Türk-Eğitim-Sen'den ayrılarak Hürriyetçi-Eğitim-Sen'i kuran
öğretmenler okullarının, evlerinin ve öğrencilerinin gözleri önünde
dövüldü.
Bu köşede 22 Şubat günü, öğretmen Erdinç Öztaş'ın saldırıya uğraması üzerine şöyle yazdım:
"Muhalif ülkücüler, siyasetçiler ve gazetecilerden sonra üç öğretmene meydan dayağı atılıyor.
Ne İçişleri Bakanlığı'ndan ses çıkıyor.
Ne Milli Eğitim Bakanlığı'ndan...
Bir öğretmenin ölmesi mi bekleniyor?"
Yazının mürekkebi kurumadan Mersin'de kan döküldü ve Emrullah Kaplan adlı genç hayatını kaybetti.
Ölen bir öğretmen değildi.
Ancak ülkücüler arası gerginlikte can verdi.
Eski başkana FETÖ'cü suçlaması
Ülkü Ocakları'nda 2019-2020 yılları arasında genel başkan olarak
görev yapan Sinan Ateş, beklenmedik şekilde kızağa çekildi. Şu an
Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve Inkılap Tarihi Enstitüsünde
doçent olan Ateş, FETÖ'cülük ve hizipçilikle suçlandı. Orhun Haber adlı
sitede Ateş hakkında "Bir ihanet ateşi" başlıklı yazı yazıldı. Ateş,
sosyal medya hesaplarını kapatsa da sular durulmadı.
Eski Mersin Ülkü Ocakları Başkanı olan Çağrı Ünel ise arkadaşı Ateş'in tarafını tuttu.
15 Mart'ta Kadirli'den geldiği iddia edilen, aralarında Emrullah
Kaplan'ın da bulunduğu dört kişi, banka şubesinden para çektiği sırada
Ünel'e bıçakla saldırdı. Ünel, silahına davrandı. Kurşunların isabet
ettiği Kaplan can verdi. Ünel tutuklanarak, cezaevine gönderildi.
Ülkü Ocakları: Arkadan ateş etti
Mersin Ülkü Ocakları tarafından yapılan paylaşımda, bıçaklı bir
saldırı olmadığı ileri sürülerek, "Kavganın ardından uzaklaşan kişiye
arkasından ateş ederek, sırtından vurup öldüren kişinin eski ocak
başkanı olması eline bulaşan ülkücü kanını temizlemeyecektir" denildi.
Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım ise "Bu alçak saldırıyı
azmettirip destek olan tüm odaklardan hukuki süreci de yakından takip
ederek, her türlü hesabı soracağız" dedi.
Önceki gün tüm Ülkü Ocakları'nda Kaplan için Kuran okundu.
Kaplan'ın "FETÖ'cü bir hainin tetikçisi tarafından" öldürüldüğü savunuldu.
"FETÖ'cü hain" diye suçlanan kişi, Doç. Sinan Ateş.
Önceki gün Ateş'i aradım.
Ateş, "Çağrı, arkadaşımdır. Benim dönemimde ocak başkanıydı. Bu saldırı aklımızın ucundan geçmezdi. Çok üzüldüm" diye konuştu.
Ülkü Ocakları'ndaki görevinden ayrıldıktan sonra hedef haline getirildiğini belirterek, şöyle dedi:
"İpe sapa gelmez iddialar yazıldı. Bir şeyim varsa hukuka müracaat
edersiniz. Ben öyle yaptım, suç duyurusunda bulundum. Sosyal medya
hesaplarımı kapatmak durumda kaldım. Ne FETÖ'cülüğümüz kaldı..."
Ateş, "Hiçbir partiye üye değilim. Siyasi arayışım yoktur. Ülkücüyüm.
Bütün ailem MHP'lidir. MHP'de makam talebimiz de yoktur. Genel
başkanımıza sadakatle bağlıyım. Benim gidecek başka bir yerim yok" dedi.
İlk kez bir can kaybı oldu
Ülkü Ocakları üyelerinin adının karıştığı saldırılarda ilk kez bir
kişi hayatını kaybediyor. Bu ölüm, silahların konuştuğu bir şiddet
dalgasının önünü açabilir. Örneğin, Kaplan'ın intikamı adına başka
hayatlar heba olabilir.
İçişleri Bakanlığı neden susuyor?
Adalet Bakanlığı neden müdahale etmiyor?
İki yıldır devam eden saldırıların münferit mi geliştiği, bir
merkezden mi yönetildiği, birbirleriyle bağlantısının olup olmadığı
araştırılmalıdır. Vur emrini verenler, Emrullah Kaplan ile üç arkadaşını
Mersin'e gönderip kurşunların hedefi haline getirenler açığa
çıkarılmalıdır.
Vur emrine "Dur" denilmezse bu kan gölü büyüyebilir.