Basın meslek örgütleri: 'Sansür Yasası’nın geri çekilmesini istiyoruz'
'Dezenformasyon Yasası' olarak değerlendirilen Sosyal Medya Yasa Tasarısı’yla ilgili olarak basın meslek örgütleri bir araya geldi. Yapılan ortak açıklamada, "TBMM’yi acil göreve davet ediyor, tüm yurttaşların haberleşme özgürlüğüne, haberin serbest dolaşımına engel olacak, tutuklu gazeteci sayısını artıracak Sansür Yasası’nın geri çekilmesini istiyoruz" çağrısında bulunuldu...
Basın meslek örgütlerinden çağrı:
'Sansür Yasası’nın geri çekilmesini istiyoruz'
TBMM’ye 4 Ekim Salı günü gelmesi beklenen ve 'Dezenformasyon Yasası'
olarak değerlendirilen Sosyal Medya Yasa Tasarısı’yla ilgili olarak
meslek örgütleri eleştirilerini ortaya koymak ve tasarının geri
çekilmesini istemek için basın toplantısı düzenledi...
İstanbul’da
bugün TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda düzenlenen toplantıya
gazetecilerin, yazarların ve yayıncıların temsilcisi meslek örgütleri
katıldı. Toplantıda yasa tasarısının basın meslek örgütlerinin görüşleri
alınmadan hazırlandığına, seçim öncesi korku iklimini canlı tutmak,
sansürü, oto sansürü ağırlaştırmak için tek sesli bir toplum yaratılmak
istendiğine dikkat çekildi.
Toplantıya konuşmacı olarak Türkiye
Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, Türkiye Gazeteciler
Sendikası Genel Sekreteri İlkay Akkaya, Türkiye Yazarlar Sendikası Genel
Başkanı Adnan Özyalçıner, DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk
Eren, PEN Yazarlar Derneği yönetimi adına Hasan Erkul ve Türkiye
Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk katıldı.
SİBEL GÜNEŞ: İKTİDAR SANSÜRÜ YAŞAM BİÇİMİ HALİNE GETİRMEYE ÇALIŞIYOR
Toplantıda
konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş,
iktidarın göreve geldiğinden bu yana sansürü yaşam biçimi haline
getirmeye çalıştığını, bunun için de ilk hedef olarak gazetecileri,
yazarları ve yayıncıları hedef seçtiğine dikkat çekerek şöyle devam
etti:
“İktidarın istediği gibi haber yapmayan gazeteciler sözlü ve fiziksel
saldırılarla baskı altında tutulmaya çalışılmakta, saldırganlar
cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Sansür, oto sansür olağan hale
gelmiştir. 38 gazeteci şu anda cezaevindedir. İktidar döneminde tutuklu
gazeteci sayısı bine yaklaşmıştır. Tüm bunlar iktidar için yeterli
olmamıştır. Sansür yasası gazetecileri çok yakından ilgilendirmektedir.
Ama seçim öncesi yurttaş için, ülkenin geleceği için, demokrasinin
yeniden yeşermesi için yaşamsal önem taşımaktadır. Sosyal medyayı
kontrol altına almayı hedefleyen sansür yasası geçerse, gazetecilik
faaliyeti tamamen yasaklanacaktır. Gazetecileri haber kaynaklarını
açıklamaya zorlayacaktır. MİT ile ilgili hiçbir haber yapılamayacaktır.
BİK aracılığıyla iktidarın istediği gibi haber yapmayan internet
siteleri kapatılacaktır. Gazetecilerin basın kartı iptal edilecektir.
Sosyal medya için Basın İlan Kurumu yeni bir denetim organı haline
getirilmiş olacaktır. İnternet sitelerine verilen ilanlar da gazetelere
verilecek ilanlardan kesileceği için 1000’e yakın gazetenin kapanacağı
ileri sürülmektedir. Dezenformasyonu gazeteciler değil siyasetçiler
yapmaktadır. Bu nedenle internete erişimin ve anonimliğin bir hak
olduğunu, gazeteciliğin terör faaliyeti, haberin suç olmadığı
unutulmadan bu yasa geri çekilmelidir. “
İLKAY AKKAYA: TELAFİSİ ZOR SONUÇLARI OLACAKTIR
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Sekreteri İlkay Akkaya ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Teklif 2022 boyunca yaptığımız tüm itirazlara rağmen, yasama yılı
başlar başlamaz Meclis gündemine geliyor. Basın örgütlerinin, basın
mensuplarının itirazları dinlenmeden yapılan çalışmaların sonuçları
ortadadır. Üstelik sadece basın mensuplarını değil toplumun tüm
kesimlerini etkileyecek bir yasa için oldu-bitti yaklaşımının telafisi
zor sonuçları olacaktır. Özellikle hapis cezası getiren 29. Madde öznel
yorumlara, keyfiliğe açık bir durum oluşturmaktadır. Bu en çok ta halka
ve demokrasiye zarardır. Dezenformasyon elbette bütün dünyanın
problemidir. Ancak böylesine muğlak ve amacının ne olduğu belli olmayan
hazırlıklar daha fazla dezenformasyona neden olacaktır. Halkı yanıltıcı
bilgiyi yaymak gibi yeni suç tanımları oluşturmak soru işaretlerine
neden olmaktadır. Öte yandan zaten işsizlik gibi dertlerle boğuşan medya
yeni bir kan kaybı yaşayacaktır. Her ne kadar internet sitelerinin
Basın İlan Kurumu gelirlerine dahil edilmesi olumlu gibi gözükse de ilan
pastasında hiçbir artış yapılmadan yapılacak bu düzenlemede yerel
medyanın kapanmasına ve işsizler ordusunun büyümesine neden olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi ‘Basın hürriyetinden doğan
mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir’ Bu yasa bu
haliyle kalırsa hem medya hem basın mensupları hem de haber alma hakkına
sahip olan toplum ciddi zarar görecektir.”
ADNAN ÖZYALÇINER: YASA, BASKI VE YASAKLARI PEKİŞTİRECEK
Türkiye
Yazarlar Sendikası Genel Başkanı Adnan Özyalçıner ise “Anayasal
hakkımız olan her türlü söz ve yazı özgürlüğümüz baskı altındayken temel
hak ve özgürlüklerimizle yaşam hakkımız da engelleniyor” dedi.
Özyalçıner, şöyle devam etti:
“Gün geçmiyor ki siyasal, ekonomik, toplumsal baskılarla gazeteler,
gazeteciler engellenmesin. Mahkemeler, tutuklamalar, hapse atılmalarla
susturulmasın. Müzik yapmak,kısıtlanarak, konserler iptal edilmesin.
Protesto yürüyüşlerini, tiyatroyu, sinemayı, kitapları kısacası
sanat-edebiyatı, giyim kuşamı, yiyecek içeceğimizi engelleyecek yasaklar
getirilmesin. Yarın Meclis’ten geçirilmek istenen yasa, bütün bu baskı
ve yasakları pekiştirecek bir yasadır. Dezenformasyonu önleme
bahanesiyle getirilmek istenen bu yasa düşünce ve ifade özgürlüğünü
kısıtlamış olmakla kalmıyor, toplumsal yaşam içinde bireyler arasında
serbestçe iletişim kurma ve konuşma özgürlüklerini de engelliyor.
Yasaklamanın getireceği korku ve çekimserliklerle, haksızlıklar,
yolsuzluklar, adaletsizlikler konuşulamayacağından sansür, oto sansür
uygulamaları aratacak, her türlü bireysel ve toplumsal muhalefet yalan
haberi önleme bahanesiyle tümden susturulacak.”
FARUK EREN: ORTAK MÜCADELE EDİLMESİ GEREKİYOR
DİSK
Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren açıklamasında, “İnternet
ortamını düzenlemek amacıyla oluşturulduğu ileri sürülen bu yasa
tasarısında internet medyasında çalışan
meslektaşlarımız gazeteci bile sayılmıyor. İnternet medya sektörünün
birçok sorunları var. Bunlar için elbette bir düzenleme gerekiyor ama o
düzenleme tabii ki bu değil. Dezenformasyon yasası diye bize
yutturdukları seçime giden süreçte tamamen susmuş bir medya hedefliyor”
dedi.
Faruk Eren, şunları kaydetti:
“Örneğin bu teklif yasalaşırsa işte halkı yanıltıcı bilgi yayınlamak bir
suç haline gelecek. Ucunda hapis cezası da var üç yıla kadar. Şimdi
Süleyman Soylu’nun veya herhangi bir hükümet yetkilisinin yaptığı her
açıklamayı yayınlamak bence halkı yanıltıcı bilgi. Buna verecekler mi bu
cezayı? İktidar yetkilileri bir gün söylediklerinin ertesi gün tersini
söylüyor. Hangisi doğru, hangisi yalan? Halkın haber alma hakkını
sağlayacak olan gazeteciler değil sadece. Bu bir demokrasi sorunu:
Demokrasiden yana tüm güçlerin topyekûn ortak mücadele edip bu alanı
genişletmesi gerekiyor. Sosyal medya kullanan tüm yurttaşları
ilgilendiriyor. Örneğin Twitter’dan attığınız veya tweet ettiğiniz bir
haber için bile mahkeme karşısına çıkabilecek hatta
tutuklanabileceksiniz. İktidarın sayısal gücü var, kararlı da bu teklifi
yasalaştırmada. Bundan sonrası için tüm yurttaşları, demokratik kitle
örgütlerini, demokrasiden yana siyasi partileri, sansür yasasına karşı
ortak mücadeleye davet ediyorum.”
HASAN ERKUL: HALK DAHA FAZLA BİLSİN İSTEMİYORLAR
PEN Yazarlar Derneği yönetimi adına söz alan Hasan Erkul, şu ifadeleri kullandı:
“Beka, terörist cezalandırma, hedef gösterme, tehdit,
korkutma,engelleme, saldırı, ötekileştirme gündemde. Tüm bunlar,
iktidardan çıkarı olanlar tarafından devlet kurumlarıyla, dini
kurumlarla, mahalli yapılarla sistematik olarak sürdürülüyor. Yolsuzluk,
yasak ve yoksulluğa karşı olduklarını söyleyerek iktidar olan Başkanlık
sistemini yaratanlara artık 3 Y’den bahsedilmesi çok fazla geliyor.
Sansürü genişleterek iktidardan gitme korkularını azaltmaya, belli
etmemeye çalışıyorlar. Oysa ifade özgürlüğü sadece siyasete dair
gerçeklerle ilgili değil, basın özgürlüğü ve insan haklarıyla, sanat ve
edebiyatla doğrudan ilgili. Dünyalı ve evrensel olmakla ilgili. Niye bu
kadar çok korkuyorlar ve sansüre sığınıyorlar. Çünkü o kadar çok
saklanmasını istedikleri kapkara yüzleri var ki halk daha fazla bilsin
istemiyorlar. Sansür, kara banttır. Sanatsal ifade serbestliği ve
demokrasi bir özgürleşme pratiğidir.”
KENAN KOCATÜRK: DÜŞÜNCE VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SAVUNUCUSU OLDUK
Türkiye
Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk toplantıda “Basın Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” hakkında
Türkiye Yayıncılar Birliği olarak düşünce ve ifade özgürlüğünün her
zaman savunucusu ve takipçisi olduklarını ifade etti. Kocatürk, şöyle
konuştu:
“Derneğimiz, 1995 yılından bu yana her yıl, Düşünce ve İfade Özgürlüğü
Ödül Törenleri sırasında Yayınlama Özgürlüğü Raporu’nu basın ve
yayıncılık dünyasıyla paylaşmaktadır. Raporlarımızda kitapların
içerikleri nedeniyle yayınevlerine, yazarlara, çevirmenlere,
matbaacılara açılan soruşturma ve davalar, kitap toplatma ve yasaklama
kararları ve yayınlara uygulanan fiili sansürlerin yanı sıra; yayına
hazırlık, dağıtım, tanıtım gibi süreçlerde yapılan engellemeler,
hapishanelerde, okul ve üniversitelerde yayınlara erişimin, okuma ve
yazmanın engellenmesi, basın ve internet üzerindeki baskılar ile konuyla
ilgili yasa değişiklikleri ve uluslararası rapor ve AİHM kararlarına
yer verilmektedir. Kamuoyunda Yeni Sosyal Medya Yasası olarak bilinen
yasa teklifinin, temel insan haklarından düşünce ve ifade özgürlüğü ile
bilgiye erişimin önünde fiili engeller oluşturacağından kaygı duyuyoruz.
Düşünce, ifade ve yayımlama özgürlüğünün her zaman savunucusu
olduğumuzu bir kez daha yineliyoruz.”
TBMM’YE AÇIK ÇAĞRI
TGC Genel Sekreteri
Sibel Güneş toplantı sonunda basın meslek örgütlerinin ortak
hazırladığı bildiriyi okudu. Bildiride şu görüşler yer aldı:
“Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye
Yazarlar Sendikası, DİSK Basın İş, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye
Yayıncılar Birliği’nden oluşan meslek örgütleri olarak
#SansürYasasınaHayır demek için bir aradayız. 4 Ekim 2022 Salı günü
TBMM’ye gelmesi beklenen Sosyal Medya Yasa Tasarısı meslek örgütlerinin
görüşü alınmadan hazırlanmıştır. TBMM’deki komisyon toplantılarında
meslek örgütü temsilcilerine yeterli süre verilmemiş, öneriler de
dikkate alınmamıştır. Yasa teklifinin tüm itirazlara rağmen yasama
yılında TBMM gündemine yeniden getirilmesi “ben yaptım, oldu” anlayışını
taşımaktadır. Tüm toplumu etkileyecek bu yasa tasarısı, hazırlanış
biçimiyle katılımcılıktan ve demokrasi kültürünü geliştirmekten uzaktır.
Tek sesli bir toplum yaratmak, korku iklimini canlı tutmak, sansürü ve
oto sansürü ağırlaştırmak amacını taşımaktadır. Tutuklu gazeteci
sayısını artıracaktır. Seçim öncesi gazetecilerin haber yapmasını,
yurttaşın habere erişimini ve haberin serbest dolaşımını engelleyecek
olan yasa, ayrıca toplumsal muhalefeti de susturmayı hedeflemektedir. Bu
nedenlerle basın meslek örgütleri olarak açık çağrı yapıyor, TBMM’yi
acil göreve davet ediyor, tüm yurttaşların haberleşme özgürlüğüne,
haberin serbest dolaşımına engel olacak, tutuklu gazeteci sayısını
artıracak Sansür Yasası’nın geri çekilmesini istiyoruz. “