'Yarın sabah kalktığımızda AİHS'den de çekilmiş sayılabiliriz'
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine karşı açılan davaları bugün esastan görüştü. Danıştay Savcısı, mütalaasında sözleşmeden çekilme kararının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Heyet kararı daha sonra açıklayacaklarını bildirerek duruşmayı bitirdi...
Danıştay Savcısı İstanbul Sözleşmesi'nin feshi kararının iptalini talep etti
Danıştay 10. Daire, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesi kararının
iptali istemiyle açılan davalar bugün esastan görüşüldü...
Birçok sivil toplum kuruluşu temsilcisiyle yüzlerce avukat davaya
katıldı. Davaya alınmayan avukatlar dışarıda polis müdahalesiyle
karşılaştı. Bir kadın gözaltına alındı, kadınların tepkileri üzerine
bırakıldı.
Müdahale sonrası salondaki avukatların savunmalarına ara vermesinin
ardından mahkeme başkanı daha fazla kişinin içeri alınmasını kabul etti.
'Yarın sabah kalktığımızda AİHS'den de çekilmiş sayılabiliriz'
Avukatların savunmaları sürerken söz alan Türkiye Barolar Birliği'nin
(TBB) Başkanı Erinç Sağkan, "İstanbul Sözleşmesi'nin onaylanması Meclis
tarafından 6284 sayılı kanunla uygun görülmüştür, ancak bu usulle
kaldırılabilir. Yarın sabah kalktığımızda Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi'nden (AİHS) de Cumhurbaşkanı'nın iradesiyle çekilmiş
sayılabiliriz. İstanbul Sözleşmesi bu kadar önemli bir davadır" dedi.
'Sözleşmeden çekilme kararı keyfi'
Ankara Barosu adına konuşan Avukat Ceren Kalay da, "İstanbul Sözleşmesi
önleme, koruma, etkili soruşturma ve bütüncül politikayı geliştirmeyi
kapsar, bu yönüyle diğer sözleşmelerden farklıdır ve kadınların hayatıni
derinden etkilemektedir. Sözleşmeden çekilme kararı keyfidir" diye
konuştu.
'Laiklik ilkesi hedef alındı'
Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi'nden Avukat Aslı Pasinli,
"İdareyi bu işleme sevk eden sebepleri sorgulamak gerekir. Sözleşmeden
çekildikten sonra idare adına yapılan açıklamalara baktığımızda,
sözleşmeden çıkışta aslında laiklik ilkesinin hedef alındığını
görüyoruz" ifadesini kullandı.
'Kaybedecek bir günümüz bile yok, umutluyuz'
Tekirdağ Barosu adına Avukat Hülya Gülbahar, "Türkiye toplumunun sadece
yüzde 5'i kadına şiddeti doğru buluyor. Toplumun yüzde 85'i kadın ve
erkeğin eşit olduğuna inanıyor. Bu sözleşmenin ortadan kaldırılmasıyla
çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk işçiliğinin arttırılmasına çaba
harcanıyor. Kaybedecek bir günümüz bile yok, umutluyuz, bugün kabul
kararını duymak istiyoruz" dedi.
'Bu ülkedeki kadınların kanı bizim cübbelerimizde'
Erzurum Barosu adına Avukat Sibel Suiçmez, "Önünüze gelen dosyalar
sizler için birer kâğıt ama biz bunları her gün yaşıyoruz.
Bu ülkedeki
kadınların kanı bizim cübbelerimizde.
Hepimiz insan hakları doğrultusuna
bakmalıyız, İstanbul Sözleşmesi bu dogrultuda yaşam hakkımızı
savunuyor. Sizden yargı bağımsızlığı gereği hiç kimseden korkmadan karar
almanızı bekliyoruz" diye konuştu.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) adına konuşan Avukat
Sevinç Hocaoğulları, "İstanbul Sözleşmesi hediye olarak verilmedi,
kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesi sonucu imzalandı. Bizlerin
yaşamı ile ilgili bir karar üzerinde kişilerin belirleyiciliği olamaz.
Cumhurbaşkanı adına savunma yapan Milletlerarası Anlaşmalar Daire
Başkanı bildiğimiz ezberleri tekrar ederek bizi şaşırtmadı. Neymiş
davacıların dilekçeleri özensizmiş, sözleşmeden çekilmenin şiddet
olaylarına olumsuz etkisi olmamış, devlet ve polis görev başındaymış!
Evet, sabah binanın önünde yaşam haklarını savunmak için gelen kadınlara
şiddet uygulayan polisin görevi başında olduğunu gördük. Kadınları
şiddetten korumak değil, onlara şiddet uygulamak mı görevleri?"
ifadesini kullandı.
Kararın iptali istendi
Davalı tarafın savunmalarından sonra barolardan, kadın derneklerinden,
sendikalardan davacı tarafın savunmanları asılsız iddialara cevap verdi.
Dava sonunda görüşünü açıklayan Danıştay Savcısı "Sözleşmeden çekilme
kararının iptalini talep ederiz" diyerek kararın iptalini istedi.
Duruşma sona erdi.
Karar daha sonra açıklanacak.