Bilim Kurulu Üyesinden İstanbul için korkutucu açıklama
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz İstanbul'da, salgında üçüncü dalgaya girildiğini söyledi..
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz'dan
İstanbul için korkutucu açıklama
İllere göre haftalık yayınlanan haritaya
göre, İstanbul'da 100 bin nüfusa düşen vaka sayısının 178'lere
ulaştığına işaret eden İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi
Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek
Yavuz. DHA'ya açıklamalarda bulundu...
İstanbul'da vaka sayılarında günlerdir yukarı doğru bir çıkış söz konusu
olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz, "Test pozitiflik oranları yüzde 10'u
geçti. Zaten 7 günde görülen 100 bin kişideki enfeksiyon oranı da 178
gibi oldukça yüksek bir rakam. Durum, üçüncü dalganın İstanbul'da
etkisini gösterdiğini, henüz pik noktasına da ulaşmadığımızı gösteriyor.
Açılmanın etkisini bu hafta başından itibaren görüyoruz. Kendi
kurumumuz açısından söyleyecek olursam, geçen haftaya göre belirgin bir
fark var, Pazartesiden beri çok yüksek sayıda hasta geliyor. Test
pozitiflik oranı da bizde de yüzde 12 civarında. Önümüzdeki haftalarda
da sıkıntılı günler yaşayabileceğimizi düşünüyorum" dedi.
"ÜÇÜNCÜ PİKİ DE YAŞAYACAĞIZ GİBİ GÖRÜNÜYOR"
Aşılanan kesimde elde edilen ilk verilere göre ölüm oralarında büyük bir
azalma görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, "Bu çok sevindirici
bir şey. Ama İstanbul'da aşısız olan çok fazla nüfus var. Onların da
hastalanma riski çok yüksek seviyede. Türkiye genelinde de böyle. Bu
nedenle insanlarla yakın temasa girmemek, kapalı ortamlarda bulunmamak,
mecbursanız da maskesiz asla durmamak, kalabalık ortamlara da maskesiz
girmemek, çok sık bir şekilde ortamı havalandırmak, tercihan camları sık
sık açmak gerekiyor. Üçüncü piki de yaşayacağız gibi görünüyor"
şeklinde konuştu.
"BIONTECH AŞISI GELDİĞİNDE SIRA HANGİ GRUPTAYSA ONA YAPILACAK"
Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca'nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı
Pfizer-BioNTech aşısının kimlere yapılacağı konusundaki planlamaya da
değinen Yavuz, "Kimin sırası geldiyse aşı onlara uygulanacak. Bakanlığın
planı da bu şekilde. Önümüzdeki haftalarda 4,5 milyon doz aşı gelecek.
Aşılamada da 60 yaş üstüne geçilmiş olacak. Dolayısıyla bu aşıyı bunlar
olacak. Sırası gelmiş ama şimdiye kadar aşılanmamış daha ileri yaştaki
kişiler de buna dahil edilebilir. BioNTech aşısı da o şekilde
uygulanacak" diye konuştu.
"CORONAVAC İNGİLİZ VARNAYTINDA DA ETKİLİ"
Türkiye'de 10 milyondan fazla kişiye uygulanan inaktif virüs aşısı
CoronaVac'ın yeni varyantlara etkisi hakkında Sağlık Bakanlığı'nın bir
çalışması olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, "Sonuçları bilimsel
makale olarak henüz yayınlanmadı ama İngiltere varyantı yani V1'de aşı
etkinliğinde çok bir fark olmadığı gösterildi. Kullandığımız aşının,
Türkiye'de de en fazla yayılan ve önümüzdeki haftalarda da en baskın suş
haline geleceğini tahmin ettiğimiz İngiliz varyantı ile D614, yani
orijinal formdaki Wuhan suşuna etkinliğinin benzer çıktığını ifade etti
Halk Sağlığı Kurumu'nda çalışan arkadaşlarımız" dedi.
"AŞILARIN İÇERİĞİ GÜNEY AFRİKA VARYANTINA GÖRE DEĞİŞECEK"
Türkiye'de V1 kadar yaygın olmasa da V2 olarak adlandırılan Güney Afrika
varyantının da görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Yavuz, "V2, aşılar
açısından en tehlikeli olanı. Zaten önümüzdeki dönem aşıların içeriğini
de V2'ye göre değiştirecekler. Çünkü aşıdan en çok kaçan bu suş. V2'nin
yayılmaması için zaten daha fazla önlem alınıyor. Örneğin V2 vakası ile
teması olanlar daha fazla izole ediliyor. Yani Güney Afrika varyantı
biraz daha tehlikeli şu anda, bizim de çok yakından takip ettiğimiz bir
tür. Diğer aşılarda olduğu gibi CoronaVac'ta da böyle bir beklenti var
aşıdan kaçabileceği yönünde" diye konuştu.
"AŞILILAR TEMASLI OLSA DA KARANTİNAYA GİRMEYECEK"
Yaygın aşılamayla birlikte filyasyonda temaslı takibinde de değişimler
olduğuna değinen Prof. Dr. Yavuz, artık ilk virüs ya da İngiltere
varyantı ile temaslı olan "aşılı" kişilerin, karantinaya girmesine gerek
kalmayacağını açıkladı.
Yavuz, "Eğer iki doz aşısını olmuş bir kişi vaka temaslısı olursa, V1
(İngiltere varyantı) dahil, izolasyonda tutulmayacak. Çünkü aşının
koruyuculuğunun olduğunu biliyoruz. Ama V2 (Güney Afrika) ya da V3
(Brezilya) varyantlarında aşının yeterince koruma sağlamayabileceği
yönünde kaygılarımız olduğu için, temaslıların izolasyona girmesi
gerekecek. Türkiye'de çok yaygın değil bunlar şu anda ama çok yakından
izlememiz gerekiyor" dedi.
"GERÇEK YAŞAM VERİLERİ GELİNCE AŞILANANLAR MASKESİZ GÖRÜŞEBİLECEK"
Ülkemizde uygulanan CoronaVac aşısının etkinliğine dair "gerçek yaşam
verileri" geldikçe, daha da rahat günlere kavuşabileceğimizi söyleyen
Prof. Dr. Yavuz, "Şu an bayağı bir insan iki doz aşısını oldu ve
üzerinden 14 gün geçti. İlk değerlendirmeler olumlu görünüyor, yani ağır
hastalıktan ve ölümden koruma açısından gayet güzel etkinliği var gibi
görünüyor. Bunların daha da detaylı analizleri yapıldıktan ve bu veriler
toplumla da paylaşıldıktan sonra, mesela Amerika'nın yaptığı gibi
maskesiz olarak görüşebileceğimiz duruma gelebileceğiz. Aşılı insanlar
en azından birbirleriyle daha rahat görüşebilecek. Türkiye'nin gerçek
yaşam verilerini de elde edebilmek için çalışmalar yapılıyor. Bu
analizler ve tüm verilerin birlikte değerlendirilip paylaşılması
gerekiyor daha rahat edebilmemiz için" şeklinde konuştu.
"OXFORD AŞISI İNCELENİYOR YENİDEN AŞILAMAYA DÖNÜLEBİLİR"
Oxford Üniversitesi'nin geliştirdiği Astra Zeneca aşısının pıhtılaşmaya
neden olduğu gerekçesiyle Avrupa'da bazı ülkelerde aşılamaların
durdurulmasına da değinen Prof. Dr. Yavuz, güvenli incelemeler için bu
tip duraklamaların olabileceğini söyledi.
Yavuz, "Milyonlarca insana aşı yapılıyor. Bu insanların başına ne
gelirse, acaba aşı ile mi ilişkili diye takip edilmesi gerekiyor.
Oxford
aşısında da görülen bu bir takım istenmeyen yan etkiler acaba normal
popülasyonda görüldüğü sıklıkta mı yoksa daha mı yüksek oranda, bunun
araştırılması yapılıyor şu anda. Firmanın açıkladığı, normal sıklıktan
fazla olmadığı yönünde. Ama yakından izliyoruz dediler. Almanya kendi
vakalarını inceliyor şu anda o nedenle Astra Zeneca ile aşılamalar
durdu. Böyle inceleme aşamaları olabilir. Her inceleme aşamasında aşı
problemli, sorun var, demek yanlış. Bütün aşılar için de geçerli değil
bu. Her aşı ayrı bir preparat.
Örneğin bizim aşımız zaten Oxford aşısı
gibi değil, adenovirüs değil inaktif virüs aşısı. Diğer gelecek olan da
mRNA aşısı. Henüz bizde viral vektör (adenovirüs) aşısı gelmedi. Bu
açıdan endişe edecek bir durum yok. Ancak EMA da yani Avrupa İlaç Ajansı
ve Dünya Sağlık Örgütü de hastalığı daha tehlikeli bulduğu için bu
aşının yapılmasını öneriyor. Risk grubundakilerde aşı yapılmaya devam
edilsin ama risk grubunda olmayanlar için sonuç beklensin deniyor. Çünkü
riskli gruptakilerde, aşının yan etkisinden değil, hastalıktan ölme
ihtimali çok daha fazla" ifadelerini kullandı.
"HASTALIĞI GEÇİREN HERKES AŞILANMALI DEMEK İÇİN HENÜZ ERKEN"
Daha önce hastalığı geçiren kişilerin aşılandığı taktirde uzamış Kovid
(long term Covid) semptomlarının da iyileştiği yönünde ABD'de yapılan
çalışmaya da değinen Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, "Daha önce hastalığı
geçirmiş kişileri aşıladığımızda ne elde ediyoruz? Bu sorunun cevabı
henüz hala net değil. Bahsedilen çalışma, daha önce hastalanmış kişiler
aşılandığına mesela mRNA aşısı ile aşılandığı zaman, bunlarda uzun dönem
Kovid semptomlarının da ilerleyen dönemlerde azaldığı gözlenmiş. Ama bu
bir preliminary (erken) veridir. Rutin olarak hastalığı geçiren herkesi
aşılamak gerekiyor demek için henüz erken. Bizde zaten hastalığı
geçirenleri ilk 6 ayda aşılamıyoruz. İmmün sistemle uğraşıyorsunuz,
farklı mekanizmalar tetiklenebilir. Onun için biraz daha zamana ihtiyacı
var bu yaklaşımın" dedi.
"FRANSA MUTASYONU BAŞKA ÜLKELERDE DE GÖRÜLÜRSE TEHLİKELİ DİYEBİLİRİZ"
Fransa'da görülen ve testlerde belirlenemeyen yeni mutasyona da değinen
Prof. Dr. Yavuz, bu mutasyonun tehlike olarak değerlendirilebilmesi için
lokalize kalmaması ve birkaç ülkede daha görülmesi gerektiğini
söyleyerek, "Çok sayıda varyant olabiliyor. Fakat bunların önem arz eden
varyantlar haline gelebilmesi için fenotipik görünümünde bir değişiklik
olması lazım. Mesela bulaşıcılığını çok artırması, ölüm ya da hastalık
şiddetini artırması, testlerden kaçması lazım.
Gerçekten böyle bir şey
olursa o zaman daha yakından izlenmeye başlanıyor. Sadece bir yerde
sınırlı kaldıysa, onun bir anlamı olmuyor. O nedenle şu anda Fransa'da
tespit edilen varyant, önem arz eden ve yakından takip edilmesi gereken
bir varyant olarak değerlendirilmiyor. Ama eğer başka ülkelerde de
görülmeye başlanırsa, özellikle tanı testlerinden kaçması nedeniyle
önemli olabilir. Tanı testlerini değiştirmek de çok zor bir şey.
Değil
zaten tek gen bölgesi bakılmıyor tanı testlerinde. Birkaç bölgeye
bakılıyor. Mesela spike bölgesine, nükleokapsid gen bölgesine bakılıyor.
İngiliz varyantında da böyle oldu. Spike bölgesinde negatif çıkıyordu,
öyle tanıdılar. O nedenle şu anda bunlara (Fransa'daki varyanta)
inceleme aşamasındaki varyant deniyor. Türkiye'de de var böyle
varyantlar. Ama bunun önem arz etmesi durumunda rutin olarak izlemeniz
gerekiyor. Şu an öyle bir şey yok" dedi.