“BİR AVUÇ İNSANIN AKLI”
İmamoğlu, Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Bayezid Vakfı’na devriyle ilgili açıklama yaptı.
İmamoğlu'ndan
Gezi Parkı açıklaması:
"Davamızı başlatıyorum"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı
Ekrem İmamoğlu, İzmir’de düzenlenen “Kentlerde Sürdürülebilir Su
Politikaları Zirvesi”ne katıldı. İmamoğlu, zirve sonrasında
gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı...
İmamoğlu, Taksim Gezi Parkı’nın mülkiyetinin Sultan Bayezid Vakfı’na
devriyle ilgili soruya, şu yanıtı verdi:
“TRAJİKOMİK BİR KARAR”
“Çok trajikomik bir karar. 2008’da, yanılmıyorsam vakıflarla ilgili
kanunun 30. maddesine dayanılarak yapılmış bir hamle. Ama o kanun da
aslında o kadar net yazılmış ki; ‘Vakıf eliyle yapılan’ diye
tarifleniyor. Geçmişte vakıf eliyle yapılan, eğer bugün İl Özel
İdaresi’nde, belediyede ya da kamunun herhangi bir kurumunda mülkiyet
olarak duruyorsa, bunun Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devri, diye
tanımlanmış kanun. Ama bunun Gezi Parkı ile uyan hiçbir tarafı yok.
Bir
kere Sultan Bayezid Vakfı diye bir vakıftan bahsediliyor. Bu vakfın da
ne yazık ki temelinde çok sıkıntılı, sorunlu haller var. Ama daha da
önemlisi burası Gezi Parkı, kültür varlığı değil. Yani Gezi Parkı,
kültür varlığı değil. Kanun, kültür varlıkları ile ilgili.
Gezi
Parkı’nda 100 sene önce bir Topçu Kışlası yapılmış. Ama o Topçu Kışlası,
Selim zamanında yapılmış.
Bayezid Han Hazretleri Vakfı ile alakalı değil. Yani, okudukça insanın
gülesi geliyor. Böyle uydurma, mesnetsiz kararla İstanbul halkına ait
güzel bir parkın, akşamdan sabaha bir kararla, bir yazıyla, bekler gibi
hazır halde, tapuyu da Vakıflar Genel Müdürlüğü adına tescil edilmesi,
İstanbulluya karşı hiçbir kural dinlemeksizin, kendi bildiğini yapmaya
çalışan bir aklın sonucu.
Elbette biz, mücadelemizi hukuken veriyoruz,
vereceğiz. Buna bir mülkiyet davası açıyoruz. İstanbul halkına ait, 100
senedir İBB’ye ait bir alanın, ki Bayezid Han zamanında orada park
yoktu, bina yoktu, yapı yoktu… Bugün Genel Sekreter Yardımcımız güzel
bir örnek verdi.
Örneğin; Bayezid Camii yapılırken, vakıf onun için
kurulur. Ki İstanbul’da birçok cami, birçok han, hamam böyledir. O
vakfın himayesinde o cami yapılır. O cami kesinlikle, o vakıfa aittir.
Ama burada böyle bir durum yok. Bildiğiniz bomboş arsa. 400 sene önce. O
zaman İstanbul’da ya da bulunduğumuz İzmir’de belki de Ankara’da, el
koyamayacakları yer yok, böyle bakarsak olaya. Hızlıca yasanın ışık
tuttuğu şekilde, tekrar İstanbul halkı lehine bir karar çıkacağını umut
ediyorum, davamızı başlatıyorum.
“BİR AVUÇ İNSANIN AKLI”
İmamoğlu, Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilen “İstanbul Sözleşmesi” ile
ilgili görüşlerini soran gazeteciyi, “İstanbul Sözleşmesi ile ilgili
saatlerce konuşabiliriz. Gündem yoğun. Gündemin içerisinde, hafta
sonunda bizi en çok üzen konulardan bir tanesi İstanbul Sözleşmesi’nin
devre dışı bırakılmasıydı.
Kadını koruyan, cinsiyet eşitliğini topluma
aktaran, anlatan ve bunu himayesi altına alan ve de İstanbul ile anılan
uluslararası bir sözleşmenin İstanbul’da yapılıyor olması bu kadar
kıymetliyken, bunu bertaraf etmeyi bir avuç insanın aklı olarak
görüyorum. Bütün İstanbul, bütün Türkiye buna karşı.
Bütün kadınların buna karşı bir direnç göstermesi lazım.
Kadını koruyan
belki de genç kız ve çocuklarımızın hayata bakışlarını, çağdaş bir
ülkede yaşama direncini, sevincini artıran böyle bir sözleşmeyi bertaraf
ettikten sonra bence en büyük dersi, bunu bertaraf edenlere kadınlar
verecektir, diye düşünüyorum” şeklinde yanıtladı.