Cezaevinde ölüme AYM'den 'yaşam hakkı ihlali' kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM), Ankara'da cezaevinde uyuşturucu komasına giren hükümlü S.M.'nin (26) ölümünü önlemeye yönelik tedbir alınmadığı ve olaydan sonra etkili soruşturma yürütülmediği iddiasıyla yapılan başvuruda 'yaşam haklı ihlali' kararı verdi...
Cezaevinde ölüme
AYM'den 'yaşam hakkı ihlali' kararı
S.M., 2015 yılında 26 yaşındayken, Ankara
Sincan Cezaevi'nde uyuşturucu komasına girdi. Koğuştaki diğer hükümlü ve
tutukluların ilk müdahalesini yaptığı S.M., daha sonra görevliler
tarafından revire götürüldü. Sağlık memuruna, uyuşturucu komasına
girdiğini belirten S.M., kendisine uyuşturucu madde vermesini istedi.
Sağlık memuru ise daha önce ilaç tedavisine başlandığını, doktorun
yazdığı ilaçları değiştirme yetkisinin bulunmadığını söyleyerek, S.M.'yi
koğuşuna gönderdi. Aynı gün tekrar rahatsızlanan S.M., hayatını
kaybetti...
TAKİPSİZLİK KARARI VERİLDİ
Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında Adli Tıp Kurumu, S.M.’nin
ölümünün uyuşturucu madde yoksunluğuna bağlı meydana geldiği yönünde
rapor düzenledi. Soruşturmayı yürüten savcılık, ceza infaz kurumu
memurları ile revirde görevli sağlık memurunun ifadesini aldı. Cezaevine
ait güvenlik kamerası görüntülerinin de incelenmesi sonrası S.M.'nin
ölümü ile ilgili kasıt ya da kusur oluşturabilecek herhangi bir eylem
bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi.
S.M.'nin babası ise
oğlunun ceza infaz kurumunda tutulduğu sırada öldüğünü, rahatsızlandığı
halde hayatta kalması için hiçbir çaba gösterilmediğini, yaşamının
korunmadığını iddia ederek karara itiraz etti ancak sulh ceza hakimliği,
itirazın reddine hükmedip, kararı kesinleştirdi.
Kurum tarafından başlatılan disiplin soruşturmasında da personelin olay
anında görevlerini titizlikle yerine getirdikleri, işlerini sıralı ve
düzenli yaptıkları, sorumlu oldukları kişilere zamanında bilgi
verdikleri, iş takibini titizlikle yerine getirdikleri ayrıca olayda
ihmal ve kusurlarının bulunmadığı gerekçeleriyle ceza verilmesine yer
olmadığı kararı verildi.
ANAYASA MAHKEMESİ'NE BAŞVURDU
Takipsizlik kararının kesinleşmesi üzerine baba, 19 Ağustos 2016’da
AYM'ye bireysel başvuruda bulundu. Baba, oğlu S.M.’nin cezaevindeki
ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmada kamera kayıtlarında kopukluk
olduğunu, olaya zamanında ve uygun müdahale edildiğine dair herhangi bir
veri bulunmadığını, oğlu S.M.’ye yeterli müdahalenin yapılmadığını ve
hastaneye sevk edilmediğini, bunlara rağmen eksik araştırma ile
takipsizlik kararı verildiğini belirterek, 'hak arama hürriyeti' ile
'adil yargılanma hakkı'nın ihlal edildiğini ileri sürdü.
Baba, oğlunun
revirine götürüldüğünde sadece tansiyon ve nabız kontrolü yapılıp,
yeterli müdahalede bulunulmadığını, zamanında yeterli müdahalede
bulunulsa belki de hayatta olacağını belirterek, 'yaşam hakkı'nın ihlal
edildiğini de ileri sürdü.
İHLAL KARARI
Başvuruyu inceleyen yüksek mahkeme, S.M.'ye revirde yalnızca nabız ve
tansiyon kontrolü yapıldığı, bir tedavi uygulanmadığı gibi herhangi bir
sağlık kuruluşuna sevkinin de yapılmadığı, tıbbi müdahaleye imkan
verebilecek şekilde sağlık durumunun yakından takip edilmediğine dikkat
çekti. Yetkililerin makul ölçüler çerçevesinde yaşama yönelik gerçek ve
yakın bir tehlikenin gerçekleşmesini önleyebilecek şekilde önlem
almadıklarını, bu gerekçelerle Anayasa'nın 17’nci maddesinin
gerektirdiği yaşamı koruma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar
verildi.
Olay sonrası S.M.’nin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmanın
yapılan tespitler doğrultusunda etkili olduğunun söylenemeyeceği
belirtilerek, etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle
Anayasa'nın 17’nci maddesinin gerektirdiği usul yükümlülüğünün de ihlal
edildiğine hükmedildi.
Kararda, "Yaşam hakkının usul boyutunun ihlalinin sonuçlarının ortadan
kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar
bulunmaktadır.
Yapılacak yeniden soruşturma ise bireysel başvuruya özgü
düzenleme içeren 6216 sayılı Kanun'un 50’nci maddesinin (2) numaralı
fıkrasına göre ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına
yöneliktir. Bu kapsamda yapılması gereken iş, yeniden soruşturma kararı
verilerek Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri
gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar
verilmesinden ibarettir. Bu sebeple kararın bir örneğinin yeniden
soruşturma yapılmak üzere savcılığa gönderilmesine karar verilmesi
gerekmektedir" denildi.