TÜSİAD Başkanı iktidara yol gösterdi!
Kaslowski bu üç aracın doğru kullanılması gerektiğini vurgularken, söz konusu araçları ise para politikası, maliye politikası ve belli sektörlerde üretimi destekleyecek yapısal değişimler olarak sıraladı...
TÜSİAD Başkanı Kaslowski: 'Enflasyonla mücadele için üç bacaklı program lazım'
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği
(TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, enflasyonda çözüm için üç bacaklı bir
programa ihtiyaç olduğunu söyledi. Kaslowski bu üç aracın doğru
kullanılması gerektiğini vurgularken, söz konusu araçları ise para
politikası, maliye politikası ve belli sektörlerde üretimi destekleyecek
yapısal değişimler olarak sıraladı...
Kaslowski, üç bacaklı programla ilgili çözüm önerilerinin ilk aracını
“Para politikasında aşırı genişlemeci uygulamalar yaptığınızda ülke para
birimi şiddetli değer kaybediyor ve bu da enflasyonu sıçratıyor. Sonra
da bununla mücadele etmek mecburiyetinde kalıyorsunuz. Bizim son beş
ayımızın özeti budur. Hatta son 5-6 yıldır enflasyon problemimizin
ardındaki temel etken budur” şeklinde tanımladı.
"Meseleye fiyattan başlarsak önlemler geçici olur"
Dünya gazetesinden Hakan Güldağ'a konuşan Kaslowski, ikinci araç olarak
saydığı maliye politikasını ise “Bu politika para politikası ile uyum
içinde olmalı. Vergilerle çok oynuyoruz. Meseleye sondan yani fiyattan
başlarsak önlemler geçici olur. Kaldı ki ilk aşamada vergi indirimi ile
fiyatı etkileseniz dahi, bu genişlemeci maliye politikasıdır. Vergi
düşürmek orta vadede yine talep ve enflasyon yaratır. Son dönemde gıdada
KDV indiriminde ise, sınırlı da olsa fiyat düşüşü göreceğiz elbette ama
konu sadece gıda değil. Sağlıktan eğitime, restorandan ulaştırmaya
enflasyonu nasıl çözeceğiz? Türkiye’de derinleşen bir enflasyon problemi
mevcut” olarak açıkladı.
"Zincirin tüm aşamalarını düzeltmemiz gerekiyor"
Kaslowski, üçüncü tedbiri ise şöyle açtı: “Buna mikro adımlar
diyebiliriz. Örneğin gıdada, tarımda arzı, üretimi desteklemek için
hangi yapısal adımı atabildik... Depolamayı mı ulaştırma transferi mi
çözebildik. Zayiat oranları ortada. Hal yasası çıktı mı? Baştan sona
topraktan markete pazara gelene kadar bu zincirin tüm aşamalarını
düzeltmemiz gerekiyor. Pek çok sektörde aynı durum var; enerji gibi.”
"Doğru bir programla enflasyon da CDS de düşer"
Enflasyonla zaman zaman tek bacaklı çözümlerle mücadele edildiğini
anımsatan Kaslowski, “Ama enflasyonu düşüremedik. Üçünü aynı anda yapmak
lazım. Doğru bir program ortaya konursa, enflasyon da düşer, ülke risk
primi de yani CDS’ler de düşer. İş dünyası bu programa inanırsa, dünyada
o algıyı değiştirmek için varını yoğunu ortaya koyar, anlatır.
Gerçekten sürdürülebilir bir enflasyonla mücadele planı uygularsak da
gün sonunda risk primi düşer” dedi.
"Fiyat algısı kayboldu"
Enflasyonla mücadelede sondan başa gitmeye çalışmanın yani fiyattan
başlamanın hatalı olabileceğine değinen Kaslowski, “O fiyatı yaratan
sebeplere bakmalısınız. Maalesef böyle enflasyonist ortamlarda fiyat
konusu da istismar edilebiliyor. Önemli olan koşulları o noktaya
getirmemek. Konu buradan başlıyor. Hepimizde fiyat algısı kayboldu.
Enflasyon yüzde 10’larda iken gündemde böyle bir sorunumuz var mıydı?
Yoktu. Demek ki sorun temelde kontrolden çıkan enflasyondan
kaynaklanıyor” diye konuştu.
"Tek neden kur değil"
Kaslowski, enflasyonla mücadelede en önemli konunun enflasyonun yapısını
anlamak olduğunu da kaydederek, şunları söyledi:
“Zannediyoruz ki tek sebep kur. Bu tam böyle değil. Kur etkili ama
Türkiye’de sadece maliyet enflasyonu yok. Aşırı talebin yarattığı bir
enflasyon da var. Örneğin aynı hataya Fed de düştü, ‘‘Geçici, arz yanlı"
dedi, fakat ardından gördü ki talep yanlı bir enflasyon da mevcut.
Sandıkları kadar geçici de değil. Para politikasındaki gidişatı hızla
değiştirdi. Biz ise Türkiye’de enflasyonun tek kaynağının maliyet tarafı
olduğunu varsayıyoruz. Oysa aşırı talep de çok etkili. Para
politikasını da bu kapsamda kullanmadığımız için enflasyon da yıllardır
yükseliyor.”
"Enerji fiyatlarının sübyansüyonu kamu maliyesi açısından sürdürülebilir
gözükmüyor"
"
Enerjide sağlıklı bir değerlendirme için konuya arz güvenliği, maliyet
ve iklim değişikliği eksenlerinden bakmalıyız. Enerjiye kesintisiz
erişimin ekonomimiz üzerinde kritik etkisini geçtiğimiz haftalarda
maalesef yüksek bedellerle tecrübe ettik. Yenilenebilir enerji
potansiyelimizi azami şekilde devreye almalıyız. Enerji tüketim
verimliliğini teşvik etmeli; enerji arz güvenliğine ve kalitesine
yönelik altyapıyı güçlendirmeli; kaynak ve rezerv planlamasını etkili
bir şekilde yapmalıyız. Ve tabii ki en merkezi önemdeki serbest piyasa
uygulamalarından uzaklaşmamalıyız. Enerji fiyatlarının sübvansiyonu kamu
maliyesi açısından sürdürülebilir gözükmüyor. Bu durum katma değerli
gelişime yönelik yatırımları da öteliyor.
Enerjiye tüm kesimlerin
erişimi önemli. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımıza doğrudan destek doğru
yönde atılmış bir adım.
Destekler ihtiyaç sahibi kesimlere ve stratejik önceliği olan sektörlere
uygun mekanizmalarla doğrudan verilmeli. Bunlar dışındaki uygulamalar
serbest piyasa ve iklim değişikliği ile mücadele ilkeleri üzerinden
yürütülmeli. Böylece enerjide arz güvenliğini sağlayacak yatırım
iştahını koruyabiliriz. Arz çeşitliliğine, yenilenebilir enerji
dönüşümüne ve enerjinin kalitesine odaklanarak hem sanayicimiz hem
tüketicimiz açısından uzun vadeli öngörülebilir ve sürdürülebilir enerji
yönetimi tesis edebiliriz."