Uzmanlardan ortaokul ve lise uyarısı: 1.5 milyonu geçti
Ortaokul ve liselerde 1.5 milyon, üniversitelerde 4.2 milyon olmak üzere açıköğretim kurumlarında 5.7 milyon öğrenci okuyor. Uzmanlar, ortaokul ve lise çağındaki öğrencilerin açık öğretime gitmelerinin doğru olmadığına dikkat çekiyor...
Uzmanlardan ortaokul ve lise uyarısı: 1.5 milyonu geçti
Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 2019-2020
istatistiklerine göre ortaokul ve lisede 1 milyon 583 bin 805 öğrenci
açıköğretimde okuyor. Bu öğrencilerin 849 bin 39’u erkek, 734 bin 765’si
kız. Ortaokul düzeyinde açıköğretimde 222 bin 638 öğrenci varken lisede
bu sayı 1 milyon 361 bin 167’ye çıkıyor...
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Yekta Saraç’ın verdiği bilgilere göre
üniversitelerde toplam 7 milyon 960 bin 133 öğrenci bulunuyor, bu
öğrencilerin 4.2 milyonu yani yarısı açıköğretimde okuyor. Açıköğretim,
artık örgün öğretim kadar ilgi görüyor.
Ortaokul, lise ve üniversiteyle birlikte toplam 5.7 milyon öğrencinin
açık öğretime gittiği görülüyor. Açıköğretimde okuyan öğrencilerin
sayısı İstanbul dışındaki tüm illerden daha kalabalık.
ZORUNLU TERCİH
Açık lisede, 14-17 yaş grubunun yanı sıra yetişkinler de bulunuyor.
Ancak son yıllarda liselere yerleştirme sistemi kapsamında Anadolu, fen,
sosyal bilimler gibi okul türlerini hedefleyip kazanamayanlar da bu
okullara girmek zorunda kaldılar. Yükseköğretimde açıköğretim bilinçli
bir tercih olsa da ortaokul ve lisede öğrenciler, farklı zorunluluklar
nedeniyle bu sistemi tercih ediyor. Uzmanlar, akran zorbalığı, disleksi,
okuldan soğuma gibi nedenlerin öğrencilerin açıköğretime yönelmesinde
en önemli etkenler olarak sıralıyor.
Milliyet gazetesindeki haberde görüşlerine yer verilen Çocuk ve Ergen
Psikiyatristi Prof. Dr. Gökşin Karaman, ortaokul ve lise çağındaki
öğrencilerin açık öğretime gitmelerinin doğru olmadığına dikkat çekti.
Karaman’ın konuyla ilgili tespitleri şöyle:
Açık liselerin olduğu dönem ergenlik dönemine denk geliyor.
Akranlarımızla bir araya gelerek hem kendimizi gerçekleştiriyoruz hem
daha medeni ve sosyal ilişkiler kurabiliyoruz. Pandemide okulların
kapalı olduğu zamanda, online eğitime geçen çocukların akran
ilişkilerinde, sosyalleşmelerinde ciddi sorunlar gördük. Yani evden bile
derse geç kaldılar, derse devam oranları örgün eğitimden açık ara daha
kötü.
Yüz yüze eğitimin insanı forme etmek konusunda bir vazgeçilmezliği
var. Bir gencin sabah hazırlanması, okula gitmesi, arkadaşlarıyla bir
arada olması, okuldan gelmesi bütün bu rutin hayatını bir takım
kompartmanlara bölüyor, uyumunu kolaylaştırıyor aslında.
Açıköğretim konforlu bir eğitim, otorite söz konusu değil. Sosyalleşme
avantajına rağmen çocukların okulu tercih etmemesindeki önemli neden
forma girmek konusunda zorlanmaları. Psikiyatrik sorunlar akademik
sorunları tetiklediği için okul fobisinin sebebi olabilir.
Mevcut olan
zorbalık da çocuğun okuldan soğumasında bir neden.
Medyaya yansıyan Bill Gates okuldan terkmiş, Einstein okuldan ayrılmış
gibi haberler üzerinden her okuldan ayrılan çok ciddi iş sahibi
olacakmış gibi genellemeler yapılıyor. Ebeveynlerin satır aralarındaki
“Türkiye’de okumanın bir değeri yok. Okudu da ne oldu?” gibi söylemleri
çocuğun motivasyonunu kırıyor.
ANADOLU BAŞI ÇEKİYOR
Üniversitelerde ilk Açıköğretim Fakültesi 1982’de Anadolu
Üniversitesi’nde kuruldu. Son yıllarda İstanbul ve Atatürk
üniversitelerinde de açıköğretim fakülteleri açıldı. Böylece 2019-2020
akademik döneminde açıköğretimdeki öğrenci sayısı Anadolu
Üniversitesi’nde 3 milyon 436 bin 368; Atatürk Üniversitesi’nde 364 bin
965 ve İstanbul Üniversitesi’nde 315 bin 365 olmak üzere toplam 4 milyon
116 bin 698’e ulaştı.