'Bu Türkiye'nin tamamı için 114 bin fazladan ölüm demektir...'
2020 yılında Türkiye'de 65 yaş ve üzerindeki nüfusta Covid-19'dan en az 75 bin kişinin hayatını kaybettiğinin belirtilirken, "Bu sayı, bakanlığın tüm yaşlar için resmi açıklaması olan 20 binin 3,5 katı. 2020'de en az 55 bin can, Covid-19'dan kaybedildiği halde, istatistiklere bu şekilde girmedi" dendi...
TTB: '2020'de Kovid-19 kaynaklı
en az 55 bin ölüm istatistiklere girmedi'
Türk Tabipleri Birliği (TTB), yeni tip
Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle fazladan ölümlerde artışın
sürdüğü açıklandı...
2020 yılında Türkiye'de 65 yaş ve üzerindeki
nüfusta Covid-19'dan en az 75 bin kişinin hayatını kaybettiğinin
belirtilirken, "Bu sayı, bakanlığın tüm yaşlar için resmi
açıklaması olan 20 binin 3,5 katı. 2020'de en az 55 bin can,
Covid-19'dan kaybedildiği halde, istatistiklere bu şekilde girmedi"
dendi.
Diken'den Mesude Erşan'ın haberine göre; TTB'nin bugün açıkladığı
'Covid-19 Pandemisi 18 ay değerlendirme Raporu'nda, 'Hakikati
Gizleyemezsiniz: Fazladan Ölümlerde Artış Devam Ediyor' bölümünü Uzm.
Dr. Nasır Nesanır, Uzm. Dr. Alican Bahadır, Güçlü Yaman hazırladı.
Türkiye'de pandeminin boyutları ve sonuçlarının şeffaf şekilde
raporlanması konusundaki eksiklikler bulunduğunun vurgulandığı raporda,
"Resmi olarak açıklanan günlük Covid-19'a bağlı ölüm sayıları 15
Mart-31 Aralık 2020'de 20 bin 881 iken, diğer resmi veriler ile
birlikte değerlendirildiğinde bu sayının gerçeği yansıtmadığı
ortaya çıkmaktadır" dendi.
Sadece İstanbul'da 25 bin fazla ölüm
Çalışmada, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) nüfus bilgileri ve
e-devlet belediye defin istatistikleri gibi tamamen resmi veriler ve
beş farklı yaklaşım kullanılarak benzer sonuçlara ulaşıldı.
Söz
konusu çalışmanın tespitleri şöyle:
TÜİK Türkiye nüfusu yaş dağılım verisi analiz edildiğinde,
2020 yılında 65 yaş üzerinde olan nüfus, geçen dört yılda
(2016-2019), yılda ortalama 309 bin kişi azalırken, 2020'de 411 bin
kişi azalmıştır. Yaklaşık 100 bin kişilik fark, fazladan ölümlere
işaret etmektedir.
TÜİK yerli nüfus verisi incelendiğinde, 2015-2019'da yerli
nüfus, her yıl ortalama 889 bin artarken, 2020 yılında 657 bin
artmıştır.
Özet olarak, yerli nüfus artışında, 232 bin kişilik bir
azalma vardır.
Nüfusun yüzde 42'sinin yaşadığı 20 ilde, belediye, e-devlet,
TÜİK ve diğer resmi yollardan elde edilen tüm veriler analiz
edildiğinde, 2020 yılında, son üç yılın ortalamasına göre 48 bin
fazladan ölüm kayda geçmiştir.
Bu Türkiye'nin tamamı için 114 bin
fazladan ölüm demektir.
Nüfusun yüzde 49'unu oluşturan 21 ilde, belediyelerin verilerine
göre Mart 2020-Nisan 2021 arasında bulaşıcı hastalıklardan resmi
ölümler 47 bin kişidir. Türkiye nüfusuna oranlandığında bulaşıcı
hastalıktan ölüm sayısı 97 bin olmaktadır.
Türkiye nüfusunun beşte birinin yaşadığı İstanbul'da, belediye
e-devlet verileri incelendiğinde, Mart 2020-Mayıs 2021 arasında önceki
beş yıla göre 25 bin fazladan ölüm yaşanmıştır.
Bu veri,
Türkiye'nin tamamına uyarlandığında, 134 bin fazladan ölüm anlamına
gelmektedir.
Dörtte üçü doğrudan Covid-19'a bağlı
Rapora göre, 2020 yılında, Türkiye'de 65 yaş ve üzerindeki nüfusta,
Covid-19'dan en az 75 bin kişinin hayatını kaybettiğini söylemek
mümkün. Fazladan ölümlerin yaklaşık dörtte üçünün, doğrudan
Covid-19'a bağlı ölümler olduğu tahmin ediliyor.
Bu bakanlığın tüm
yaşlar için resmi açıklaması olan 20 bin sayısının 3,5 katı. 2020'de
en az 55 bin can, Covid-19'dan kaybedildiği halde, istatistiklere bu
şekilde girmemiş.
Raporda şu görüşlere yer verildi:
"2020 yılı pandemi döneminde yaşanan fazladan ölümlerin yaklaşık
dörtte birinin ise "Covid-19 hastalığı dışı" olduğunu tahmin
ediyoruz. Bunlar, doğrudan korona virüs enfeksiyonu nedeniyle olmasa
da pandemi koşullarından, daha doğrusu pandemi yönetimi adına
yapılanlardan ve yapılmayanlardan kaynaklanan ölümlerdir.
İntiharlar oldu
"2020 yılında en az 25 bin canın ölümünün nedenleri sağlık
hizmetlerine başvurunun ve erişimin azalması, hizmetlerdeki aksamalar,
haftalar süren sokağa çıkma yasakları sırasında ağırlaşan kronik
hastalıkların yanı sıra genel olarak sosyoekonomik durumdaki
kötüleşme ve intiharlardır. Sağlık Bakanlığı 2020 yılında fazladan
ölümlerin beşte birini, 01.01.2021 ile 14.09.2021 tarihleri arasında
yarısını açıklamıştır.
Bu sayılar bile fazladan ölümlerin 2021
yılında artarak sürdüğünü göstermektedir.
"Belediye ölüm verilerine göre 2019 yılında Türkiye'deki ölümlerin
yüzde 48'inin yaşandığı kentlerde 11 Mart 2020 ile 14 Eylül 2021
tarihleri arasında önceki üç yılın ortalamasına göre tespit edilen
fazladan ölüm sayısı 92 bini buldu; bu ölümlerin Türkiye
projeksiyonu ise sayıyı 189 bine taşıdı.
Ağustos-eylülde 10 kat fazla ölüm
"Sağlık Bakanlığı verilerine göre Türkiye'nin 2020 ve 2021
yıllarının ağustos ve eylül aylarındaki günlük Covid-19 ölümleri
karşılaştırmasını yaptığımızda; 2021 yılındaki bazı günlerdeki
Covid-19 ölümlerinin, 2020 yılındaki aynı günlerdeki Covid-19
ölümlerinin yaklaşık 10 katı olması dikkat çekici.
"Türkiye'de son üç ay (2021 temmuz, ağustos ve 1-22 Eylül) içinde
milyon kişi başına en fazla ölümlerin yaşandığı ülkelerden birisi
olmasının nedenleri arasında; sınıfsal eşitsizliklerin sonucu yoksul
mahallelerdeki fazladan ölümler ve iş cinayetleri, bölgesel
eşitsizlikler, ertelenen sağlık hizmetleri, Sağlık Bakanlığının risk
gruplarında üçüncü doz aşı çalışmasının etkili bir şekilde
yapmaması ve aşı kararsızlığı ile ilgili bir çabaya girmemesi, delta
varyantı, Covid-19'a bağlı anne ölümleri sayılabilir.
"Türkiye'de şeffaflık ve bilimsellik kriterlerinin ihmal edilmesi;
yerel yönetimler, sağlık, emek ve meslek örgütlerinin ve toplumun
pandemi sürecine dahil edilmemesi, Covid-19'un sınıfsal yapısından
dolayı çalışan veya işsiz toplum katmanlarına, yoksul ve
yoksullaşacak kesime özellikle kapanma dönemlerinde ekonomik ve
sosyal kayıp yaşatmadan destek sunulmaması; vaka temelli müdahalelerin
(test, temaslı izleme, izolasyon karantina dahil) ve nüfus temelli
müdahalelerin (yüz maskelerinin takılması, fiziksel mesafe ve
kalabalıklardan, başta parti kongreleri olmak üzere toplantılardan ve
kapalı alanlardan kaçınma) birlikte yürütülmemesi on binlerce
insanın, onlarca sağlık çalışanın ölmesine neden olmuştur."
TÜİK neden ölüm rakamlarını açıklamıyor?
Öte yandan, TÜİK, her yıl haziran ayının üçüncü haftasında, bir
önceki yıla ait ölüm ve ölüm nedenleri istatistiklerini
yayınlıyordu.
Ancak yayınlanması beklenen tarihten sadece bir gün önce
TUİK 23 Haziran'da bir açıklama yaptı idari kayıtlardan üretilmekte olan
istatistiklere ilişkin çalışmaların henüz tamamlanamaması nedeniyle
ileri tarihe erteledi.
Sayıların netleşmesi için TÜİK ölüm ve ölüm nedeni istatistiklerinin
derhal açıklanması istenen raporda, şöyle dendi:
"Ölümlerin gizlenmesinden vazgeçilmelidir.
Sağlık Bakanlığı; hasta
ve ölüm sayılarının doğru olarak paylaşılırsa riskin hangi işlerde,
hangi mekânlarda, hangi kişilerde yoğunlaştığını bilerek gerekli
önlemleri alabiliriz. Gerçeği saklayarak sorunları çözmek, salgını
yönetmek mümkün değildir. Türkiye'nin ekonomik bir kriz içinde
olduğu unutulmamalıdır. Krizin ölüm göstergelerinde ciddi
değişikliklere yol açtığı bilinmektedir. Pandeminin var olan
ekonomik krizi derinleştirdiği kabul dilmelidir. Bu iki faktör sosyal
sınıflar-yoksulluk üzerinden eşitsizlikleri daha da
derinleştirmiştir.
Bu nedenle ölüm sayıları yaş, cinsiyet, eşlik
eden hastalık (komorbidite) değişkenlerinin yanı sıra sosyoekonomik
düzey, hane halkı büyüklüğü, oturulan mahalle ve sosyal sınıf
bağlantısı ile birlikte Sağlık Bakanlığı ve TÜİK tarafından kamuoyu
ile paylaşılmalıdır. Salgını kontrol altına almak ve önlenebilir
ölümleri engellemek için iktidarı bilime ve demokrasiye dayalı bir
salgın yönetimine davet ediyoruz."