Yüz yüze eğitime bir kala...
12 Ekim itibariyle kapsamı kısmen genişletilen yüz yüze eğitim başlayacak. Peki, okullarda son durum ne, öğretmenler ne diyor?..
Yüz yüze eğitime bir kala...
İşte okullardaki son durum
Okulların açılmasına ramak kala gelinen son durumu, okullarda neler yaşandığını, nasıl bir süreç işleyeceğini öğretmenlere sorduk.
Uzaktan eğitimin tüm yükü omuzlarına yıkılan öğretmenler, yüz yüze eğitimde de yalnız kalmış durumdalar.
'Diğer öğrenciler nasıl değerlendirilecek bilemiyoruz'
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ilkokullar, köy okulları, 8. ve 12. sınıflar ile özel gereksinimli çocukların okullarında yüz yüze eğitimin 12 Ekim Pazartesi başlayacağını açıkladı. İki gün eğitim olup, bir gün ara verileceği, sonra yeniden iki gün yüz yüze eğitim olacağı belirtiliyor. Son durum nedir, nasıl olacak eğitim? En azından öğretmenler bu konuda nasıl bir süreç işleyeceğine ilişkin bilgilendirilmiş durumda mı?
Esra: An itibarı ile okullar 12 Ekim pazartesi günü açılıyor. İlkokulların tamamı ders başı yapacaklar. Sadece pandemi kaygısı nedeniyle velisi okula dilekçe veren öğrenciler devam etmeyecekler. Yani gönüllülük esaslı olacak eğitimin yüz yüze ve okulda olan kısmı. Bu öğrenciler devamsızlıktan sınıf tekrarı yapmayacaklar çünkü devamsızlıklarını sisteme işleyemeyeceğiz. Ancak bu öğrenciler ilgili müfredattan sorumlu olacaklar. Örneğin 4. sınıfta sınavlar var, puanlar notlar sınav sonucuna göre veriliyor. Okula devam etmeyen çocukların nasıl değerlendirileceği sorusunun cevabı yok. Ayrıca 1, 2, 3. Sınıflarda öğretmenin gözlemlerinin ağırlıkta olması, öğrencinin ders içi etkinliklerdeki başarısı, hazırladığı çalışmalar ve etkinlikler değerlendirilirken; sadece uzaktan eğitimi seçen çocuklar neye göre değerlendirilecekler bilemiyoruz.
Bunu şu nedenle söylüyorum; sınıfa devam edecek sayılarımız ikiye bölünecek ve iki grup oluşturulacak. Her gruba haftada 2 gün ve günde 6 ders saati okulda yüz yüze eğitim vereceğiz. Kalan 6 saatlik haftalık ders saati ise uzaktan eğitim ile tamamlanacak. Yani devam etmeyen öğrencilere sadece 6 saatlik canlı ders olanağı sunulacak. Bunun yanında belirsizlikler bunlarla da bitmiyor. Örneğin 4. sınıf öğrencilerine haftalık her gruba yapacağımız 12 saatin ağırlığı şu şekilde:
5 ders saati Türkçe, 3 ders saati Matematik, 2 ders saati Fen Bilimleri, 1 ders saati Sosyal Bilgiler ve 1 ders saati yabancı dil olarak uygulanacak.
Ders karmaşası
Okullarla paylaşılan yazıda açıklanamayan kısım ise belirtilen “Bu ders çizelgesinde süresi belirtilmeyen Görsel Sanatlar, Müzik, Beden Eğitimi ve Oyun, Trafik Güvenliği, İnsan Hakları Yurttaşlık ve Demokrasi dersleri ile diğer derslerin yüz yüze eğitim dışında kalan saatleri uzaktan eğitim yoluyla işlenecektir” ibaresi. Olağan koşullarda haftada 7 saat okutulması gereken bu derslerde kalan 6 saat planlama inisiyatifi tamamen öğretmenlere bırakılıyor. An itibarı ile yüz yüze olmayacak ve uzaktan olacak Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi nasıl yapılacak? Yani ders programları optimize edilemez ise öğrencilerin bir kısmı aynı gün sadece uzaktan 2-3 ders alırken diğer grup 6 saatlik okulun üzerine 7-8 derse çıkmış olacaktır.
En düşündürücü olanı ise uzaktan yapılması planlanan bu dersleri yaptığımızda çocuğunu okula göndermek konusunda kaygılı velilerimizin çocukları öğretmenlerinden sadece bu dersleri almak durumunda kalacaklardır. Ayrıca Din Kültürü dersi öğretmeni evinden ders anlatacakken İngilizce dersi öğretmeni sürekli bütün sınıfların derslerine girmek durumunda kalacak.
'Bizler kişisel olarak öğrenciler gelmeden sıraları silmeyi planlıyoruz'
Sınıflar iki grup olacaklar demiştik, ilk grup pazartesi ve salı günleri ikinci grup ise perşembe ve cuma günleri gelecekler. Çarşamba günü okul dezenfekte edilecek deniliyor ama ne yapılacağı konusunda öğretmenlerin bir bilgisi yok. Bizler kişisel olarak öğrenciler okula gelmeden önce sıraları silmeyi, gün sonunda ertesi güne kalmadan tekrar silmeyi planlıyoruz.
Uzaktan eğitim sürecinde nasıl eğitim hakkının verilmesi konusunda tüm yük öğretmenlerin omuzuna yıkıldı ise önlem konusu da aynı şekilde devam etmektedir. Örneğin benim çalıştığım okul İstanbul’da tam gün eğitim veren bir okul ve binin üzerinde öğrenciye sahip, sınıflarımız da yaklaşık 40 kişilik. Şimdi bu planlama ile 500’ün üzerinde öğrenci ile çalışanlar da düşünülünce 600’ü aşkın insan aynı binada olacaklar. 1, 2, 3 ve 4. sınıflar için özveri ile 10-15 dakikalık aralıklarla giriş-çıkış düzenlemesi yapsak da gün içinde bu sayılar geçerli olacak. İstanbul’da şu an hava yağmurlu bahçeye öğrencileri bıraksak bir dert, bırakmasak teneffüste ne yapacaklar? Kaldı ki bu öğrencilerin büyük kısmı 6 aydır arkadaşlarını görmüyor, dokunacak ve sarılacaklar, oyun oynayacaklar.
'MEB kabul etmedi, bu model dayatıldı'
Oysa okulumuz sabahçı-öğlenci diye de ikiye bölünse idi dörtte bir sayı ile okulumuz açık olabilirdi. Okulumuz idaresi tarafından yapılan bu olağanüstü durumlar planı maalesef Milli Eğitim tarafından kabul edilmedi ve mevcut model dayatıldı.
Her şey belirsiz
Mehmet: 8. Sınıflara yüz yüze eğitim vereceğim ama üç gün kalmasına rağmen bunun ayrıntıları konusunda henüz bilgilendirilmiş değilim; ders programı belli değil, eğitimin ne kadarının yüz yüze ne kadarının uzaktan olacağı belli değil, öğrencilerin iki günde kaç ders görecekleri belli değil, bir dersin süresinin ne kadar olacağı belli değil, bir sınıfta kaç öğrenci olacağı belli değil, ders esnasında ve teneffüslerde maske ve mesafe konusunun nasıl olacağı belli değil, hijyen konusu belli değil, kantin/yemekhane ve servis şartları belli değil...
'Uzaktan eğitime hiç katılamayanların sayısı sınıf başına 10'
Yüz yüze eğitimin önemi ortada. Bakanlık ise uzun süredir uzaktan eğitimle devam edileceğine ilişkin açıklamalar yapmıştı. Şimdi bu kararın değiştirilmesini neye bağlıyorsunuz? Uzaktan eğitimde altyapı yetersizliği ve sistemin çökmesi gerekçelerden biri sanıyoruz. Sizce neden böyle bir atılıyor, gözlemleriniz nedir?
Ebru: EBA sistemi çöktü. Öğrenciler ve öğretmenler giremez hale geldi. Kaldı ki girilebildiğini varsaydığımız oran en iyi ihtimalle üçte iki. Benim okulumda hiç uzaktan eğitim alamayanların sayısı sınıf başına 10, arada bağlanabilenlerin sayısı 10, 40 kişilik sınıfta sürekli devam edebilen oranı %50. Sonra icat yapmış gibi EBA sistemi içine girmeden doğrudan Zoom uygulamasına yönlendiren sayfa yapılınca, EBA’ya girmeden doğrudan Zoom uygulamasına girenler derse katılım oranını arttırdı. Bu ise öğretmenlerin iş yükünü iki katına çıkardı.
Yazı tahtası ve akıllı tahta olmadığı için öğretmenler her ders için, telefon tablet ve bilgisayar kullanan öğrencilerin görebileceği etkinlikler hazırlamaya ve bulmaya saatler harcar oldu. İlkokulda bu planlama öğretmenlere bırakıldı. Zoom uygulamasında ders tanımlayıp EBA’ya işleme zorunluluğu getirildi. EBA yine çalışmadı ve öğretmenler haftada 30 ders için her ders öncesinde veli whatsapp gruplarına yapacağı dersin link ve şifresini atmak durumunda kaldı. 30 dakika olan ders saatinin en az 5 dakikası öğrencilerin bağlanması, 5 dakika da sırayla bağlanan öğrencilerin “Öğretmenim hangi ders, sayfa kaç?” soruları ile geçti.
'Eşitsizlik o kadar ön plana çıktı ki'
Sosyal medyada konu “Öğretmenim böğün canlı ders var mı?” paylaşımları ile konu oldu. Buna benzer yayılan ses kayıtlarını saymıyorum bile. Ders aralarında verilen 10 dakikalık arada öğretmenler buna benzer ses kayıtlarına veya mesajlara maruz kaldılar. Özetle sistem işlemedi ve eşitsizlik o kadar ön plana çıktı ki anlatılmaz. Bu da özel okulları açık bir sistemde kamu okullarını da açmak gerektiği sonucunu çıkardı.
'Özel okul patronlarının müşteri ihtiyacını karşılama çabasıydı'
Mehmet: Herhangi bir ölçüte bağlı olmaksızın yüz yüze eğitime karar verilmesinin altında yatan en büyük neden uzaktan eğitim konusundaki yetersizliği gerektiği kadar harcama yaparak ortadan kaldırmaya dönük isteksizliktir. Anlaşılan yüz yüze eğitime şu ana kadar bu ölçüde başlanmamasının nedeni özel okul patronlarının "müşteri" ihtiyacını karşılama çabasıydı. Bu ihtiyaç ortadan kalkmış olmalı ki eğitimi uzaktan tüm öğrenciler için ulaşılabilir kılmak için elini cebine atmaktansa koşullar uygun olmadığı/hale getirilmediği halde eğitim emekçilerini, öğrencileri ve ailelerini gözden çıkarmak tercih edilmiş olmalıdır.
'Velilerden para toplanmak zorunda kalınacak'
Peki, okullar yüz yüze eğitime hazır mı? Bu konuda gerekli önlemler alındı mı okulunuzda?
Ebru: Okulumuzda bazı planlamalar yapıldı. Her sınıfın girişinde dezenfektan olacak, okul girişinde de. Ayrıca öğretmenler olarak velilere; öğrencilerin de gelirken yanında muadil bir dezenfektan ve yedek maske bulundurmaları konusunda bilgilendireceğiz. Okulda bir izolasyon odası bulunacak acil durumlar için. Öğrencilerin ateşi girişte ölçülecek ama gün içerisinde sınıfta ölçebilmek için ayrı bir ateş ölçer olmayacak. Muhtemelen bu ihtiyaç velilerin de anlayışı ile sınıf içerisindeki diğer gerekli ekstra malzemeler gibi velilerden para toplayarak yapılmak zorunda kalınacak. Velilere duyurusu yapılmaya başlandı bile. Sağlık söz konusu olduğu için velileri de öğretmenlerin ikna etmesi beklenecek.
'Velilerden karşılamak için çeşitli yollar denendiğini biliyorum'
Mehmet: Okulun yüz yüze eğitime hazır olup olmadığı konusunda ve hijyen konusunda bilgim yok, ama sanmıyorum. Ancak, okulun maddi kaynak ihtiyacını velilerden karşılamak için çeşitli yollar denendiğini biliyorum…
'Emin olun biz de kestiremiyoruz'
Çarşamba günlerinin okulların temizlik günü olacağı söyleniyor. Peki, bu başlıkta özel bir hazırlık var mı?Örneğin temizlik malzemeleri, çalışan eksikliği gibi konularda bir gelişme yaşandı mı sizin okulunuzda?
Ebru: Bu konuda hazırlıkların okulumuzda yapıldığı söyleniyor. Gerçek fotoğrafı okula gittiğimiz 12 Ekim pazartesi günü göreceğiz. Çünkü olağan durumlar için göreve başlatılmış personel sayısı ile pandemi koşulları nasıl yönetilecek emin olun biz de kestiremiyoruz. Bu konuda çözümler elbette okullarda bulunacak ama öğretmenlerin ve yardımcı personelin iş yükü tahminlerden çok daha fazla olacak diye düşünüyorum. Pazartesi okul başlayacak ve ben kendimi öğretmen olarak , İstanbul’da Metrobüs’e binip işe giden değil, Metrobüs’te 6 saat geçiren bir yurttaş gibi hissediyorum. Sorduğunuz soruların tamamını içeren bir hissiyat olsun…