“Tayyip Erdoğan gerçeklikten koparak halka halen hayal satıyor...’
TÜSES Altılı Masa’daki beş parti ve HDP’yi Erdal İnönü’yü Anma Konferansında buluşturdu. Konferansta konuşan DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Emin Ekmen “Hepimiz dayak yemekte eşitlendiysek devlet gücünü sopa olarak kullanmaktan kaçınacak bir mutabakat üretmek zorundayız” dedi...
“AK Parti’ye asla oy vermem diyenler
CHP’ye vermem diyenleri geçti”
Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal
Araştırmalar Vakfı (TÜSES), 29 Ekim’de düzenlediği “Cumhuriyetin İkinci
Yüzyılında Kutuplaşmayı Nasıl Aşacağız’’ başlıklı konferansta, Altılı
Masa’daki Cumhuriyet Halk Partisi, Demokrat Parti, Deva Partisi, Gelecek
Partisi ve Saadet Partisi ile Halkların Demokratik Partisi temsilcileri
ile akademisyen ve uzmanları bir araya getirdi...
Konferansın açılışında konuşan TÜSES Başkanı Celal Korkut Yıldırım,
“Kutuplaşmanın demokrasiye negatif etkilerini azaltmak için öncelikle
‘dili, kimliği, inancı, düşünüşü’ farklı olanların; ‘bir araya
gelemezler’ denenlerin, birbirlerine yaklaşması, tanışmaya, konuşmaya
başlaması gerekli” dedi.
Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin de açılış konuşmasında,
kutuplaşmanın önlenmesinin yolunun “ortak aklı öne çıkaran bir
katılımcılık anlayışının egemen kılınması olduğunu” söyledi.
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Ekmen de “Türkiye’de
devletin sopasını yemeyen ve bir iki istisna dışında devlet sopasını ele
geçirip bu sopa ile düşman bellediği rakibini dövmeyen kalmadı. Koca
bir yüzyılın
sonunda herkes hem dayak attı hem de dayak yedi” diyerek ekledi:
“Şimdi yapmamız gereken şey, devleti ele geçirilebilen bir sopa olmaktan
çıkartmak, devlete hükmedenin de devlet gücünü sopa gibi kullanmasını
engelleyecek bir mutabakat üretmektir. Tam anlamıyla özgürlükçü bir
anayasayı belki şimdi yapamayız ama, devlet gücünü sınırlayan bir
anayasayı bu seçimden sonra yapabiliriz.”
Konferans oturumlarında ana başlıklarıyla şu görüşler dile getirildi:
Bekir Ağırdır: Türkiye seçimde Dünyaya ilham verecek
Bekir Ağırdır, “Türkiye’nin Büyük Seçimine Doğru: Seçmenler ve
Beklentileri” başlıklı sunumunda, iktidarın 10 Kürt seçmenden ikisinin,
20 milyon genç seçmenden ise 3 milyonunun oyunu alabileceğini
açıklarken, Türkiye’deki seçimin dünyaya ilham verebilecek bir seçim
olacağını söyledi.
Ağırdır şu başlıkları dile getirdi:
“Türkiye’de hanelerin yüzde 40’ının geliri giderinden eksik, yüzde
50’nin ise sadece gelirine göre kurabildiği hayatı var. Geliri gideri
fazla olanların oranı ise yüzde 10’a düştü. Seçmen kendisini
yoksullaştıranın iktidar olduğunun farkında.”
“Türkiye’de kimlikler arası kutuplaşma azalırken, sınıflar arası
kutuplaşma güçleniyor. Daha önce birbirine günaydın demeyen kişiler aynı
dertten mustarip olduklarını görerek, empati kurmaya başlıyor.”
“Dindarlar arasındaki çözülme diğer kesimlere göre daha fazla. 62 milyon
seçmenin 20 milyonu genç. Çoğunun ülkenin sorunlarının çözüleceğine
dair inancı yok. Siyasete güvenmiyorlar. Önce bu kesimi inandırmak
gerekiyor. Seçimi birinci belirleyecek şey gençlerin sandığa gitmesi.
İktidarın gençlerden alabileceği en fazla oy üç, çok zorlasa dört
milyon.
Geri kalan muhalefete oy verebilecek durumda ama bunun olup olmayacağını
muhalefet belirleyecek.”
“İktidar Kürtlere helikopterden altın atsa ancak 10 seçmenden ikisinden
oy alacak. Sekizinden oy alma şansı yok. Bu çok önemli çünkü 2010’da her
10 Kürt’ten beşi Ak Parti’ye oy veriyordu”
“İktidarın yüzde 20’de olsa kazanma şansı var. Eğer muhalefet bu seçimi
kimlikler, partilerin ayrışması üzerinden değil de ülkenin geleceği
üzerinden anlatabilirse bütün bu manipülasyonlar boşa çıkar.”
“AK Parti’ye asla oy vermem diyenler CHP’ye vermem diyenleri geçti”
Moderatörlüğünü Uğur Büke’nin yaptığı konferansın “Kutuplaşmaya
Panzehir: Demokrasi ve Uzlaşı Kültürü” başlıklı ilk oturumunda Prof. Dr.
Emre Erdoğan, Prof. Dr. Evren Balta ve Prof. Dr. H. Emre Bağce konuştu.
Prof. Dr. Evren Balta, yaptıkları negatif parti kimliklenmesi
araştırmasındaki sonuçlardan bir özet sundu:
“2018’de en fazla oy vermem denilen partilerden biri CHP iken 2021’de bu
AK Parti haline geldi. Yani seçmen oy tercihini değiştirmese bile diğer
tarafa kulağını açmış dinliyor asla size oy vermem değil verebilirim
diyor.
2018’de AK Parti’ye asla oy vermem diyenlerin oranı yüzde 25 iken
bu 2021’de yüzde 40’a çıktı. Bu kesim ne derse desin AK Parti’ye
kulaklarını kapatmış durumda.”
Prof. Dr. Emre Erdoğan ise kutuplaşmaya dair yaptıkları bir araştırmada
halkın yüzde 75’inin karşıtı olan partiye yakın bir komşu istemediğinin
ortaya çıktığını aktardı ve şöyle dedi:
“Kendi odalarımızda yaşıyor diğerleriyle temas etmiyoruz. Teması
sağlamamız, insanlara ortak sorunları olduğunu göstermemiz lazım.”
“Türk sağı dönüşmeden kimse dönüşemez”
Moderatörlüğünü Vural Çakır’ın yaptığı “Yüzleşmenin Farklı Yüzleri”
başlıklı ikinci oturuma Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik, Tarık Çelenk, Dr.
Vahap Coşkun konuşmacı olarak katıldı.
Tarık Çelenk konuşmasında yüzleşmenin gerçekleşmesi için önce bunun
samimi olarak istenmesi gerektiğini belirtti ve “Türk sağı dönüşmeden
kimse dönüşemez. CHP bile oy almak için sağcılaşabilir” dedi.
Dr. Vahap Coşkun ise “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun
helalleşme çağrısı önemli. Bu konuda iki handikap var: Biri
helalleşmenin bir slogandan ibaret olması ve ikincisi ise nasıl
helalleşileceğine dair bir proje bulunmaması” değerlendirmesini yaptı.
Coşkun, Kılıçdaroğlu’nun helalleşme söyleminin CHP’nin geçmişteki tüm
olumsuz olayların sorumlusu durumuna
dönüştürmeyeceğini de belirterek “Bütün toplumsal kesimlerin yüzleşmesi
lazım” önerisini sundu.
Prof. Dr. Ayşe Betül Çelik de toplumsal yüzleşmeyi engelleyen en önemli
iki nedenin korku siyaseti ve eşitsizlik olduğunu belirterek, yaptıkları
bir araştırmada, belediyelere kayyum atanmasına hayır dendiğini ama
Diyarbakır ve Van’a atanması konusu gündeme gelince bu oranın yüzde 18’e
düştüğünü söyledi.
Çelik, yüzleşme halinde kutuplaştırmadan olumsuz etkilenen kesimlerin ne
düşündüğünün de sorulması
gerektiğini, yüzleşmenin parlamentoda yapılmasının ve samimi bir özür
olmasının önemli olduğunu vurguladı.
“Bizi buluşturan Erdoğan karşıtlığı ama Erdoğan düşmanlığı değil!”
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Burhan Şenatalar’ın yaptığı “Siyasetçiler
Kutuplaşmacı Siyasetten Çıkış Yolunu Anlatıyor” başlıklı son oturumda
CHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Taşkın, Demokrat Parti
Genel Başkan Yardımcısı Faik Tunay, Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Emin Ekmen, Gelecek Partisi Genel Başkan Baş Danışmanı Dr. Hakan
Tartan, HDP Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç ve Saadet Partisi
Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya konuştu.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, 2023’te bir
başarısızlıkla karşı karşıya kalınması halinde tıpkı Latin Amerika ve
Afrika’daki kimi ülkelerde olduğu gibi muhalefetin sadece iktidarın
meşruiyetini sağlamak için seçime girdiği bir rejimin yapı taşlarının
döşeneceği uyarısında bulundu ve “Birlikte çalışma deneyimi edinmemiz bu
kutuplaştırma ortamından çıkmamızda faydalı olacak” dedi.
DP Genel Başkan Yardımcısı Faik Tünay ise “Bizi bir araya getiren
Erdoğan karşıtlığı ama Erdoğan düşmanlığı değil” dedi ve sadece Erdoğan
karşıtlığı üzerinden değil, işbirliklerini çözüm önerileri üzerinden
kurmaları gerektiğini söyledi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Baş Danışmanı Dr. Hakan Tartan, “Altılı
masanın daha fazla kitleye ulaşması Türkiye’de demokrasi kültürünün
yerleşmesinde faydalı olacaktır” dedi.
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Ekmen de “Türkiye’de
devletin sopasını yemeyen ve bir iki istisna dışında devlet sopasını ele
geçirip bu sopa ile düşman bellediği rakibini dövmeyen kalmadı. Koca
bir yüzyılın
sonunda herkes hem dayak attı hem de dayak yedi” dedi ve şu öneriyi
sundu:
“Şimdi yapmamız gereken şey, devleti ele geçirilebilen bir sopa olmaktan
çıkartmak, devlete hükmedenin de devlet gücünü sopa gibi kullanmasını
engelleyecek bir mutabakat üretmektir. Tam anlamıyla özgürlükçü bir
anayasayı belki şimdi yapamayız ama, devlet gücünü sınırlayan bir
anayasayı bu seçimden sonra yapabiliriz.”
HDP Genel Başkan Yardımcısı Saruhan Oluç da konuşmasında seçime kadar
zorlu bir yedi ayın olduğunu belirtti.
HDP’ye yönelik kapatma davasının son noktaya gelindiğini hatırlatan
Oluç, “Anayasa Mahkemesi kapatırsa, bizler içinde bulunduğumuz durumu
atlatmak için hem milletvekili hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerine
katılmanın bir yolunu
bulacağız” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yüksel Taşkın ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
ve AK Parti’nin kullandığı “Türkiye’nin Yüzyılı Başlıyor” sloganının
CHP’nin İkinci Yüzyıl hedefinden esinlendiğini, Erdoğan’ın gerçeklikten
koparak halka halen hayal sattığını söyledi.
Taşkın, kutuplaştırmanın bitirilmesi için “Gri Bölge” olarak
nitelendirdiği alanda duran ve ikna edilmesi gereken geniş bir kesimin
olduğunu belirterek bu kesimlerle yoğun temas içinde olduklarını
söyledi.