiliğin
kurucusu olan Pir Hasan Hüsamettin'in mezarının bulunduğu dergahın hemen
çaprazında kendi dergahını açtı.
Dergah dediysem, “Uşşaki Holding” diye
anlayın.
Holding bünyesinde; Gülzari Mualla Kültür, İlim ve Araştırma Vakfı'nı…
Nurani Derneği'ni, Nurani TV'yi, Hayır Eli Derneği'ni…
Dersaadet Yayıncılık ve Organizasyon Anonim Şirketi'ni kurdu.
20'yi aşkın şehirde 60'ı aşkın dergaha kavuştu.
Kuzey Afrika'ya, Almanya'ya ve Fransa'ya yayıldı.
Bağış, zekat, fitre ve yardımlarla büyüdü.
Kendi beyanına göre, emekli aylığından başka bir geliri bulunmayan
Şağban, holding sayesinde 16 bina ve yedi dairenin sahibi oldu.
Şağban her CEO gibi edindiği ve hükmettiği serveti ailesi arasında pay
ediyor.
Şirket yönetimine Pir Hasan Hüsamettin adını verdiği büyük
oğlunu getirdi.
Hiç kuşkunuz olmasın ki…
Şağban, gelecekte şeyhlik postunu oğlu Hasan Hüsamettin'e bırakacaktır.
Çünkü holdinge dönüşmüş dini gruplarda şeyhliğin fukaralara,
arkasızlara, iki yakası bir araya gelmeyenlere bırakıldığı
görülmemiştir.
Bu, şeyhlerin oğullarının ve damatlarının hakkıdır.
İşsizlik, yoksulluk ve yoksunluğun pençesinde ah çeken insanlarımız;
dünyada hakkı olup elde edemediğini, kerameti kendinden menkul şeyhlerin
iki kaşının arasında arayan müritler ordusu, işte bu sömürü dergahının
müşterisidir.