Market savaşlarında Tayyip'in planı ne?
Erdoğan hayat pahalılığı başlığında market zincirlerini hedef tahtasına oturup kendini sıyırmak adına yeni bir hamle hazırlığında. Market savaşlarında son durum ne?..
Market savaşlarında
yeni perde: Erdoğan'ın planı ne?
Erdoğan istedi, ret yanıtı geldi...
Erdoğan ve market zincirleri tartışması 2021'in son ayına damgasını vurmuştu.
Erdoğan büyük market zincirlerine kesilen cezaların hemen öncesinde, döviz kurunda yaşanan düşüşü gerekçe göstererek marketlerden fiyat indirimi talep etmiş, BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç, bu talebe dikkat çeken bir yanıt vermişti.
“Kurdaki düşüş memnuniyet verici. Bizim raf fiyatlarımızı belirleyen durum alış fiyatlarımızdır. Alış fiyatları aşağı gelirse bizler de raf fiyatlarını aşağı güncelleriz. Fiyatların aşağıya yön değiştirmesi zaman alacak gibi duruyor” diyen Aykaç, "Birçok ürün grubunda arzda sıkıntı var. Buna kağıt, plastik, cam, metal ambalaj sorunu da eklenmiş durumda. Son birkaç haftadır tüketici talep artış davranışı da tedarik zincirini sekteye uğrattı. Üretim bugünlerde çok daha kıymetli hale geldi" ifadesini kullanmıştı.
Özetle aslında Erdoğan bir kez daha "ne istediniz de yapmadık" diyor, kendisinin zor durumda olduğu bir aralıkta yıllardır birlikte çalıştığı patron gruplarından destek istiyor, ancak patronlar "önce kendi cebimiz" diyor, indirime yanaşmıyordu.
Cezanın gerekçesi neydi?
BİM, CarrefourSA, Migros, ŞOK Marketler ve A 101 bu sürecin hemen ardından, ocak ayında toplam 2,7 milyar liralık bir cezaya konu olacaktı.
Önce AKP medyası zincir marketleri fırsatçılıkla suçlayacak, ardından ceza gelecekti.
Gerekçeli kararda, A 101, BİM, CarrefourSA, Migros ve Şok marketler arasında doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla dolaylı temaslar yoluyla fiyatların ve fiyat geçişlerinin koordinasyonunun sağlandığı bilgisi yer almıştı.
Yine doğrudan veya ortak tedarikçiler aracılığıyla geleceğe dönük fiyatlar, fiyat geçiş tarihleri, dönemsel aktiviteler ve kampanyalar gibi rekabete hassas bilgilerin paylaşıldığı, fiyat indirimine giden veya pazar genelinde fiyatların arttığı dönemde henüz fiyat artışı yapmayan teşebbüslerin fiyatlarına tedarikçiler aracılığıyla müdahale edilmek suretiyle söz konusu fiyatların tüketiciler aleyhine yükseltilmesinin sağlandığı ifade edilmişti.
Erdoğan ne demişti?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, fahiş fiyat iddiaları hakkında yaptığı açıklamada “Bu beş tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar alt üst oluyor” ifadelerini kullanmış, ceza da bu adımın ardından gelmişti.
Üstelik Erdoğan'ın yaptığı bu açıklamaların ardından Borsa İstanbul'da işlem gören market hisselerinde düşüşler yaşanmıştı.
Erdoğan benzer bir çizgiyi sürdürürken, hayat pahalılığında adres olarak kendisini aklayıp patronları işaret ediyor. Erdoğan seçim atmosferine girerken kendisini hedef alan patronlar tablosu çizmeye çalışırken, Sabah gazetesi de bu tablonun altına dolduran haberler yapıyor.
Sabah gazetesi Özlem Doğaner, geçtiğimiz şubat ayında kaleme aldığı yazısında "Erdoğan gitmeden fiyatları indirmeyeceğiz" diyenler olduğunu söylemiş, "Doğruluğuna inanmak istemedim. Kendi ülkesine ve vatandaşına siyasi nedenlerle bu ihaneti yapıyorlarsa, bu ülkeye hiçbir dönemde faydaları olmaz. Bedava da ürün verse yine de almamak lazım" ifadelerini kullanmıştı.
Ceza sonrası BİM'den dikkat çeken yanıt: Enflasyon sayemde düşük
En yüksek cezanın kesildiği market zinciri olan BİM (958 milyon 129 bin), cezanın tarihte eşi görülmemiş ağırlıkta olduğunu dile getirmiş, açıklamada cezaların iktidarın talimatıyla olduğuna işaret edilmişti.
Açıklamanın en dikkat çeken bölümlerinden biri "BİM düşük kar marjı ve düşük fiyat politikasıyla son 25 yılda Türkiye’de enflasyonun düşmesine önemli katkılarda bulunmuştur" ifadesi olmuştu.
Yani BİM Erdoğan'a "enflasyonu yıllardır benim sayemde düşük gösteriyorsun" diyordu:
“Fahiş fiyat” iddialarını indirim market zincirleriyle ilişkilendirmek amacıyla verilen cezalar, siyasi yönlendirmelerden bağımsız, tarafsız ve düzenleyici bir rol üstlenmesi gereken Rekabet Kurumu adına kötü bir emsal teşkil edecek, uluslararası itibarına gölge düşürecektir. Hukuki savunma sürecinde, zikredilen unsurlardan hiçbirinin şirketimizin herhangi bir rekabet ihlalini ortaya koyacak nitelikte olmadığı somut veriler ışığında şeffaflıkla ortaya konulmuştur. Buna rağmen Rekabet Kurumu haksız bir karar alarak, bu kararı marketlerin tedarikçileriyle gerçekleştirdikleri gündelik iletişimler ve e-posta yazışmalarına, bakanlık ve şirket yetkilileri arasında yapılan toplantı notlarına, olağan raf fiyat geçişlerine dayandırmıştır.
BİM düşük kar marjı ve düşük fiyat politikasıyla son 25 yılda Türkiye’de enflasyonun düşmesine önemli katkılarda bulunmuştur. Buna rağmen “pahalılığın sorumlusu” olarak gösterilmesi ve kartel iddiasıyla tarihte görülmedik büyüklükte bir ceza verilmesi, ülkemizde yatırım ortamının ve serbest piyasanın gelişimine hizmet etmeyen, haksız ve adaletsiz bir karardır. Bu nedenledir ki, BİM sonuna kadar haklarını savunacak, kapsamlı bir şekilde kararı yargıya taşıyacaktır. Bağımsız ve adil yargımızın uğradığımız haksızlığa sessiz kalmayacağını ümit etmekteyiz."
Yeni operasyon kapıda sinyali
Gelinen noktada kesilen cezalar sonrasında da market ürünlerinin fiyatlarında düşüş değil tam tersi yönde artış sürüyor. Enflasyon her geçen ay daha da ağırlaşırken, Erdoğan bu süreçten yine sadece market zincirlerini sorumlu tutuyor.
Rekabet Kurumu Başkanı Birol Küle, yeni bir operasyon hazırlığı olduğunu, bunun sonucunun market zincirleri için çok daha ağır olacağını açık açık ilan etti. Küle, zincir marketlere yönelik ilkinden daha büyük, ikinci bir soruşturmanın ilerlediğini, bu soruşturmada kartel ve yeniden fiyat belirleme iddialarının olduğunu söyledi.
Küle, şunları söyledi:
“Aslında pandeminin başlarında 2020 Ocak ayı gibi fiyatlardaki hareketliliği gördük ve zincir market incelemelerine başladık ama inceleme uzun sürdü çünkü kabul edersiniz ki müthiş bir büyüklük, çok veri var. Biz sadece 5 büyük zincir marketle başlamamıştık. Burada belirteyim, bizde karşı incelemeler de başladı. Henüz gizliliği olan bir incelemede delillere ulaştık, o deliller bizi başka sektöre götürdü, daha büyük bir tablo ortaya çıktı.
Perakende sektöründe birinci soruşturmamız, -gerekçeli kararını da açıkladık- bence çok önemli bir rekabet savunuculuğu. Daha önce biz kartellerde firmaların birbiriyle ilişkisine bakıyorduk şimdi gördük ki; doğrudan birbirleriyle ilişki kurmadan, bir aracı vasıtasıyla iletişim kurabiliyor. Düşünün bu fiyat geçişlerini, promosyon türlerini, zamanlarını, kampanya zamanlarını, indirim zamanlarını birbirleriyle iletişim olmadan, münferiden yapsalar, inanın tüketiciye çok büyük faydası olur.”
'Gerçek sorumlu kim?' tartışması...
Küle'nin bu açıklaması, enflasyondaki durdurulamaz yükseliş, AKP'nin KDV indirimlerinin hiçbir işe yaramaması gibi başlıklar Erdoğan'ın yeniden marketleri hedef alan bir adım atacağını gösteriyor. Ancak bu adımın, yani marketlere kesilecek cezanın fiyatları düşürmesi olası değil. Erdoğan'ın bu adımla kendisinin hedef tahtasında olduğunu söylemesi, böyle bir çıkış yapması olası. Ancak söz konusu market zincirlerinin yıllardır AKP'ye çok yakın patronların elinde olması, bu isimlerin AKP içindeki bağlantıları gibi başlıklar dikkat çekiyor. Üstelik Erdoğan'ın bu konuda kendisi açısından bir mağduriyet hikayesi çıkarmasının sınırları ortada.
Emekçilerin yıllardır altında ezildikleri bu soygunun doğrudan sorumluları "asıl sorumlu ben değilim" diyerek kendisini aklamaya çalışırken, sıradaki hamlenin nasıl bir karşılık bulacağından çok emekçiler cephesinden bu soyguna nasıl bir yanıt verileceği tablonun da gidişatını belirleyecek gibi görünüyor.
Şok Market’in sahibi kim?
Şok Market, Türkiye’nin 81 ilinde toplam yedi bin 661 mağazası ve 24 dağıtım merkezi bulunan dev market zincirlerinden biri.
2013 yılında Dia S.A.’yı 584 mağazası ile, Türkiye’de "Onurex" olarak bilinen perakende zinciri Onur Ekspres Marketçilik A.Ş.’yi 116 mağazası ile ve Devamlı İndirim Mağazacılık (Dim) zincirini 18 mağazası ile satın alarak bünyesine katan Şok’un sahibi AKP’ye yakın isimlerden Murat Ülker.
A 101 kimin?
Perakende sektörünün en yaygın zinciri olan A101, sitesinde yer alan bilgiye göre Türkiye’nin 81 ilinde, tüm ilçelerinde faaliyet gösteriyor. 2020 sonu itibariyle 10 bin 1’inci marketi açan A101, Türkiye’nin en büyük 15 şirketi arasında yer alıyor.
A101’in Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yaşar Aydın.
2016’de Cemaat operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve kısa süre sonra serbest bırakılan Aydın, aynı zamanda Memorial Hastanaleri’nin ve English Home’un da sahibi.
Cemaat operasyonunda kısa süre gözaltısı ve bırakılması, AKP ile arasında bir sorun olmadığını ya da en azından barıştıklarının işareti olarak değerlendiriliyor.
BİM’in sahibi kim?
BİM’in Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Latif Topbaş.
Ülke genelinde tam 8 bin 500 mağazası bulunan zincirin başındaki isim olan Topbaş da, Erdoğan ile yakın ilişkileriyle biliniyor.
Topbaş, Erdoğan'a villa sattığı iddiaları üzerine yaptığı açıklamada bunu yalanlamış ancak Erdoğan'ın 35 yıllık dostu olduğunu belirterek villasına misafirliğe geldiğini söylemişti.
Migros’un sahibi kim?
Migros yaygınlık olarak Şok, BİM ve A-101’in hayli gerisinde bulunurken, 81 ilde 2 bin 279 mağazası bulunuyor.
Migros’un sahibi Efes grubun da sahibi olan Tuncay Özilhan.
İBB seçimleri sırasında seçimin yenilenmesinden kaygı duyduklarını söyleyen TÜSİAD YİK üyesi olan Özilhan’a Erdoğan tepki göstermiş, geçmiş “yakın” ilişkileri hatırlatılmıştı: “Ben sizin 12 yıl önce durumunuzu, bugünkü durumunuzu da biliyorum. Yeri gelirse bunu teşhir ederim. Biz TÜSİAD'ın politik tarafgirlikten ziyade Türkiye'nin ekonomik mücadelesine yaptığı katkılarla gündeme gelmesini beklerdim.”